Remus ve Sirius, Remus'un odasına kapanmış, kesinlikle çok önemli bir konuyu tartışıyorlardı.
" Bunu bilmeye hakkı var, Aylak. Harry'nin ailesine ihanet eden ve onların ölümüne sebep olan pisliğin hâlâ yaşadığını bilmeye hakkı var. " dedi Sirius oturduğu yerden kalkıp.
" Biliyorum, Patiayak ama biraz mantıklı ol. Harry bunu öğrenirse akılsızca davranacak ve başını derde sokacak. 13 yaşında onu Azkaban'a atacaklarına pek sanmam ama Hogwarts'tan hatta İngiltere'den atacabilecekleri kesin. Biraz sakinleş ve serinkanlı ol. James oğlunun katil olmasını istemezdi. Hele hele bir de bizim gözetimimiz altında. " Remus bunları odanın içinde volta atmayı kesip, bir çırpıda söylemişti.
Sirius derin bir nefes verip geri az önce oturduğu iskemleye çöktü. Tek elini önce dalgalı saçlarının arasından sonra da yüzünden geçirdi.
Ardından da sanki az önce parlayan kendisi değilmiş gibi dingin bir sesle
" Peki, ne yapacağız?" dedi.
" Bilmiyorum, " dedi Remus.
" Belki de Dumbledore'dan akıl istemeliyiz. Netice de okul da alçak pislik bir ****** dolaştığını bilmek onun da hakkı. "
Sirius kafasını sallayıp doğruldu.Bu sırada kapının ardında, görünmezlik pelerinin altında duran Harry de yaklaşan ayak sesleriyle hemen geri çekilip kendini emniyete aldı. Remus ve Sirius sınıftan çıkınca da duyduklarının şokunu zar zor üzerinden atıp hemen Gryffindor ortak salonuna koştu.
☆
Bu sefer de Dumbledore odanın içinde volta atıyordu. Ellerini gümüş rengi uzun sakallarında gezdirdi ve masasına yaslanmış olan Sirius'la oturan Remus'a sırtına dönüp uyuyan Fawkes'e bakarak
" Demek Pettigrew'un hâlâ yaşadığını öğrendiniz. " dedi.
" Evet ve şu anda Hogwarts'ın içinde serbest bir şekilde elini kolunu sallaya sallaya dolanıyor. " dedi Sirius." Ne yapmamızı önerisisin, Dumbledore?" dedi Remus, arkadaşının sözlerini umursamadan.
" Bana sorarsan Remus, önce Peter'ı bulmak en iyi seçenek gibi duruyor. Neticede Hogwarts çok büyük ve gizemli bir yer. Ondan sonra da tarafsız mahkemede yargılanıp ömür boyu Azkaban'da yatmasını sağlayacak bazı belgeler sunabiliriz. "
" O ***** için Azkaban az bile!" dedi Sirius hışımla.
Dumbledore ona anlayışla baktı.
" Ne hissettiğinizi anlayabiliyorum ve inanın bana Peter'ın en ağır cezaya çarptırılması için elimden geleni yapacağım. Ama Peter Voldemort'un şimdiki yeri ve belki de daha fazlası hakkında önemli bilgiler biliyor olabilir. ""
Dumbledore sence Voldemort hâlâ hayatta olabilir mi?" dedi Remus yerinde dikleşerek.
" Öyle varsayıyorum, Remus. Biliyorsun ki Voldemort'un mağlubiyete uğradığı geceden sonra bir çok teori ortaya atıldı. Ama bana sorarsan hâlâ orada bir yerde. Sadece devam edemeyecek kadar yorgun ve bitkin. Ve en yakın zamanda geri dönüp eskisinden de daha güçlü bir ordu kurmaya hazırlanıyor. "
" Yani Peter hâlâ onun için casusuluk yapabilir mi?"
" Belki. Bunun için onu en kısa zamanda bulmanız lazım. "☆
Sirius ve Remus, Dumbdore'un ofisinden çıktıktan sonra birbirlerinin yüzüne bile bakmadan otomatikman yürümeye başladılar. Hâlâ Dumbledore'un etkisi altındaydılar
Bu sessizliği Sirius bozdu.
" Ben Harry'nin yanına bir uğrayacağım. Ufaklık bakalım bu defa nasıl bir muziplik planlıyor? Sonra da Bakanlık'a geçerim. Bir kaç ufak dosya işi vardı.Remus başını salladı.
" Benim de Severus'un yanına uğramam lazım. Biliyorsun, dolunay yaklaşıyor. " bu sefer Sirius başını salladı ve elini hayatta kalan tek en iyi dostunun omzuna koydu.
" Her zaman ki gibi yanında olacağım. Ve sana bir yamuk yapmaması için mecbur Sümsükus'a katlanacağım. "
Remus bu söze güldü ve o sırada gözüne ileride duvarın kenarında Draco Malfoy'la konuşan genç kadın takıldı.Onu her defasında gördüğünde olduğu gibi kalp atışları hızlanmaya ve içinde ufak bir sevinç dalgası oluşmaya başladı ki bu da Sirius'un gözünden kaçmamıştı.
" Sanırım küçük kurt aşk mevsimine giriş yapmış. Ha?" dedi imalı imalı.
Hâlâ Tonks'u izleyen Remus
" Yok öyle bir şey, saçmalama Patiayak. " dedi.Sirius ellerini cebine sokup yürümeye devam etti.
" Sen önce bunu benim yüzüme karşı söyle de belki bir ihtimal inanırım. "
Remus kaşlarını çattı.
" Yok öyle bir şey, Patiayak. Alt tarafı bir öğrencimin kuzeni ve arada bir iki ufak konuşmamız oldu. Başka da bir şey yok. " dedi ve hemen ardından içinden şunları geçirdi;
" Ama keşke olsa. " tabi bu düşüncesinden hemen utanıp kafasından kovdu ama o daha bunu tam olarak başaramamıştı ki konuşma bittiğinden giden Draco'yla beraber Tonks başını Remuslar'ın olduğu yöne çevirdi.İkisi göz göze gelirken Tonks gülümseyrek hafifçe başıyla selam verdi.
Remus da aynı şekilde ona.
Sirius yine imalı imalı sesler çıkartırken Tonks yavaşça onlara yaklaştı.
" İyi akşamlar, Remus. Bay Black. "
Sirius
" İyi akşamlar, Bayan Tonks. "
" Iyi akşamlar, Tonks. " dedi Remus zor bastırdığı bir heyecan ve mutlulukla." Sizinle burada karşılaşmak bayağ sürpriz oldu, Bay Black. "
" Evet, aslında ben Aylak yani Remus'un arkadaşıyım ve ayrıca burada okuyan bir öğrenci benim vaftiz oğlum. "
" Harry Potter mı?"
" Evet de siz nereden biliyorsunuz?"
" Meşhur Harry Potter'ı duymayan kaldı mı ki? Mugglellar bile öğrenecek neredeyse. Ayrıca kuzenimle pek de iyi anlaştıkları söylenemez. "
Sirius güldü.
" Farkındayım. "Remus bu yakınlıktan açıkçası acayip derecede rahatsız olmuştu ama nezaketten hâlâ sessizce orada duruyordu.
" Sonra görüşürüz, Remus. " Tonks'un sesiyle başını kaldırıp ona baktı.
" Sana da. Patiayak, ben gidiyorum. Snape beni bekliyor. Sonra görüşürüz." dedi ve gitti. Ama Snape'in sınıfına değil, en yakınındaki tuvalete.Ellerini musluğun iki yanına koyup kravatını gevşetti. Ne olmuştu ona? Sirius'u Tonks'dan kıskanmış olamazdı değil mi?
Kendi kendine
" Sakin ol, Remus. Sakin ol. Sadece dostça bir konuşmaydı. Hem sen neden Tonks'u kıskanıyorsun ki? Aranızda bir kaç muhabbetten başka bir şey yok. " diye mırıldanıp eline ve yüzüne biraz su çarptı.Yaw bir şey diyeceğim; Fred & George yıllarca Ron'un Peter Pettigrew diye biriyle uyuduğunu gördüler ve muhtemelen Dumbledore da bunu biliyordu. Ama neden kimse bir şey yapmadı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...