17. Kısım: Geri Mi Döndü?

201 15 34
                                    

Selaminko canlar ve cananlar:)

Daha önceden ilk iki yılın hızlı geçeceğini söylemiştim. Bu yüzden bu Ateş Kadehi yılı 3-4 bölüm filan sürer. Zaten olaylar belli. Öyle Harry'nin filan bakışından yazıp sizi bunaltmam. Bir de normalde Narcissa bir Ölüm Yiyen değil ama bu kitapta Ölüm Yiyen. Ancak Draco'dan dolayı pek aktif bir Ölüm Yiyen değil. Ayrıca Bellatrix'in ve ailenin baskılarıyla filan oldu. Yani yine bu işe öyle canı gönülden bağımlı değil. Neyse. Lafı uzatmadan bölüme geçelim.

Tonks, hissettiği esintiyle gözlerini açtı. Her zaman ki gibi yine üstünü açmıştı. Göz devirip doğruldu ve ayaklarını yatağın kenarından sarkıtıp gerindi.

Acaba saat kaç oldu, diye düşünüp duvar saatine baktı. Saat 15. 53'ü geçiriyordu. Hemen ayağa fırladı. O kadar uyumuş muydu, cidden?

Alel acale duşa girip üstünü giydi, saçlarını soğuk mavi yaptı ve kendine kahve ile kızarmış ekmekten oluşan bir kahvaltı, daha doğrusu ufak bir ara öğün hazırladı.

Malfoy'lar bekletilmekten asla hoşlanmazdı.

Kahvaltısını bitirdikten sonra asasını ve ceketini aldı ve evden çıkıp bir ara sokakta cisimlendi.

Pop sesiyle Malfoy Malikanesi'nin önünde tekrar belirince önce boğazını temizledi, sonra ceketini düzeltip büyük ve ağır kapıya vurdu. Kapı onu bekletmeden açıldı.

Olivia onu görünce her zaman ki gibi yerlere kadar eğildi.
" Hoşgeldiniz, küçük hanım. Beyefendi ve hanımefendi çalışma odasında sizi bekliyordu. "
Tonks
" Teşekkürler, Olivia. " deyip ev cininin yanından geçti ve çocukluğundan beri ezbere bildiği koridorlardan geçti.

Içinde bir his vardı. Sanki bu görüşme hiç de iyi sonuçlanmayacakmış gibi. Yine de bu hissi bastırmaya çalışarak klasik gülümsemesini takındı ve kapıyı çaldı.

" Geliniz?" Kapıyı aralayıp içeriye girdi.

Narcissa ve Lucius bacak bacak üstüne atmış bir biçimde, hâlâ yaz ayında olmalarına rağmen yanan şöminenin yanında kadife tek kişilik koltuklara oturmuşlardı. Çay içiyorlardı.

Tonks'u görünce hafifçe doğruldular. Narcissa çayını zerafetle bir kenara bırakıp gülümsedi.

" Sonunda gelebildin. Gözümüz yollarda kaldı. Nasıl, iyi misin?"
Tonks da aynı şekilde gülümsedi
" İyiyim, sadece biraz yorgundum. Siz nasılsınız?"

Bu soru her ne kadar aslında Narcissa'ya yöneltilmiş olsa da o ana kadar ağzını dahi açmamış Lucius yanıtladı.

" İyi olabilirdik, tabiki de Karanlık İşaret yıllar sonra tekrar gökyüzüne salınmamış olsaydı. Otursana.  "

Tonks başını salladı ve kendine yoktan bir koltuk yapıp oturdu.

" Olivia, Tonks'a içecek bir şeyler ikram et!" diye seslendi Lucius ancak Tonks onu engelledi.

" Lüzumu yok. Siz bana konuyu anlatın. "

" Anlatılacak bir şey yok. " dedi Narcissa
" Sabaha karşı oluşan protestoda bir kendini bilmez-"
" Protesto mu?" Tonks nadiren yapacağı şekilde teyzesinin sözünü kesti
" Cissy, lütfen. Bu sabaha karşı olan şey bir protesto değildi. Bir katliamdı. Kaç kişinin yaralandığından haberiniz var mı ?"

" Evet evet, mugglelar ve onların soyundan gelenler. " Lucius umursamaz bir şekilde elini salladı
" Boş versene. Önemli olan hiç bir safkanın zarar görmemesi. "

Tonks kızsa da bir şey demedi. Ama saçları soğuk maviden pembeye yakın uçuk bir kırmızı olmuştu bile.

Bunu fark eden ve yeğeninin safkanlık rejimi hakkındaki düşüncelerini bilen Narcissa alttan almaya karar verdi

" Evet, öyle bir olay oldu ama geçmişte kaldı ve bizim asıl problemimiz bambaşka. Biri Karanlık Işareti saldı. Lord düştüğünden beri hiç bir Ölüm Yiyen böyle bir aptallık yapmamıştı. "

Tonks gördüğü o insan siluetini anımsadı.
" Yani siz... Karanlık Lord'un geri döndüğünü mü... söylüyorsunuz?"

" Öyle teoriler ve bazı görüşler var. "
" Peki, sizce?"
Narcissa Lucius'a bir bakış attı. Sanki bunu söyleyip söylememek arasında gibiydi ama sonra söylemeye karar verdi
" Öyle olmamasını umut ediyoruz. Karanlık Lord döneminde biz de bayağ bir zarara uğradık. Özellikle de Bakanlık'a karşı kendimizi aklamaya çalışırken. "

Günün geri kalanı boyunca o odada kalıp bu konu hakkında tartıştılar. Tonks akşam yemeğini onlarla yedi ve yemekten sonra da biraz konuştuktan sonra herkes odalara çekildi.

Tonks aslında kendi evine gidecekti ancak sonra Narcissa'nın ısrarlarıyla Malfoylar'da kaldı.

Ertesi sabah da Lucius'la beraber işe gittiler.

Tonks kendini ofisine attığında kafası allak bullaktı. Zaten sabah uyuduğu için akşam uyumamış ve düşünmüştü. Lord düştüğünde 7 yaşındaydı ve yaşanılanları çok net hatırlıyordu. Eğer Lord geri dönmüşse neler olacaktı? Düşünmek bile istemiyordu.

Bu sorulara şimdilik daha fazla kafa yormamaya karar verip işine döndü. Masanın üstünde seherbazlık bürosuna ait bir dosya vardı. Anlaşılan yine karışıklık olmuştu. Oflayıp kalktı ve dosyayı alıp ofisinden çıktı.

Asansöre bindiğinde şaşırtıcı şekilde yalnızdı. Bunu fırsat bilip göz ucuyla baktı. Emekli seherbaz Alastor Deligöz Moody hakkındaydı. Tam biraz daha detaylı inceleyecekti ki asansörün kapısı açıldı ve Sirius Black'le burun buruna geldi.

" Tonks?" Sirius onun ismini hayretle söyledi
" Senin burada ne işin var? Yani seherbazlık bürosunda?"

" Bir dosya karışmış. Onun için gelmiştim. Ama sen burada olduğuna göre sanırım onu sana teslim edebilirim. " dedi Tonks ve Sirius'un cevap vermesine fırsat kalmadan dosyayı eline tutuşturup
" Sonra görüşürüz, Black. Üzgünüm biraz işim var. " dedi ve asansöre geri girip kendi katına indi.

Rewrite The Stars || RemadoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin