Nasıl olmuşlar sizce?
Nymphadora Tonks - Prom Queen ( Molly Kate Kestner )
Andromeda Black - Princess Don't Cry ( Aviva )
Bellatrix Black - Look What You Made Me Do ( Taylor Swift )
Narcissa Black - 7 Rings ( Ariana Grande )
Tonks sabah uyandığında kendini çok kötü hissediyordu. Garip bir duyguydu bu. Midesi bulanıyordu ve başı ağrıyordu ama kesinlikle bir kusma dürtüsü yoktu.
Söylenerek doğruldu ve işaret ile baş parmaklarını şakaklarına dayayıp bir dakika oraya masaj yaptı. Ancak bu yeterli olamayınca biraz ağrı kesici iksir için rahat yatağını terk etmesi gerekti.
Saat daha sabahın 5'iydi ve yorucu bir iş günü için uykusunu daha tam olarak alamamıştı. Hasta olmuş olmamayı dileyip banyoya gitti. Sağlıkla ilgili iksirleri burada ki ecza dolabında tutuyordu ancak tam dolaba uzanmıştı ki aynadaki yansıması dikkatini çekti: saçları iğrenç bir kahverengi tonuydu, gözleri de onunla uyumluydu ve altlarında torbalar çıkmıştı. Yüzü hastalıklı bir tondaydı.
Elini sanki yakmasından korkuyormuş gibi çekingence yanağına götürdü ve sanki yanmış gibi hemen çekti. Kendini hiç bir bakımdan iyi hissetmiyordu.
☆
" Etler nerede?!"
" Kuru bakliyatın yanında!"
" Orada olsa sormazdım zaten! Etler nerede?!"
" Cehennemin dibinde!"Remus artık alışmaya başladığı bu sesleri duymazdan gelmeye çalışarak mektubuna geri döndü. Bir aydır burada, bu kamptaydı. Kurtadamların ini. Kendi türünün...
Kamp Galler ormanında ki bir açıklıkta, koruyucu büyülerle çevriliydi. Buradaki kurtadamların yarısından fazlası ise Greyback tarafından ısırılanlardı. Bazıları onun gibi bu lanetten gurur duydukları için ve daha çok insana ulaşmak amacıyla buradaydı. Diğerleri ise daha çok aileleri ve arkadaşları onları terk ettiklerinden. Remus daha çok bu kesimle yakınlaşıyordu.
" Hey, ne yapıyorsun?"
Aniden omzunun üzerinden gelen bu sesle Remus korkuyla hafifçe sıçradı ve refleks olarak mektubu göğsüne yasladı.
Davetsiz misafiri onun bu korkmuş hali karşısında gülmeye başladı. Bir yandan da
" Yüzünün şu halini görmeliydin!" diyordu." N-ne? Amber! Sana kaç kere daha ben mektup yazarken yanıma izinsiz gelmemeni söyledim!" dedi Remus. Kaşlarını çatmıştı ama kızın bu hâllerini sevmiyor değildi aslında.
Amber White 20 yaşında, muggle doğumlu, kumral bir cadıydı. Hoş, sevimli bir siması vardı ve geldiği ilk andan itibaren Remus'la çok iyi anlaşıyorlardı. O da onun gibi yaşamının büyük bir kısmında kurtadamdı ancak Remus'un aksine Fenrir Greyback tarafından değil, onun ısırdığı başka bir kurtadam tarafından ısırılmıştı.
" Yapma ama Remy, bu kadar özel ne yazıyorsun ki?" dedi Amber biraz gücenmiş bir şekilde. Remus'un Yoldaşlık'ta olduğunu bilmiyordu.
Ama sonra birden neşeyle ekledi ve parşömen parçasını kapmak için tekrar bir hamle yaptı;
" Yoksa sevgiline mi yazıyorsun?!"" Ne? T-tabi ki de hayır, Amber! Hem sen sessiz olsana biraz. "
" Tamam tamam, ama elbet bir gün her hafta kime mektup yazmaya çalıştığını öğreneceğim, Remus. İşte o zaman, avucuma düştün. "
" Göreceğiz bakalım. " dedi Remus sırıtarak. Amber'in gittiğine emin olduktan sonra da mektuba geri döndü.
Aslında yazdığı şey bir mektuptan ziyade bir rapordu.
Burada asalılar çok azdı ve olanların kullanması da hoş karşılanmıyordu. Bu yüzden asasını saklayıp mektup yolunu kullanması gerekiyordu. - Ki bu çok zordu. Herkesin gözü onun üzerindeyken şimdiye kadar üç cümlelik bir mektup yazmayı ancak başarabilmişti:
" Kurtadamların çoğu Voldemort'un rejimini destekliyor. Şu ana kadar ancak bir tanesini ikna edebildim.
R. "
Onlardan bir karşıt yanıt gelmemişti. Çok endişeliydi. Harry nasıldı? Ya Sirius? Weasley'ler? O?
Burada kimse ona bir şey anlatmıyordu. Çünkü o medeniyet kokuyordu. Bu yüzden neler olduğuna dair en ufak bir fikri bile yoktu. İyi olmalarını umut etmekten başka çaresi yoktu.
Derin bir nefes aldı ve biraz mekan değişikliği için eşyalarını asasız büyüyle korumaya alıp kendi çadırından çıktı.
Geldiğinden beri bir iki kez orman yürüşüne çıkmıştı. Bu çok riskli olsa da kafasını toparlamasını ve bir süreliğine bazı şeyleri unutmasını sağlıyordu.
Kamptan 15 dakikalık bir uzaklığa geldiği sıra da havada ona yaklaşan gümüşi kuşu gördü: Bu Dumbledore'un patronusuydu.
Patronus havada zarif bir kavis çizdi ve Remus'a çok yakın olan bir ağaç dalına kondu, gümüş tüylerini kabarttı sonra da başını genç adama doğru eğip Albus'un sesiyle konuşmaya başladı:
" Remus, raporuna yeni cevap verebildiğim için üzgünüm. Moralini bozma, buralarda da durum pek parlak değil ancak endişelenme. Umut her zaman vardır. Eminim ki başaracaksın. Bu arada Harry ve Sirius iyi. Nymphadora Tonks da öyle. Bazı sağlık sorunları yaşasa da. Harry'i yakın zamanda Kovuk'a götüreceğim. İyi günler. " ve kuş ortadan kayboldu. Peşinde son derece yalnız ve endişeli bir Remus bırakarak.
Tonks hasta mıydı? Nesi vardı? Onunla bir alası var mıydı? Sanırım yakın zamanda öğrenemeyecekti. Arkasına döndü ve geldiği yoldan ağır ağır kampa geri dönmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...