19. Kısım: Turnuvanın Küçük Şampiyonu

195 18 62
                                    

Medya bana Prof. Snape'ten bile daha çok çektiren Almanca öğretmenime gelsin. 😤

Kehribar gözlü, kar beyazı baykuş, yazın sıcaklığının ve monotonluğunun artık sona ermiş, yerini ise soğuklara ve neme bırakmış sonbahar havasında uçuyordu.

Özellikle de sabah vaktinde çıkan ayazda bu soğuklar daha keskindi.

Büyük kanatlarını son bir gayret çırptı ve yavaşça 2 katlı, küçük ve mütevazı evin alt katta ki pervazlarından birine kondu. İşte, her sabah ki alışkın olduğu manzara.

Siyah saçlı adam üzerinde dil çıkaran bir köpek resimli mutfak önlüğünü takmış,tek becerebildiği yemek olan omletten yapıyor, kumral saçlı olan ise sade kahvesini yudumlayıp onunla şakalaşıyor(du.)

Alışılmadık şekilde Sirius bugün omleti şarkı söyleyerek yapmıyordu. Ya da Remus, onun yemek yapma becerilerini sorgulamıyordu. Onun yerine daha ciddi ve hayati bir konu konuşuyor gibiydiler. Ki bu doğruydu. Konu nereden geldiyse gelmiş, yine o ***** fareye gelmişti. Ve onun hâlâ özgür bir şekilde dolaşmasına.

" Bu çok saçma, Remus," - Sirius, Remus'a nadiren adıyla hitap ederdi. Genellikle Çapulcu lakabını kullanmayı tercih ederdi. Aynı şekilde Remus da. -

" O pis farenin hâlâ özgür olması çok saçma ve adaletsiz!"

" Biliyorum, Sirius. Ben de aynı şekilde düşünüyorum. "

Kar beyazı baykuş adamların onu fark etmeyeceğini anlayınca cama vurmaya başladı.

İşe yaramıştı. Sirius
" Hedwig?" deyip cama yaklaştı ve açtı. Hedwig hemen kendini sıcacık mutfağa attı.

Remus hafifçe kaşlarını çattı
" Gideli daha bir kaç gün oldu. Acaba bir şey mi oldu?"

Sirius akan burnunu bir mendile silip
" Belki bir şeyini unutmuştur. " dedi ve Hedwig'e söylenerek pencereyi örttü.

Remus içinden böyle olmasını umup, mektubu çözdü ve açtı;

Sevgili Patiayak ve Aylak,

Nasılsınız? Umarım Patiayak bugün daha iyidir. Ve sen de Aylak. Dolunaya sadece bir hafta kaldı.

Sizi en son pazartesi günü görmeme rağmen eminim ya meraktan çatlıyor ya da bir şey unuttuğumu düşünüyorsunuzudur ama öyle değil. Daha başka bir şey.

Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, çünkü Dumbledore'u bile zor ikna ettim ve sana verdiğim sözü tutamadığım için kusura bakma Aylak.

Lafı daha fazla uzatmadan söylüyorum: eminim ikiniz de bu yıl ki Üç Büyücü Turnuvası'ndan haberdarsınızdır. Herkes bunu konuşuyor ve dün akşam turnuvaya kimlerin katılacağı açıklandı ve ben de bunlardan biriyim.

Aylak, bana bir çığırtkan yollamadan önce lütfen mektubun bitmesini bekleyin. Adımı kesinlikle ben kadehe atmadım, ya da birine attırmadım. Biri bunu yapmış ve kim olduğuna dair şu anda bir bilgi yok. Her neyse.

En yakın zamanda görüşmek dileğiyle,
Harry J. POTTER. ( Çatalak Jr. )

Remus mektubu yavaşça masaya koydu. Göz ucuyla Sirius'a baktı. Sanırım şu anda ufak çaplı bir şok geçiriyordu. Eh, her ne kadar Harry'nin bir bela mıknatısı olduğunu kabullenseler de yine Harry her seferinde onları şaşırtmayı beceriyordu.

