78. Bölüm - Ceza

3.6K 336 68
                                    

Kabul salonuna Kain ile beraber gittik, buraya daha önce sadece bir kez gelmiştim. O da bir kan gelini olduğumu öğrendiğim ve Victoria'yı ilk kez gördüğüm gündü. Bugün içerisi hınca hınç doluydu. Kain; basamaklarla çıkılan tahtına geçerken, ben hemen sağ arkasında ayakta durarak yerimi aldım. 

Tüm bu gereksiz prosedürleri neyse ki Ingrid'den öğrenmiştim. Duncan yanıma gelirken bakışlarında gördüğüm tedirginlik, son konuşmamızdan sonra az da olsa biraz vicdanı olduğunu düşünmeme sebep oldu. Kain'in yaptıklarını görmezden gelmek zorundayken, tüm nefretimi Duncan'dan çıkarmak ona haksızlık olacaktı. Gerçi haksız olmak, onların kitabında karşılığı olmayan şeylerden biriydi ama şu an için uzatmayacaktım.

Kim bilir belki de arkadaşım diyebileceğim tek ölümsüzü de kaybetmek istemiyorum... 

Yalnızlık; bazen insanı girmek istemeyeceği karanlık ve bilinmez yollara sokarken, yapmam diyeceği seçimler yaptırıyordu. Zamanın, bir şekilde Duncan'a güvenmekle hata yapıp yapmadığını göstereceğini umuyordum.

Çok yakında bunu da öğrenecektim...

Lance ve Alec; Kain'in hemen arkasında duruken, Selene ise kendi iki korumasıyla birlikte Kain'in hemen solunda ayakta duruyordu.

Kısa süre sonra iki asker Victoria'yı getirdi. Fena hırpalanmıştı. Tam olarak odaklanamayan gözleriyle etrafına korku dolu bakışlarla bakıyordu. Üzülerek, bu salondaki ilk günümde gördüğüm o enfes kadından eser kalmadığını düşündüm. Hem bedenen yıpranmış ve bir günde on yaş birden almış gibi görünüyordu, hem de kibirden bile kaynaklansa ruhunun gözlerine kattığı o ışıltıyı kaybetmişti sanki. 

İnsanlarda göremeye alışık olduğum, o ümitsiz boş bakışlar vardı artık onda da. İşte insanlar olarak geldiğimiz nokta buydu. Her birimiz; gelecekle ilgili umutları kalmayan içi boş kuklalarken, ölümsüzlerin elinde birer oyuncaktık. Özgür olanlarımızın bile sahip oldukları ayrıcalıklar birer köleden farksızdı.

Bakışlarım bir kez daha bize doğru gelen korku dolu kadına kaydı. Bu, Victoria'ya haksızlıktı. Asıl suçlular onu bu hale getirenlerdi. Bu yaptığını haklı çıkarmazdı elbette ama Djewa cezası alacak kadar da değil. En azından cezasını azaltabildiğim için bir kez daha kendimi rahatlatmaya çalıştım. Ben kendimce onun için bile olsa elimden geleni yapmıştım...

Victoria'ya bembeyaz ve temiz bir elbise giydirmişlerdi. Hemen sol tarafımıza, herkesin cezayı izleyebilmesi için basamaklarla çıkılan yüksek bir platform kurulmuştu. Victoria'yı oraya çıkartıp, iki elini de, sağ ve sol tarafta bulunan ahşap direklere bağladılar.

Sonra hayatımda gördüğüm en iri yarı ve yüzleri yara izleriyle dolu Rakshasalar platforma çıkınca, kalabalıktan çılgın gibi alkışlar ve ıslıklar yükseldi. Kafamı Duncan'a doğru hafifçe döndürdüm ve gözlerine baktım. Elbette ne sorduğumu anlamıştı.

"İnfazcılar." dedi çenesini iki korkutucu Rakshasa'yı da işaret eder gibi hafifçe kaldırarak. Duncan gördüğüm en iri ölümsüzdü ama bu adamlar Duncan'ın bile iki, hatta neredeyse üç katı kadarlardı.

Duncan, sadece deri bir siyah pantolonla platformda olanı yine çenesiyle işaret ederek, "Alvaro." dedi.

Deri pantolonu kahverengi olana ise, "Amir."

Alvaro ve Amir kendilerine tezahürat eden kalabalığa, tek ellerini havaya kaldırıp hırlayarak selam verdiler. Tam bu sırada ise Victoria'nın şiddetle titremeye başlaması Alvaro'nun dikkatini çekti. Sırıtarak Victoria'ya doğru gidip kulağına bir şeyler söyleyerek yalvarmaya başlamasına sebep oldu.

Sonra sol elinin parmaklarını ağzına sokup ıslatırken, diğer eliyle elbisesini yukarı sıyırdı. Islattığı parmakları aşağı doğru yöneldikten birkaç saniye sonra, Victoria'nın acıyla haykırdığını duydum. Victoria'nın sırtı bize dönük olduğu için ne yaptığını tam olarak göremesek de aslında hepimiz biliyorduk.

EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin