Pek içime sinen bir bölüm olmadı açıkçası. Bu arada tüm annelerin anneler günü kutlu olsun💐🌸
" Hey, Dawlish! Ben çıkıyorum. " Tonks daha adam tepki veremeden yıldırım hızıyla koridordan geçti ve asansöre binip Atriyum düğmesine bastı. Kalbi çok hızlı atıyordu.
Asansör operatörü
" ZEMİN KAT: ATRİYUM. " deyip kapıları açınca hızlıca çıkıp öğleden sonra olduğu için pek kalabalık olmayan alandan geçti. Bakanlık'tan çıkınca da Sirius'tan bildiği adrese cisimlendi.Seherbazlığa başladığında - daha doğrusu burada yeniden başladığında- ilk iş günü Kingsley ona arşivlikte ki bir kaç dosyayı düzenleme görevi vermişti. Düzenledigi dosyalardan biri de Sirius'un öz geçmişinin olduğu bir dosyaydı. Gözüne takılması sonucu ilk sayfaya bir göz atmıştı. Adres de oradan aklında kalmıştı.
Neyse. Ayakları tekrar yere vurup, tüple çekilme hissinden kurtulunca rahatlamış gibi nefes verdi. Geldiği yer şirin bahçe ve evleriyle biraz Godric's Hallow'u anımsatan bir mahalleydi. Bu mahallede de tıpkı onun yaşadığı yerdeki gibi mugglelar, koftiler ve büyücüler bir arada yaşıyordu.
Tonks yüzünü her zaman ki gülümsemesini oturttu ama bu gülümseme Merula Snyde gibilerle konuştuğunda kullandığı değil, sevdiği insanlarla konuşurken oluşan gülümsemesiydi.
Uzun, kırmızı askeri ceketini düzeltip kapıya vurdu. Bir yandan de eli, yanlış olma ihtimaline karşın ceketinin içinde ki asasındaydı. Kapıyı umduğunun aksine Remus değil de Sirius açınca biraz hayal kırıklığına uğradı ancak bu düşünceyi hemen kafasından defnetti. Belki içerdeydi de kapıyı sadece Sirius açmıştı?
" Tonks, merhaba. Seni buraya hangi rüzgar attı?" Sirius'un sesiyle Tonks gerçek dünyaya geri döndü.
" Amm... Merhaba, Sirius. Moody sana imzalatmam için bir dosya verdi. Bakanlık'takiler de senin eve gittiğini söyleyince..."
" Anlıyorum. " dedi Sirius. Tonks bir anda onun feci şekilde yorgun göründüğünü fark etti. Ancak Sirius sanki beş gündür uyuyormuş gibi bir enerjiyle
" Ee, gelmiyecek misin? Doğru düzgün konuşmayalı uzun zaman olmuştu. Biraz arayı kapatırız. "" Evet, tabi. " Tonks içeri geçti. Kendi evinin aksine bu evin her detayı sevgiyle hazırlanmıştı. Bir anda kalbinde bir yumru oluştu.
" Remus evde yok. Benim de canım sıkılıyordu. Kaymak birası?"
Sirius kapının oradan beri konuştu." Gerek yok. " dedi Tonks.
" Peki, " dedi Sirius son harfi uzatarak ve gelip Tonks'un oturduğu üçlü koltuğun bitişiğindeki tek kişilik koltuğa oturdu." Ee, n'aber? Ne var ne yok?" Tonks omuz silkip
" Aynı. Sen?" dedi.
" Aynı. İş, güç işte. Ee, alışabildin mi bizim departmana? Tehlikeli Yaratıkların Yönetimi Komitesi'nden sonra biraz hareketli olmuştur. "
" Tam tersine, bütün gün dosya düzenlemekten gına geldi artık. Sanırım Moody ve Kingsley beni arşivci olarak görüyor. " Sirius'un kaşları havaya kalktı." Pekâlâ... Sen onlara çok takma. Yeni gelenlere herkes ilk başta basit işler verir. "
" Biliyorum ama ben bu işe yeni başlamıyorum. Bundan önce de üç yıl eğitimimi aldım. "
Sirius esneyerek başını salladı. Tonks bir kez daha onun aşırı derecede yorgun göründüğünü fark etti.Usulca
" Sirius, iyi misin? Yorgun görünüyorsun..." dedi.Gözleri dalmış olan Sirius sanki Tonks üzerine bir kova su atmış gibi hafifçe yerinden sıçradı
" Ha? Ne? Ben... şey... Ne diyordun, Tonks?" Tonks cevabını almıştı. Yerinden doğrulup Sirius'u kolundan nazikçe tuttu ve az önce kendinin oturduğu koltuğa yatırdı." Sen biraz dinlen, Sirius. Ben de kendime yorgun diyordum. " Sirius ona karşı çıkmadı. Bir dakika olmadan uyumuştu. Şevkatle gülümsedi genç kadın. Asasını sallayıp bir battaniye yaptı ve adamın üzerine örttü. Ardından az önce onun oturduğu koltuğa oturdu. Çok geçmeden o da uykuya teslim olmuştu.
☆
Remus, Grimmuld Meydanı 12'nın mutfağında oturmuş, Bill ve Arthur Weasley'le beraber bir yandan kaymak birası içiyor, bir yandan da konuşuyordu. Sirius da gelecekti ama dün gece Esrar Dairesi'nde nöbet tuttuğundan ve üstüne işe de gittiğinden aşırı yorgundu.
Remus onun şimdi büyük ihtimalle evde bir yerde uyuyakaldığını düşündü. Bu yine Sirius ve James'in deyimiyle Anne - Lupin damarlarını harekete geçirdi.
Remus'un ayağa kalktığını gören Molly hemen
" Lupin, bir şey mi oldu?" diye sordu. Remus gülümsedi
" Hayır, Molly. Sadece ben artık eve gitsem iyi olucak. Hem Sirius'u biliyirsun. " Molly gülüp tamam anlamında başını salladı." Tamam, kendine iyi bak. Sirius'a da selamımızı ilet. "
" Söylerim. " dedi Remus ifrit bacağından şemsiyeliğin yanından geçerken. Tam kapının yılan şekilli kulpunu tutmuştu ki Molly onu durdurdu." Ha, Lupin!"
" Evet, Molly?"
" Unutmadan yarın akşam nöbet sırası sende. Haberin olsun. " Remus başını salladı.
" Tamam, Molly. " evden çıkınca ilk basamakta cisimlendi. Kendi evinin önüne gelince de anahtarlarını çıkartarak sırıttı ve holden içeriye girerken
" Bakalım, bu sefer nerede uyudun, Pati!" diye seslendi.Yüzünde aynı sırıtma, ceketini çıkartıp oturma odasına girdi ve girer girmez ilk düşündüğü şey keşke gelmeseydim, oldu. Biri bir koltuktan, diğeri diğer koltuktan uyurken el ele tutuşan Sirius ve Tonks'a bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...