Nihayet az mola ve uykuyla geçirdiğimiz dört dünden sonra Anfalas'a ulaştık.
Buraya ilk geldiğimde olduğu gibi; yine üstünde oturduğum atın dizginleri bir başkasındaydı ve yine işler umduğum gibi gitmezse eğer bir köle olacaktım.
Kapıda, gelen ziyaretçileri kayıt altına alan askerler bizi durdurmadılar bile... Demek ölümsüzler bu tarz teferruatlarla bile uğraşmıyorlardı. Sahip oldukları ayrıcalıklar giderek daha çok gözüme batıyordu.
Bu kez akşam için bir handa kaldık. Çok sayıda odadan oluşan iki katlı hanın, iç kısmında büyük bir avlusu ve tam ortasında bir süs havuzu vardı.
Yanımdaki iki Rakshasa ve Kravyad; beni gören insanların ya tuhaf bakışlar atmasına, ya da acıyarak yüzlerini buruşturmalarına sebep oluyordu. Hemen bize verilen odalara geçip fazla dikkat çekmemeye çalıştık.
Ben, Kain'in benimle aynı oda da kalmak isteyeceğini düşünmüştüm ama kapım hafifçe tıklandığında tek başıma kendi odamda uyumaya çalışıyordum.
Gidip kapıyı açtığımda karşımda Kain'i görmek bu yüzden başta beni çok şaşırtmadı.
"Yarın sabah şehrin Elitleri ile görüşeceğiz Eva. Kafandaki her şeyi sormakta ve cevaplarını aramakta özgürsün."
Bana kısacası konuşmakta özgürsün diyordu... Piç herif ne kadar da düşünceliydi. Söylediklerinin kafamda yarattığı ana fikir, tam bir hödük olduğuydu. Ancak bunu sesli olarak dile getirmek, Saya'yı bulmadan önce pekte işime gelmeyecekti. Ne düşündüğümü bilsem de, ne diyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu yüzden sadece kafamı sallayarak onu onayladım ve gülümsedim. Benim için bunu ayarlamış olmasına minnettarmış gibi görünmek, belki de uyumluymuşum gibi bir izlenim yaratmamı sağlayacaktı. Hatta bu yüzden, belki bir teşekkür de etmeliydim.
"Teşekkürler..." derken kaşlarım, sesimin engelleyemediğim kinayeli tonu yüzünden çatıldı.
Ehhh... Elimden gelen bu kadardı. Bu yüzden, "Sanırım." diye eklemeden de duramadım.
Cevap vermedi. Onun yerine gözleri önce dekolteme indi, sonra yavaşça beni ayaklarımdan başlayarak süzdü. Yoğun bakışları olduğum yerde kıvranmak istememe sebep oldu. Yutkundum ve yerimde kıpırdanarak gözlerimi ona diktim. Kararmış bakışları ağır ağır yukarı çıkıp bir süre ağzıma odaklandı.
Gözleri sonunda gözlerimi bulduğunda yaramazca parladı. Gülümsedi ve küstah herifin gülümsemesinden yayılan günahkârlığın bir ürperti gibi tüm vücuduma yayıldığını hissettim. Bu karnımdaki kıpırtıların hızla güneye ilerlemesine sebep oldu. Ona verdiğim tepkiler yüzünden kendime olan kızgınlığımsa, hormonlarımla doğru orantılı olarak hızla artıyordu.
Bana doğru bir adım yaklaştığında kalp atışlarımın giderek yükselen sesini duyabildiğini biliyordum. Sonra eğilip kısık bir sesie, "Teşekkür etme. Çünkü sonra buradan gideceğiz ve bana verdiğin sözleri tutmak zorunda kalacaksın. Sen bana gelene kadar sana dokunmayacağım Eva. Geldiğin zamansa sana teşekkür etmesi gereken ben olacağım." dedi. Boğuk sesini ve o hırıltılı nefeslerini bacaklarımın arasında hissettim yine.
Sonra yavaşça geri çekilip bana bir bakış attı ve yakışıklı yüzü kendinden emin bir sırıtışla ışık saçtı. Kesinlikle bende bıraktığı etkinin farkındaydı. Tavırlarının altında yatan o kışkırtıcılıkla kahrolası kalbim cevap olarak deli gibi atmaya başladı. Kollarımı savunmacı bir tavırla göğsümde birleştirip ona öfkeyle baktım. Beni tahrik ederken bir yandan da nasıl başardıysa sinirlerimi zıplatmayı da başarmıştı işte ve bedenime söz geçirmek için o öfkeye gerekirse dört elle sarılmaya gayet kararlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)
FantasíaKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. Ölümsüzlerin hâkim olduğu acımasız Avesta topraklarında, insanların çok fazla seçeneği yoktu. Ya açlık ve sefalet içinde yaşayacaklardı, ya da özgürlüklerinden vazgeçip köle olmak zorundalardı. Bu yeni d...