50. Bölüme geldik🎊🎉 böyle giderse kitap en az 70 bölüm sürecek inşallah
Kapı çalındığında saat sabah 5 gibiydi ve Tonks tek kişilik koltukta, oldukça rahatsız edici bir pozisyondaydı.
Homurdanıp kapıyı açmaya giden Kreacher'ı engelledi ve üstüne bir çeki düzen verip kapıyı açtı. Açar açmaz karşılaştığı kişi uzun, kanca burunlu Hogwarts iksir ustasından başkası değildi.
" Beni Dumbledore yolladı. " diye kendini açıkladı ve daha yanıt beklemeden genç kadının yanından geçip içeriye geçti.
Ev şu anda dağınık kelimesinin canlı anlamı gibiydi ama Tonks'un bunu düşünecek hali yoktu. Sanırım Snape'in de öyleydi çünkü o meşhur küçümseyici bakışlarını atmadan direk konuya girdi.
" Arthur Weasley dün akşam bir Yoldaşlık görevindeyken Voldemort'un kontrolündeki Nagini tarafından ağır bir biçimde yaralandı. Şu anda St Mungos'da. Dumbledore senden Bakanlık'a gidip dikkat çekmeden devam etmeni söyledi. Bir de yakın zamanda bir toplantı yapılacağını, haber verileceğini belirtti. Kısacası olduğun yerde kal ve bilmezleri oyna. "
" Evet, teşekkürler, Severus. " dedi Tonks, ardından Snape evini siyah pelerinini bir yarasa misali dalgalandırarak terk etti.
☆
Aynı saatlerde Molly Weasley de Grimmuld Meydanı 12 Numara'ya bir ziyarette bulunmuştu.
" Düzelecek. " dedi yüzünde bitkin bir gülümsemeyle.
" Bill şimdi onunla. İşten izin alacak. Daha sonra hep birlikte onu ziyaret edebiliriz. "Fred geri iskemlesine çökerken George ve Ginny annelerine sarıldı, Ron ise geri kalan kaymak birasını içti.
" Kahvaltı!" Dedi Sirius neşeyle. Belliki bu haber keyfini geri getirmişti. Açıkçası Remus'un da öyle. Kreacher'ı bulamayan Harry ve Sirius kahvaltıyı kendileri hazırlamaya başlarken rahatlamış şekilde iskemlesine geri çöktü. Arthur gibi iyi bir büyücü ve dostu kaybetmek çok kötü olurdu.
Harry'e baktı. Mutlu görünüyordu ama sanki biraz da endişeliydi. Remus onun rüya hakkında soru sorulmasını istemediğini hemen anladı.
Bir sonraki sahnede Molly, büfeden tabakları almaya giden Harry'e sıkıca sarılıyor, teşekkür ediyordu. Harry'i bıraktıktan sonra da bu defa çocuklara baktıları için Sirius ve ona teşekkür etti. Remus sonunda barışmalarına memnun olmuştu. Sanırım o eski söz haklıydı: Her şêrde bir hayır vardır.
" Sanırım noelde buradayız. St Mungos'a daha yakın. " dedi Molly ve kahvaltıyı hazırlamaya yardım etmeye başladı. Ve o sırada Harry gözlerini iki amcasının üstüne dikti. Artık dayanamıyormuş gibi bir hâli vardı.
" Sirius amca, Remus amca; sizinle bir şey konuşabilir miyiz? Şey... hemen şimdi. "
Üçü beraber kilere geçtiler. Ve kapı kapanır kapanmaz Harry giriş yapma gereği bile duymadan aslında rüyadayken yılanın o olduğunu, Arthur'a saldırmak istediğini anlattı. O nefes nefese durunca Remus sakince konuştu.
" Bunu Dumbledore'a söyledin mi, Harry?"
" Evet. " dedi Harry sabırsızca.
" Ama bana bir şey demedi. Zaten artık bana hiç bir şey demiyor. "" Eminim telâşlanılacak bir şey olsa Dumbledore söylerdi. " dedi Sirius. Harry bu sefer fısıltı gibi bir sesle karşı çıktı.
