66. Kısım: Arkadaş

125 12 28
                                    

Multimedya:❤

" Sanırım zor bir gün ha?" dedi Molly, çay fincanını önüne bırakırken kıza şefkatle gülümsedi. Saçları eskisinden de ölü ve solgun olan Tonks

" Teşekkür ederim. " diye mırıldanıp iç çekti. Kendi çay fincanını alan Molly son bir kaç aydır sıklıkla yaptıkları şekilde onun yanına oturdu.

Geçen yıl tanıştığı ve hemen sevip kızı gibi sahiplendiği Tonks'a çok üzülüyordu. O bunları hak etmiyordu. Aynı şekilde Remus da öyle. Ama onun inadı... Bu sefer de o sessiz bir iç çekiştirdi. Böyle devam ederse ikisine de yazık olacaktı. Remus'un ne kadar inatçı olduğunu ve şu ben çok tehlikeliyim algısının çok kuvvetli olduğunu biliyordu. Ve sırf bu algısı yüzünden yapabileceklerini de -ki yapmıştı. Hem de en acı şekilde.

Göz ucuyla masaya dalgın dalgın bakan kıza baktı. Aslında Bill'le de mutlu olabilirdi. Eninde sonunda Remus'un kırılmaz olduğunu anlayacak ve vazgeçmek durumunda kalacaktı. İşte o zaman Bill gibi kibar ve komik bir çocuk gelecekti ve onun yaralarını saracaktı.

Tanrı biliyor ya! Molly'e göre Bill, Tonks'la çok yakışırlardı. O fransız zübbesi sadece geçici bir gençlik hevesiydi ona göre. Bir kaç ay sonra birbirlerinden heveslerini almış şekilde ayrılacaklardı ve bu gerçeği fark edeceklerdi.

" Geçen akşam ki akşam yemeğinde Bill seni göremeyince biraz hayal kırıklığına uğradı. Gelmeni çok istemişti. " dedi Molly usulca.

" Yaa, öyle mi..." dedi Tonks dalgın dalgın.
" O ve Fleur nasıl? Alışabildiler mi?"

Kızıl kafalı Weasley annesi yüzünü buruşturdu.
" Biliyorsun onlarınkisi bir heves. Her zaman olur bunlar. Bu yaşlarda güzel ya da yakışıklı birine hayran olursun hevesini alınca da bir bakmışsın aşk zannettiğin şey basit duygulardan ibaretmiş. "

Dünyada belki de sadece Molly Weasley'de olan ve Wealsey bireylerinin nerede olduğunu gösteren saatine döndü tombul kadın. Kocası Arthur işte değildi ama eve de gelmiyordu. Kaşlarını hafifçe çatıp sobanın üstünde kaynayan çorbayı karıştırmak için ayağa kalktı.

" Ya aslında basit duygulardan oluşan bir hevesten ibaret değilse? Belki gerçekten aşıklarsa...?" Tonks daha çok kendi kendine söylüyormuş gibi konuştu.

Remus'a olan duyguları gerçekti ve asla bitmeyecekti. Buna emindi. Ama o, bunları basit, olgunlaşmamış bir kızın duyguları sanıyordu.

" Efendim, canım?" Molly'nin anaç sesi onu düşüncelerinden çekip çıkarttı.

" Ha? Bir şey mi oldu, Molly? " dedi boş boş. Sesli mi konuşmuştu?

Molly hafifçe tebessüm edip çorba kazanına geri döndü.

" Yok bir şey, canım. Bir şey dediğini sandım da..."

Asasını sallayıp terekten bir kase çağırdı ve onu çorbayla doldurup kızın önüne koydu, sandalyesine geri oturdu.

" Çok solgun gözüküyorsun... Bundan iç. Rosmerta'nın o tatsız tutsuz şeylerine benzemez. "

Tonks belki geldiğinden beri ilk kez içten denilebilecek bir gülümseme sundu. Neredeyse 25 yaşına girecek olsa da Molly Weasley hayatında anneye en yakın şey olmuştu onun için. Biricik Cissy'sini bile geçmişti bu konuda.

Mutfak kapısı neredeyse şiddetle vuruldu. Tonks kaşlarını hafifçe çatıp asasına uzandı. Çoktan kulağını kapıya dayamış olan Molly tehdithar bir sesle soludu:

" Kimsin?"

Geçen bir kaç saniyenin ardından Tonks'un aşina olduğu bir ses yanıt verdi:

" Biziz, anne! Bill ve Fleur. "

Rewrite The Stars || RemadoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin