" Dikkatli ol ve sakın belaya bulaşma." Narcissa klasik anne öğütlerine başlamıştı yine.
Draco bıkkın bıkkın iç geçirdi. Bu yıl Draco'yu Peron 9-3/4'ten geçirmeye geçen yılın aksine sadece Tonks değil mutlu safkan aile tablosu için Lucius ve Narcissa da gelmişti.
Narcissa 15. kez giysisinin yakasına düzeltirken Draco, annesinin omuzunun üzerinden arkadaki kuzenine yardım etsene, der gibi baktı.
Tonks ise ona ne yapabilirim, der gibi. Neyseki Tonks'tan bulamadığı yardım kırmızı lokomotiften geldi.
Hogwarts Ekspresinin düdük sesi ve buharı onlara yaklaşırken Draco annesinden bir adım uzaklaştı ve babasına döndü
" Baba?"
Lucius ona başıyla selam verip göstermelik bir şekilde başını okşadı, ardından o da geri çekildi.Draco trene binince bir süre arkasından el salladılar. Sonra da diğer aileler gibi ayrılmaya başladılar.
Tam perondan çıktıkları sırada Tonks'un gözüne anlaşılan Harry Potter'ı geçirmek için gelmiş olan Remus'a takıldı.
Yüzüne hemen onu her gördüğünde olduğu gibi aptal bir sırıtış yerleşirken Narcissa ona bir sorun olup olmadığını sordu.
" Y-yok bir şey. Sadece eski bir dostumu gördüm de... Neyse. Siz gidin. Ben biraz onunla konuşayım. "
" Ah, peki canım. Arkadaşına selamımızı ilet. Bu arada akşam yemeğe gelecek misin?"
" Yok, eve giderim ben. Sonra görüşürüz. "
" Görüşürüz, tatlım. "Lucius bir şeyler mırıldansada iki kadın da onu duymadı.
☆
" Emin misin, Pati? İstersen seninle kalabilirim. " dedi Remus, Sirius dün akşam ki bir görevde feci şekilde soğuk almıştı ve ateşi çıkmıştı.
Sirius kızarmış gözlerini mümkün olduğunca açık tutmaya çalışarak
" Eminim, Aylak. Ayrıca Harry'nin hâlâ Peron 9-3/4'e biriyle gitmesi lazım. Hem merak etme. Bundan daha kötü yaralanmalarım oldu da 2 güne iyileştim. Ufak bir soğuk algınlığı hiç bir şey. " yetişkin bir erkek fil kadar yüksek sesle hapşırdı.Remus pek ikna olmasa da cidden Harry'yle birinin gitmesi lazımdı. Hoş, küçük bey artık büyüdüğünü savunuyordu ancak Quidditch Dünya Kupası'nda ki olaydan sonra Remus ile Sirius onun üzerine daha fazla düşer olmuştu. Bu arada işine gelse de Harry, bu kadar ilgi ve korumadan biraz rahatsızdı. Remus ile Sirius da bunun farkındaydı ancak sonuçta her şey onun iyiliği içindi.
Yarım saat sonra Remus ve Harry, Peron 9-3/4'te vedalaşıyorlardı.
" Bak Harry, lütfen bana söz ver: başını belaya sokmayacaksın. "
" Merak etme, Remus amca. " dedi Harry ama ikisi de çok iyi biliyordu ki Harry Potter ve belanın birbirinden ayrı kalması düşünülemeyecek bir şeydi." Hey, Harry!" Harry'nin en iyi dostu Ron Weasley'in seslenmesiyle Remus, son bir kez Harry'i uyardı ve ikisinin gelen trene binmesini seyretti. Bir anda gözünün önünde anılar canlandı. Neredeyse yazın büyük bir çoğunluğu Çapulcular'la Black'lerden gizli saklı olarak buluşmalarına rağmen yine de her 1 Eylül günü bu istasyonda birbirlerine, üstlerinde dolaşan tuhaf bakışlara rağmen bağrışarak koşup sarılmaları... James'in Lily'e yılın ilk çıkma teklifini etmesi ve aynı zamanda laneti yemesi... Gözlerinin yandığını hissetti.
" Sanırım onları özledin. " bu tanıdık kadın sesiyle hemen gözlerini sildi Remus, Tonks ona anlayışla bakıyordu.
" Nereden anladın?"
Omuz silkti genç kadın
" Sanırım herkes birilerini ya da bir şeyi özlüyor. " bunu söylerken gözlerini uzaklara doğru giden tren raylarına dikmişti.Remus da onun baktığı yere bakmaya başladı.
" Peki sen kimi / neyi özlüyorsun?"
Tonks bir müddet buna cevap vermedi. Remus ilk olarak yanlış bir şey söyleme düşüncesiyle korkuya kapıldı ancak Tonks konuşunca yanıldığını anladı" Ailemi... Onları hiç tanımadım. Ama onları düşünmeden geçen bir gecem bile yok. "
Ah, Remus bunu çok iyi biliyordu. 13 yılın her gecesi James ve Lily'i düşünerek geçmişti. Öyle ki bazen dönüşümlerinde bile onları aklından çıkaramıyordu.
" Sakıncası yoksa nasıl...?"
" Yo yo, sorun yok. " dedi Tonks
" Alıştım artık. Babam hakkında pek bir bilgim yok. Hufflepuffmış ve muggle haklarını savunuyormuş. Ben doğmadan 2 ay önce bir hastalığa yakalanmış. Kanser... Bir muggle hastalığı. "
" Evet, biliyorum. Annem muggle. "
" Hıhı. Annem de ben doğarken dayanamamış işte. "
" Peki, sonra? "
" Sonra beni Wal halam yanıma almış. 12 yaşımda o da ölünce bu sefer Cissy teyzem beni yanına aldı. Zaten yılın büyük bir kısmı Hogwarts'ta olduğum için sorun olmadı. Mezun olduktan sonra da beni daha donanımlı bir eğitim için Kuzey'e gönderdiler ve şimdi de buradayım!"Tonks bunları neden anlattığına dair en ufak bir fikri yoktu. Hayatı boyunca mükemmel aile tablosu için en yakın dostlarına bile bunları yüzeysel bir dille anlatmıştı. Ama Remus'a güvenebileceğini biliyordu. O, onu asla yargılamazdı.
" Sen?"
" Hı?" Remus ona anlamamış şekilde döndü
" Senin hikayen nedir? "
Remus gözlerini kaçırarak
" Bunu burada anlatabileceğimi sanmıyorum. Ayrıca saatte çok geç oldu. Sirius hasta, onun yanına dönsem iyi olucak. "
" Peki, ama bana sözün var unutma. Sirius'a da geçmiş olsunlarımı ilet. "
" İletirim, hoşçakal. "
" Hoşçakal. "Dünyanın en saçma, en acemice bölümü olmuş olabilir. Öyleyse af ola.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...