16. Kısım: Sorular ve İç Sorgular

203 16 35
                                    

Harry Potter?

Bu çocuğun burada ne işin var, diye düşündü Tonks ama buna zaman yoktu.

Eğilip baygın olan Harry'nin nabzını / kanaması filan olup olmadığını kontrol etti. Görünüşe bakılırsa iyiydi. Onu sarsıp uyandırmaya başladı.

" Potter, Potter. Hey, Potter!" ileride karanlığın içinde bir adam silueti vardı. Ve koşar adım kaçıyordu. Tonks bunu şimdi kafaya takmayacaktı.

" Harry! "
" Harry!"
" Harry, nerdesin evlat?!" Harry yavaşça gözlerini araladı ve doğrulamaya başladı.

Tonks ayağa kalkarken
" Yavaş ol, çocuk. Başını çarpmış gibisin. " dedi ve asasını geri, giydiği uzun ceketin iç cebine koydu.

" Harry, oh Merlin'e şükür buradasın! İyi misin?" Sirius hemen Harry'nin yanına diz çöküp onun başını elleri arasına aldı.

Tonks bir adım geri çekildi.

" İyiyim, teşekkürler Tonks. " bakışlar bir anda Tonks'a döndü.

" Aa- öhöm, rica ederim. Ben artık gitsem iyi olucak. " dedi Tonks, gergin bir sesle. O esnada Remus'la göz göze geldiler. Remus ona sanki aklından geçenleri sorguluyormuş gibi bakıyordu.

Tonks gözlerini kaçırdı. Remus'un zihnifendar olup olmadığını bilmiyordu değil mi? Ne yazık ki kendisi hâlâ bu zihin kontrolü işini tam olarak kavrayamamıştı.

Arkasına dönüp hızla Çapulcular'ın tam tersi yöne ilerledi. Anahtarların orada Olivia duruyordu.

" Olivia, herkes iyi mi?" dedi Tonks ev cinine.
Olivia başını yukarı aşağı hızlıca salladı
" Herkes iyi küçük hanım, ama hanımım küçük bey daha fazla rahatsız olmasın diye eve götürdü. Küçük hanımı kontrol etmesi için de Olivia'yı bıraktı. " diye cikledi.

Tonks başını anlamış şekilde salladı.
" Pekâlâ, teşekkürler. Sen gidebilirsin. Ben iyiyim. Ama eve gidip biraz dinleneceğim. Cissy'e akşamüstü ziyarete geleceğimi iletirsin. " bu sefer Olivia kafa salladı.

" Peki, küçük hanım. " Tonks boşta olan sonuncu anahtara tutundu ve kendini boşluğa bıraktı.

Eve geldiğinde bir kez daha aşırı bitkin olduğunu fark etti. Ceketini çıkartıp bir köşeye fırlattıktan sonra duşa girdi ve ardından da yorganın altına. Şu anda tek ihtiyacı olan iyi bir uykuydu.

Ama Tonks'un aksine birilerinin hiç uyuyacak hali yoktu. Bunlar tabiki de Sirius ve Remus'tu.

Harry'i belki de bin beş yüzüncü kez her şeyi anlattırdıktan sonra daha dikkatli olması konusunda öğüt verdiler ve ardından yatmasına izin verdiler. Kendileri ise birer şişe ateş viskisi eşliğinde bu konuyu bir de kendileri ele alıp yorumluyordu.

" Sence Karanlık İşareti kim yolladı, Aylak?"
" Bence önemli olan şu anda kimin değil, neden yollandığı Patiayak. Biliyorsun ki savaştan sonra Ölüm Yiyenler'den bazıları tutuklanıp Azkaban'a yollandı bazıları ise bir kaç yalanla yırttı. Soru şu: yakalanma ihtimallerine rağmen neden bu gece bunu yaptılar?"

Sirius yavaşça baş sallayıp içkisinden bir yudum aldı.

" Bana kalırsa bu gece o gösteriyi yapanlar bunu sadece Lord'larının bir gün geri döneceğini büyü dünyasına hatırlatmak isteyenler. Yani öyle umut edenler. "

" Bence de. " dedi Remus.
" Ama içlerinden biri büyük bir ihtimalle Lucius Malfoy'du ve sen de çok iyi biliyorsun ki Malfoy içten içe Lord'un düştüğüne en çok sevinenlerden. "

" Offff, bilemiyorum, Aylak. " dedi Sirius geriye yaslanıp içkinin geri kalanını başına dikti.

" Tek bildiğim eğer bu gece Harry'e bir şey olsaydı bunun acısıyla yaşayamaz olacağımdı. O bize James ve Lily'nin emaneti. Bizim gözetimimiz altında böyle bir şeyin olması..."

Remus bir şey demedi. Düşüncelere dalmış, bir anda iki eski dostuna hatırlamıştı. Evans ve Çatalak... Onları nasıl da özlemişti. Gerçekten de bu gece Harry'e ya bir şey olsaydı? Ya Lily'nin gözleri ikinci defa asla bir daha ışıldayamayacak şekilde donuklaşıp sönseydi? Düşüncesi bile berbattı.

" Onları bizden o ****** sıçanı aldı. " basını Sirius'a çevirdi.

Geriye kalan son arkadaşı tavana dalgın dalgın bakıyordu.
" Eğer bir gün tekrar karşılaşırsak onu muggle usulü öldüreceğim. O ***** kadavra lanetinin acısız ölümünü hak etmiyor. "

Bir insan nasıl bu kadar haklı olabilirdi? Özellikle de neredeyse sarhoş olmuş bir insan? Remus'un dudakları buruk bir gülümseyişle kıvrıldı.

" Aylak?"
" Hı?"
" Tonks güzel bir kız değil mi?" Remus bir an duraksadı. Sonra yanıtladı.
" Evet, öyle. "

Sirius hülyalı hülyalı sanki yıldız seyrediyormuş gibi tavana bakarken
" Bakanlık'takiler de öyle düşünüyor. Aylak?" dedi.
" Hı, Pati?"
" Sence Tonks'un sevgilisi var mıdır?"
Kumral saçlı genç adamın midesi bu düşünceyle kasıldı.

Şu durumda hiç bir şeyi fark edecek gibi olmasa da bakışlarını Sirius'tan kaçırdı.
" Bilmiyorum. "
" Peki, sence birinden hoşlanıyor mudur?"
" Nerden bilebilirim, Pati?"
Sirius omuz silkti.

" Geçen gün karşılaştık. Biraz konuştuk. Çok tatlı bir kız. "
Remus'un kaşları çatıldı. Bir hışım dostuna döndü.

" Bakanlık'ta mı karşılaştınız?"
" Hayır, Diagon Yolu'nda. "

Daha da konuşmadılar. Zaten bir süre sonra Sirius sızıp kalmıştı. Remus'un içini ise tıpkı Hogwarts'a olduğu gibi bir kıskançlık dalgası sardı. Neler oluyordu ona? Bu hissettiklerinin nedeni neydi? O asla kıskanmazdı. Hele hele dostlarını asla. Yoksa... Yoksa o Tonks'a aşık mı olmuştu?

Rewrite The Stars || RemadoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin