Harry ateşokuyla uçmaya başlamışken zincirli olan ejderha da onu yakalamaya çalışıyordu. Harry uzaklaşmaya başlayınca Macar Boynuz Kuyruk birden bire zincirlerini kırdı, devasa kanatlarını açtı ve Harry'nin peşinden uçmaya başladı.
Kimse bunu beklemiyordu. Charlie Weasley ve diğer ejderha bakıcıları her an müdahele etmek için asalarını kavradılar.
Harry ve ejderha hızla tribünlere doğru geliyordu. Öğretmenlerin ve Reta Skeeter'ın bulunduğu tribünün üstünde ki tenteyi kuyruğu yırtarken Snape ve Reta Skeeter yere düştü. Reta'nın gözlüğü yamulmuş, etrafa aval aval bakarken Snape öfkeyle cübbesindeki tozları temizledi. Bunu gören Sirius ise kıs kıs gülüyordu. Tonks sıcağa daha fazla dayanamadı ve atkısını çıkartıp yanına koydu. Sonra da geri turnuvayı izlemeye koyuldu.
Tüm gözler serbest kalmış ejderha ve süpürgeli on dört yaşındaki Gryffindor öğrencisinin üzerindeydi. Okula doğru ilerlerken ejderha Harry'i ısıracak gibi oldu ancak Harry kıl payıyla atlattı.
Kulelere çarpmamak için sağ sollar yaparken arkasına baktı. Macar Boynuz Kuyruk'tan eser yok(tu). Tekrar önüne döndüğü sırada ejderha tekrar ortaya çıktı ve kuyruğuyla Harry'i süpürgeden attı.
" Harry!" Remus ve Sirius ayağa fırladılar.
Harry düşmeden son anda kulenin penceresinin kenarlarına tutundu. Ama ejderha vazgeçecek gibi değildi. Çatıya çıkıp Harry'e doğru gelirken çocuk kendini zar zor kurtarıp süpürgesine attı.
☆
Harry zaferle altın yumurtayı havaya kaldırırken herkes ayağa kalkıp onu alkışlamaya başladı. Özellikle de Remus ve Sirius. İkisi de derin birer nefes verdiler. Belki de sandıklarının aksine Harry turnuvayı tamamlayabilecek kapasiteye sahipti.
Tonks gülümseyrek alkışlarken gözüne yavaşça batmakta olan güneş çarptı. Cebinden bir saat çıkarttı hemen. Yarım saati kalmıştı. Şimdi çıkarsa ancak yetişirdi.
Hemen üzerini düzeltip gitmeye koyuldu. Remus onun gittiğini fark etse de ayaklanan ve Harry'i kutlamak için hareketlenen kalabalık yüzünden bir şey diyemedi. Ancak Tonks'un çıkarttığı atkısını gördü.
" Hey, Aylak! Hadi, Harry'i çadıra götürdüler. " Sirius'un sesiyle
" Geliyorum, Patiayak. " dedi ve atkıyı alıp siyah saçlı adamın peşinden gitti.Harry bir yatakta yatıyordu. Yanında altın yumurta vardı ve Hermione vardı. Kolu sarılıydı. Amcalarını görünce sırıtması büyüdü ve doğruldu. Hermione de izin isteyip onları yalnız bıraktı.
" Bizi bayağ korkuttun, evlat. " dedi Remus.
" Seninle gurur duyuyoruz, demek istedi. " diye arkadaşını düzeltti Sirius. Remus göz devirdi, Harry güldü." Bir an için öleceğim sandım. Ama hâlâ yaşıyorum. "
" Kolun nasıl?"
Harry sarılı koluna baktı.
" Biraz sızlıyor ama iyi. "
" O da bir şey mi canım! Biz Hogwarts'ta okurken babanla bir kere tüm kemiklerimizi kırmıştık. " dedi Sirius gururla. Harry güldü.
" Nasıl becerdiniz?"" Uçan süpürge üzerinde parande atmaya çalışan bir köpek ve süpürge üzerinde tek ayağı üstünde duran bir geyik. " diye kısaca konuyu özetledi Remus. Harry şimdi deli gibi kahkaha atıyordu.
" Remus amca, sanırım kime çektiğim belli oldu. "
Sirius kolunu onun omzuna attı.
" Tabiki de olacak. Sen James Potter'ın oğlusun! Benzeyen tek şey benimkinin yanından bile geçemeyecek vücudun değil. "
" Alo, ego mu? Müsadenizle Sirius amcamla konuşmak istiyorum. Sizinle değil. " bu defa Remus gülmeye başladı.Sirius ise kollarını kavuşturup
" Evans sana sadece gözlerini vermemiş. " diye homurdandı. Bu ikilinin daha şiddetli gülmesine yol açtı.☆
Karanlık orman yolunda elinde yolu aydınlatan asasıyla Tonks yürüyordu. Ay her ne kadar neredeyse tamamen olsa da dolunaya hâlâ bir hafta vardı. Bu da demek oluyordu ki muhtemelen Greyback ve adamları yorgun olacaktı. Ama yine de ne olur ne olmaz cübbesinin kolu içindeki saklı cepte de hazırda bir asası vardı.
Buluşma yerine gelince durdu ve etrafa bakındı. Sonra da para kesesini çıkarttı.
O sırada karanlığın içinden hırıltılı bir ses konuşmaya başladı.
" Aferin, akıllı kız. " ve Greyback'in silueti ortaya çıktı. Yanında yine o ' sürüsü ' vardı.Yavaşça Tonks'a yaklaştı. Parayı uzattı genç kadın. Greyback keseyi hemen kaptı ki Tonks buna pek de şaşırmamıştı. Bir adım geri çekildi. Eli hâlâ asasında, her an tetikteydi.
Bir yandan da içinden sayıyordu
" Beş, dört, üç, iki, bir ve şimdi!" Para kesesi birden Greyback'in eline yapışırken adam kaşla göz arası ortadan kayboldu.Kurtadamlar şaşırmısa benziyordu ama bu daha başlangıçtı.
" Şimdi!" diye bağırdı Tonks ve ağaçların arasından bir gurup insan çıkıp kurtadamlara büyü yapmaya başladılar.
Pusuya düşürüldüklerini anlayanlar hemen kaçmaya başladı. İki tanesi hariç diğer beşi kaçmayı başarmıştı. Onları da tutukladılar.
" Nicholas, sen ve Fránz bir kaç adamla birlikte hemen gidin. Greyback kaçmadan. " dedi Tonks, emrivaki bir sesle. Bir adam
" Peki, efendim. " dedi ve geri kalanlarla beraber cisimlendiler.Mor saçlı kadın ormanda şimdi gerçekten de yalnızdı. Derin bir nefes aldı. Sonra o da kendini hiçliğe bıraktı.
Selaminko canlar. Bölüm nasıldı? Mafyaların yanına yalnız giden saf kız klişelerine bir son yapmak istedim sjsjsjdjjdjd
Neyse. Normalde Ateş Kadehi dönemini 20. bölümde bitirecektim ama hikeyenin akışı gereği biraz uzuyor. Aklımdaki fikirler de genel olarak Melez Prens ve Ölüm Yadigarları'na odaklı. Final sahnesini bile kurguladım. Yine laf kalabalığı yaptık. ( sınavlar şimdilik 17 mayıstan sonrasına ertelenmiş çok mutluyum yaw sjsjdh benim gibi olanlar el kaldırsın)
Sonra görüşürüz ❤👋🏻
![](https://img.wattpad.com/cover/265187807-288-k190828.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...