41. Bölüm - Soytarı

3.6K 349 27
                                    

Haklı olduğunu bakışlarımdan anlamasını istemiyormuşum gibi gözlerimi kapatarak ondan kaçırdım.

"Kendini, bir gün seni de avlayabilecek bir adamla birlikte olamayacağına inandırmaya çalışacaksın."

Ardından yüksek sesle inledi. "Beni terk etmeye çalışacaksın."

Elini saçlarıma dolayıp yumruk yaparak beni sarstı ve "Bana bak." dedi hırlayarak.

Kafamı sallayarak gözlerimi daha sıkı kapattım.

"Bana bak!" diye bağırdı ama yine de gözlerimi açmadım. Kafamdaki elinin tırnaklarının, saç diplerimde derime batmaya başlamasındansa, dönüştüğünü anladım.

Yüzünü boynuma doğru eğdiğini hissettim. Sivri dişlerini boğazıma sürttü. Hareket etmeyi bıraktı, bütün vücudu kaskatı kesilmişti.

Dişlerini boğazıma dayadığında sesli bir şekilde yutkundum. Sonra dişlerinin baskısını arttırarak, "Sence bir gün seni de avlar mıyım Eva?" diye sordu tıslar gibi.

O an, beni öldürmeyeceğini anlamıştım ama insanın ölmeyi tercih edeceği durumlar da vardı. Onu seversem ve beni terk ederse yaşayamam gibi saçmalıklara inanmıyordum.

Ben çocuk kalbimle; beni seven ve koruması gereken insanların beni terk etmesinin acısını yaşamıştım. İşte kalpteki o yara asla geçmiyor, insanın hayata bakışını değiştiriyordu. Ölmek, ya da terkedilmek değildi korkum. Bana bu ikisini aratmasıydı çünkü biliyordum ki Lance'in acımasız tarafı bunu yapardı.

Derin bir nefes alarak gözlerimi açıp kendimden emin bir şekilde, "Hayır." dedim. Sanki boğazıma dayanmış iki sivri diş yokmuş gibi rahat ve sakindim. Hatta o an, keşke hâlâ dişleriyle boynuma sataşmakla uğraşmıyor olsaydı da bakışlarımdaki kararlılığı görebilseydi diye düşündüm.

Konuşmama, "Korkum, beni öldürmüş olmanı dilemek." diyerek devam edip, sessiz kalarak bana bakmasını bekledim. 

Öylede yaptı...

Oda da yanan mumların loş ışığında bile, dönüşümü yüzünden açık mavi gözlerinin artık lacivert olduğunu, çıkık elmacık kemiklerini ve keskin köpek dişlerini görebiliyordum.

Bu hali; bir Rakshasa'yı ilk defa gördüğümde hissettiğim acıyı ve nefreti hatırlatıp, sanki karıma bir yumruk yemişim gibi nefesimi kesti. Lance bir şekilde tatlı dili ve flörtöz halleriyle nefret kalkanlarımı aşmayı başarmış ve bana ne olduğunu unutturmuştu sanki.

O benim için ne kadar çok deneyimliyse, ben de onun için; o kadar toy ve elde etmesi kolay biri olmuştum. Sevgiye o kadar açtım ki, beni sevdiğini söyleyen ve ilgimi çeken ilk erkeğin peşinden hiç düşünmeden gitmiştim.

Kaskatı kesildim. Ardından kendimi hızla toparlayıp gözlerimle ona meydan okuyarak, "Kalk üstümden!" diye tısladım.

Bana dik dik baktı. Burun delikleri genişlemiş ve gözbebekleri büyümüştü. Biliyordum ki tepesi atmak üzereydi ve iyice zıvanadan çıkmasına yardımcı olayım istedim.

Omuzlarından iterek. "Kalk diyorum sana." dedim ikaz eder gibi.

Kenetlenmiş çenesinde bir kas seğirdi. Karanlık bakışlarını çok kısa bir an yüzümde gezdirdikten sonra kaskatı boş bir maske takmış gibi hızla geri çekildi ve kendini yana yuvarlayarak sırtüstü yattı.

Kendimi sakinleştirmek için kapattığım gözlerimin kenarından yaşlar sızıyordu. Uzunca bir süre konuşmadık. Tek kelime etmeden dururken geçen her saniye gerginlik arttı. Aramızdaki gerilimden sanki içerideki hava çatırdıyordu.

EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin