Kain / Uzun Versiyon

5K 277 134
                                    

Kain ile ilgili olan bölümde her ne kadar özet geçip, sizi sıkmak istemesem de uzun versiyonunu ve her detayı öğrenmek isteyen herkes için bu bölümü de yayınlamak istedim.

Beni özet geçip bölümü kısaltmaktansa, okumak ve aslında uzun bir bölümü tercih edeceklerini söyleyen herkese uyarıları için teşekkür ederim.

Okumak isteyenler ve özellikle bu konuda aklımı başıma getiren herkes için gelsin bu bölüm.

Yarın Alex'in ilk bölümünde görüşmek üzere.

İyi hafta sonrarı.

Ve elbette keyifli okumalar...

O gün uyandığımda, yataktan kalkmak için bir birine girmiş bedenler arasından birkaç tanesini yere itmem gerekti. Düştüklerinde ufak bir inilti koyuvermelerine sadece sırıtıp, oraları bile olmadım...

Elbette seks güzel şeydi, ancak sabah üstüme sinen farklı kadın kokularından tiksinirdim. Bir an önce göle gidip bu lanet kokudan kendimi arındırmam gerekiyordu. Böyle gecelerden sonra yıkanmak için odamı kullanmazdım. Kadınlardan biri her an uyanıp, kalçalarını sallayarak yanımda bitebilir ve oralı bile olmaz onu o an kullanırdım.

Bu yapmamam gereken bir şeydi. Çünkü kan kölesi olacak güzel bir kokuya sahip kızlar bulmak benim için giderek zorlaşıyordu. Seçici pisliğin tekiydim işte. Ancak koku her zaman önemliydi...

Kızları üst üste kullanmaksa, dişlerimizden vücutlarına bir tür zehir yayar ve onları bize bağımlı hale getirirdi. Bir süre sonraysa, kan kölesinden, seks kölesine dönüşmüş; açgözlü, doyumsuz ve saplantılı bedenler oluverirlerdi...

Bu düşünceyle dudaklarım seğirdi ve içimden, "Tıpkı bizim gibi" diye düşünmekten kendimi alamadım.

Dolaptan birkaç kıyafet alıp gitmek için hazırlanırken, gözüm aletime takıldı. Kahretsin! Hâlâ birilerini becermeye ihtiyacım vardı yoksa bütün gün kalkık bir aletle gezecektim.

Bakışlarımı yatağa çevirdim ve aradığım bedeni bulunca istemsizce sırıttım. Victoria...

İşte benim seks kölem.

Onu acımasızca her gün kullanabilirdim. Zaten onun da, daha bana bağımlı hale gelmeden önce bile istediği tek şey buydu.

Yatağa yönelip, kendinden geçmiş bedenini omzuma atıp ara kapıdan yan odaya geçtim. Kapıyı başka kimse gelemesin diye kilitleyip, omzuma yüklediğim malımı yatağa fırlattım.

Bilinci hâlâ kapalıydı ama biraz zehirle kendine gelecekti elbette. Sertçe boynunu ısırdım ve onu bir süre daha idare edecek kadar zehirle doldurdum. Gözlerini kırpıştırarak açıp hemen istekle inlemeye başladı, hâlâ boynunda duran dudaklarımsa sırıtır gibi kıvrıldı.

Zaten çıplak olduğumuz için hızla içene girip, aletimin akşama kadar beni idare edebileceğinden emin olana kadar onu sertçe düzdüm.

İşimi bitirdiğimde yine bilinçsizliğe gömülmüştü...

Islak bir bezle kendimi Victoria'dan arındırmaya çalıştıktan sonra ise göle gitmek için yola koyuldum.

Ormandaki sessizliği severdim. Çünkü her gün, mutlaka yanımda konuşup duran birileri olurdu. Bu birkaç saatlik ara bana bütün gün yeterdi.

İnsanların ormana gitmesinin tek sebebi olabilirdi; o da, avlanmaktı. O yüzden burada avlanmayı yasaklamıştım. Ölümsüzler ise siktiğimin Elflerinden korktukları için ormana girmezlerdi.

Bense neredeyse her gün buraya gelir ve aletimi Marcus'a göstere göstere, ağaçların arasında göle girerdim. Ancak hâlâ ondan bir tepki alamamıştım

EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin