Bu lanet Aleksev, geceleri sürekli kalenin içinde mi dolanıyordu?
Kafamı eğerek selam vermeye çalışsam da beni görmezlikten geldi. Bu adam kesinlikle dengesizin tekiydi...
Banka gidip uzandım ve başımın ağrısına rağmen kendimi bile şaşırtacak bir hızla hemen uykuya daldım.
Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda, henüz birkaç saat geçmiş olmalıydı. Daha güneş bile doğmamıştı. O an, ileride bir karartı görerek resmen korkuyla yerimden hoplayarak doğruldum. Yine gölgelerin arasından yavaşça çıkan Aleksev, hemen karşımda ayakta durup dikkatle bana bakmaya başladı.
"Neden sürekli burada uyuyorsun?"
Saçma sorusuna yüzümü buruşturdum. "Sürekli burada uyumuyorum."
"Ne zaman buraya gelsem sürekli seni görüyorum."
Tek kaşını kaldırmış bana şüpheyle bakıyordu. Bu kadar kuşkulu olmasının sebebini anlamamıştım.
Belki de deliydi?
Melezliğin yan etkisiydi belki?
"Denk gelmişizdir." dedim omuzlarımı silkerek.
"Emin missin?"
Kaşlarımı çatarak ona baktım. Bu da ne demekti? Ne amacım olabilirdi ki?
Ben düşünürken duraksadığım için, "Kalede kalmıyorum. Ancak ne zaman gelsem bir şekilde karşıma çıkıyorsun." diye devam etti.
Ardındansa umursamazca omuzlarını silkti. "Sonuçta Kain'in, bana göndermeye çalıştığı tek fahişe sen değilsin."
Dehşete düşmüştüm, onu ayartmaya çalıştığımı mı düşünüyordu yani? Ellerim öfkeden yumruk olmuştu. Tıslayarak, "Beni kimse göndermedi. Ayrıca ben bir fahişe değilim." diyerek karşı çıktım.
"Değil misin?" diye sordu sanki dalga geçer gibi.
Sonra küstah bakışlarla -özelikle göğüs dekoltemde bilinçli bir şekilde fazladan oyalanarak- beni baştan aşağı süzdü. "Buradan bakınca öyle gibi görünüyorsun."
Yüzüne yayılan sinir bozucu gülümsemeyle artık sabrım taşmıştı.
"Siktir git!"
O zamanlar çok sık küfür etmezdim ama bunu fazlasıyla hak etmişti.
Ya buradan biran önce uzaklaşacak, ya da bu kendini beğenmiş domuzun gırtlağına sarılacaktım.
Kararımı vermem zor olmadı. Hızla doğrulup, baş dönmelerimi elimden geldiği kadar görmezden gelerek ara bahçenin kapısına doğru yöneldim. Arkamdan o kibirli sesiyle sanki ikaz eder gibi, "Kain'e söyle beni abim gibi satın alamaz, hele bir fahişeyle asla." dedi.
Kain'i sevenlerinde, sevmeyenlerinde ilgi odağında olmak harikaydı gerçekten.
Tekrar ona dönüp bakmadım, ya da bir cevap vermedim. Bunun yerine düşüncelerimi gayet iyi ifade edeceğini düşünerek, ona havaya kaldırdığım orta parmağımı gösterdim. Arkamdan atığı küstah kahkahaları bahçenin kapısından çıkıp koridora geçtiğimde bile duyabiliyordum.
Hemen odama dönemezdim. Tehlikenin hâlâ geçmediğinden kesinlikle emindim. Bu yüzden kalenin içinde yaklaşık bir saat boş boş dolanıp, bir şekilde kendimi Ingrid ve Alex'in kapısının önünde buldum. Birkaç kez hafifçe tıklatıp, cevap alamazsam gidecek ve gerekirse mutfakta uyuyacaktım.
Uykularını bölmek istemememin yanı sıra, neden burada olduğumu nasıl açıklayacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ayrıca Ingrid'in son zamanlardaki tuhaf halleri de kararlı olmam da pek yardımcı olmuyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/263204351-288-k454488.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)
FantasíaKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. Ölümsüzlerin hâkim olduğu acımasız Avesta topraklarında, insanların çok fazla seçeneği yoktu. Ya açlık ve sefalet içinde yaşayacaklardı, ya da özgürlüklerinden vazgeçip köle olmak zorundalardı. Bu yeni d...