" Ama hepsi bu değildi. Sanki... Sanki aklını kaçırıyor gibiyim. Anahtardan hemen önce Dumbledore'a saldırmak istedim! "
Bu Remus'u bayağ bir şaşırttı doğrusu. Ama Sirius Harry'e bunun gördüklerinin bir etkisi olduğunu, kahvaltıdan sonra doğruca yatağa gitmesini söyledi.
Harry prostesto edecek gibi oldu ama Sirius'un kararlı vaftiz baba bakışlarını görünce vazgeçip omuzlarını düşürdü ve karanlık kileri terk etti.
Kilerde yalnız kaldıklarına emin olunca da hızla Remus'a döndü ve
" Sence o-" diye başlayacak oldu, ancak Remus onun lafını böldü.
" Bence Voldemort, Harry'nin zihnine mi giriyor? Öyle zannediyorum. Ama unutma ki bilmek bizim işimiz değil. Bu Dumbledore'un işi. "
Sonra ikisi de diğer herkes gibi uyumak için odalarına çekildiler.
Öğle vaktinde çocukların Hogwarts sandıkları geldi ve böylece muggle giysilerini giyip Remus, Sirius ve Moody'nin önderliğinde St Mungos'a gidebildiler.
Noel sebebiyle her yerin süslü olduğu hastanede yine aynı sebepten çoğu ziyaretçi olmak üzere anormal bir kalabalık hakimdi.
Hoşgeldin cadısının nazik (!) yönlendirmesiyle birinci kat, sağdan ikinci kapı, Dai Llewellyn Koğuşu'na girdikleri an kenarda tepkisiz bir yüzle yatan adam Remus'un dikkatini çekti.
Arthur onun yeni ısırılan bir kurtadam olduğunu açıklayınca yanına gitmeye karar verdi.
" Merhaba. "
Adam hiç bir tepki vermedi. Sanki duymamış gibiydi ama Remus onu duyduğunu çok iyi biliyordu.
" Oturabilir miyim?"
Yine tık yok. Remus yavaşça bir nefes alıp kenarda duran iskemleyi aldı ve çekip oturdu.
" Bakın yak-"
" Beni terk etti. " adam birdenbire söyledi, buna rağmen hâlâ dimdirek tavana bakıyordu.
" Şey... Kim sizi terk etti, sormamın bir mahsuru yoksa?"
" Hepsi. Hepsi beni terk etti. Annem beni evlatlıktan reddetti. Eşim de ısırıldığım günün ertesi sabahı kardeşi ile beraber boşanma makbuzu ile çocuklarımızın velayeti ile ilgili bir kaç evrak gönderdi. Artık yapayalnızım... "
Remus duyduğu şeylere aslında pek şaşırmamıştı. Ama bu adama acımasına ve hüzünlenmesine engel değildi.
Orada biraz daha durup adamı teskin etmeye çalıştı. Bu arada adamın adını ve kim tarafından ısırılmış olduğunu da öğrenmiş oldu. İsmi Paul Waster'dı. Gelecek Postasında çalışıyordu ve bir kumar borcu nedeniyle Fenrir Greyback tarafından ısırılmıştı.
Ona da küçükken bu laneti bulaştıran kurtadamın ismini duyunca Remus'u bir öfke dalgası sardı. O, bu adamın aksine hayatının büyük bir kısmını kurt adam lanetiyle geçirmişti.
St Mungos'da bir süre daha durup Arthur'la konuştuktan sonra Grimmuld Meydanı 12 Numara'ya geri döndüler. Ama bir farklılık vardı; Harry sanki hasta gibiydi.
Remus ve Sirius ona ayrı ayrı iyi olup olmadığını sorsa da cevap aynıydı: başını salla.
Zaten karargâha döner dönmez de yukarı odasına uyumaya gitti ama Remus çok iyi biliyordu ki uyumamak için elinden geleni yapacaktı.
Selaminko canlar ve cananlar:)
Bugün sonunda moralim düzeldi. ( Her yeri araştırdım wattpad ın mahkemede olduğuna dair bir haber yok şükür ki)
Ayrıca bir sonraki bölümde REMADORA shipi sonunda level atlayacak 😆😉
Yaz bitmeden inşallah ya kitabı bitireceğiz ya da Ölüm Yadigarları yıllarına geçeceğiz. 🙂
Bir sonraki bölümde görüşürüz canlar cananlar 🤗👋🏻❣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...