Remus, Sirius'un kendisine gelmesinin zaman alacağını anlayınca çekmeceden bir kalem aldı ve Harry'nin mektubunun arkasına aynen şunları yazdı:

Sevgili Harry,

Emin ol bu durum bizi şok etti ama açıkçası hâlâ neden başına bir şey gelmedi diye endişelenmeye başlamıştım.

Her neyse. Sana inanıyoruz. Bu konuda için rahat olsun fakat bazı şeylere açıklık getirmemiz lazım. Bir saat sonra Hogwarts'a geleceğiz.

Sevgilerimle,
Remus J. LUPİN ( Aylak )


" Sence bu defa ne oldu?" Sirius sonunda şoktan çıkmış, ona fikrini soruyordu.

Remus mektubu Hedwig'in ayağına bağlarken
" En ufak bir fikrim yok. " dedi ve kar beyazı baykuşu biraz besleyip camdan geri saldı.

Öğretmeninden öğrencisine, hademeden kütüphaneciye tüm Hogwarts'ın konuştuğu ortak bir konu vardı: henüz 14 yaşında olan Harry Potter'ın Üç Büyücü Turnuvası'na 4. şampiyon olarak girmesi.

En çok Slytherin laf atsa da içten içe Hufflepuffla'r da bunu sert bir şekilde belli etmeseler de bu durumdan rahatsızlardı.

Hufflepufflar'ın okul tarihinde diğer binalara kıyasla pek fazla kayda geçmiş başarıları yoktu ve tam onlardan biri Üç Büyücü Turnuvası'nda yarışarak onları onurlandıracakken Gryffindor'dan bir oğlan - hem de daha reşit bile değil - onların başarısını gölgeliyordu. Bu haksızlıktı!

Remus ve Sirius okula adımlarını atar atmaz gözlerine çarpan ilk şey de üzerlerine DANDİK POTTER yazan rozetler oldu. Sirius öfkeyle yumruğunu sıksa da Remus onun kulağına sakin ve soğuk kanlı olması gerektiğini fısıldadı.

Beraber Dumbledore'un odasına gittiler. İhtiyar okul müdürü bu esnada odasında Deligöz'le konuşuyordu. Kapı açılıp Remus kibarca girmek için izin isteyince konuşmayı kestiler.

Dumbledore babacan bir ifadeyle gülümsedi.
" Hoşgeldiniz Sirius ve Remus. "
" Hoşbulduk, Dumbledore. Deligöz. " Deligöz başıyla selam verdi ve protez bacağını sürüye sürüye odadan çıkarken
" Sonra görüşürüz, Dumbledore. Benim dersim vardı. " dedi ve gitti.

Dumbledore, Sirius ve Remus'a oturmaları için işaret etti.
" Kaymak birası?"
Remus
" Hayır, teşekkürler. "
Sirius
" Ben de almayayım. "

Kısa bir sessizlik oldu.

" Dumbledore biz-" dedi Remus ancak Dumbledore onun sözünü kibarca kesti

" Neden geldiğinizi biliyorum, Remus. " iç çekti.
" Ne yazık ki biz de hâlâ bunu araştırıyoruz. Acaba siz... Harry'nin son zamanlar da anlaşamadığı kişiler biliyor musunuz?"
İki dost birbirlerine bakıp biraz düşündüler. Sonra Sirius

" Malfoylar. " dedi. Dumbledore başını salladı
" Başka?"
Remus
" Sadece bunlar. Dumbledore, acaba şüphelendiğiniz birileri var mı?"

" Aslına bakarsan Remus, aklımda bir kaç kişi var ama bunu size söyleyemem. En azından bir süreliğine. Ama sizden ricam, lütfen Harry'e zarar vermek isteyecek kişileri dikkatlice düşünün. Ufak bir ipucu bile bizi aradığımız cevaba ulaştırabilir. " iki adam baş salladılar ve Dumbledore'a veda ederek çıktılar.

Rewrite The Stars || RemadoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin