3 Ay Önce...
Remus yanındaki kadını uyandırmamaya çalışarak yavaşça eskimiş yataktan doğruldu. Paslı ve yerlerinden çıkmış yaylar gıcırdayınca ise Hogwarts yıllarında Filch ya da McGonagall tarafından yakalandığında olduğu eski bir alışkanlık şeklinde yüzünü buruşturdu. Ve başını hafifçe çevirip kontrol etti.
Tonks belki rahatını bulmak için belki de izlendiğini hissettiği için uykusunda yan döndü ve bu hareketle kahverengi saçlarının yüzüne bir perde gibi inmesine neden oldu. Oldukça huzurlu görünüyordu. Ve tatlı.
Sabah güneşinin kızıl- sarı ışıkları aralık perdeden üstüne vururken Remus onu bir periye, hayır hayır, bir meleğe benzetti. Saf güzellikten bir varlığa...
" Onu rahat bırak. " çıt dahi çıkmayan odaya bu cılız ses bir meteor gibi indi ve Remus'u kendine getirdi. Tonks mırıldanıyordu. - Uykusunda. Ve pek mutlu gözükmüyordu. Şimdi yüzünü buruşturmuş, üzerinde gri yılan desenleri olan zümrüt yeşili yorganı sımsıkı kavramıştı.
Remus onu uyandırmayı düşündü ancak bunun daha kötü olabileceğine karar verip kendi işine devam etti. Yerdeki giysi yığınından kendi ceketini ve kravatını aldı. Bunları üzerine giydikten sonra da yavaşça yatağın ucuna oturup çoraplarını ve acilen bir boya ve cila isteyen ayakkabılarını ayağına geçirdi. Ayağa kalkıp kapıya ilerledi.
" Gidiyor musun?"
Bu ses adamı anında yerine mıhlamaya yetti. Remus onunla konuşmak ve ona bakmak için cesaretini topladı ve yavaşça arkasına döndü.
Tonks uykudan dağılmış saçları ve ovuşturduğu gözleriyle çok tatlı bir biçimde ona bakıyordu. Remus bir an için her şeyi unuttu vr sadece ona odaklandı.
" Oraya dönüyorsun değil mi? Greyback'in yanına? Ve şu arkadaşın..."
" Amber mi? " kelimeler Remus kendine hakim olamadan dudaklarından döküldü.
Tonks hafifçe, içten olmaya uzak bir şekilde gülümsedi. Ama sonra dudakları titremeye başladı ve bunu Remus'tan saklamak için başını pencereye çevirdi. Ancak Remus bunu görmüştü ve şimdi ne diyeceğini düşünüyordu.
" White..." diye fısıldadı Tonks
" Yakın olduğunuzu duydum. "Sadece bunu söylemek bile kalbine bin cruciatus etkisi yaptı. Ama ağlamayacaktı. Bu kez değil.
Remus ona bunu nasıl bildiğini sormak istedi fakat o ağzını açamadan Tonks aklımı okumuş gibi ona dönüp yanıt verdi.
" Benim de kendi yöntemlerim var, Remus. Ve başarılı olmana sevindim. "
O kadar da başarılı değil aslında. Ve sen de bunu çok iyi biliyorsun, diye geçirdi içinden Remus.
" Sanırım gitmen lazım. "
Remus hafifçe başını salladı, konuşamıyordu ya da konuşmak istemiyordu. Emin değildi. Tonks tekrar hafifçe gülümsedi. Bu defa için de sevgi ve şefkat barındırıyordu. Bu Remus'u daha da kırdı. Bağırmasını istiyordu, tekrar tekrar ona tokat atmasını ve ondan ne kadar nefret ettiğini haykırmasını... Onu sevmesine dayanamıyordu. Ona asla layık olamayacak birine...
" Lütfen kendine dikkat et... Greyback çok kızgın. Dumbledore yeni avlarını saklıyor. Dikkatli ol." Tonks dedi ve ona baktı.
Remus başını salladı ve cılız bir sesle
" Olurum. " dedi. Kapıdan çıkıp gitmeden önce de ekledi.
" Kendine iyi bak, Nymphadora. "Kapı üstüne kapandığında Tonks sonunda kendini serbest bıraktı. Gülümsemesi yerini titrek dudaklara, cesareti ve sağduyusu ise ağlama arzusuna bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...