" Hadi Hermione, neredeyse başlamak üzere!" dedi Ron, kalabalık tribünlerde ilerlemeye çalışırken.
" Deniyorum, Ronald!" diye çıkıştı ona Hermione. Sonunda kendilerini Remus ve Sirius'un yanına atabildiler.
" Selam, gençler!" dedi Sirius, keyfi geçen iki müsabakadan sonra gayet yerindeydi.
" Merhaba Bay Lupin -" dedi Hermione ama Remus'un bakışını görünce hemen düzeltti
" Yani Remus ve Sirius. "" Bakın, başlıyor!" Ron heyacanla soludu.
Dört şampiyon sırayla sahaya çıktılar. Hepsinin de yanında bir temsilcisi vardı.
Cedric Diggory'nin yanında emektar babası Amos Diggory, Fleur Delacour'un yanında Beauxbatons'un müdiresi Madam Maxime, Viktor Krum'un yanında Durmstrang'ın müdürü Igor Karkaroff ve Harry'nin yanında da Sirius'un tüm diretmelerine rağmen Hogwarts'ın bu seneki karanlık sanatlara karşı savunma öğretmeni Alastor ' Deligöz ' Moody.
Dumbledore yüzü kalabalığa dönecek şekilde ellerini kaldırınca okul marşları birdenbire kesildi. Herkes müdürü bekliyordu. Dumbledore güler bir yüzle konuşmaya başladı
" Adil bir turnuvanın sonuna geldik! Artık son, yani labirent ekranındayız. Barışcıl ve gerçekten zevkli bir turnuva oldu!" İgor Karkaroff alaycı bir
" Hı!" sesi çıkarttı.Dumbledore onu duymamış gibi konuşmasına devam etti
" Her dört yarışmacı da yeteneklerini, zekalarını ve en önemlisi de erdemlerini kanıtlayarak yarıştılar ama bugün sadece biri sonsuz şöhreti, para ödülünü ve onu alacak; yani Üç Büyücü Turnuvası Kupası'nı!" tüm bakışlar Dumbledore'un eliyle gösterdiği yerdeki kupaya döndü. Üç Büyücü Turnuvası Kupası ışıl ışıl parlıyordu.Konuşma bitince Dumbledore kürsüden inip dört yarışmacıyı da yanına aldı ve bu son etap için kuralları açıklamaya başladı.
Draco alaycı alaycı
" Aziz Potter sanırım korkuyor, ha?" dedi sırıtarak.
Tonks ve Narcissa bir şey demediler ama Lucius baston - asasıyla oğlunun platin rengi kafasına vurarak
" Kapa çeneni, Draco!" diye adeta tısladı.Draco önüne dönerken mahcup ve biraz da dargın bir sesle
" Afedersin, baba. " dedi. Bunu fark eden Tonks'un da içinde bir burukluk oluştu.☆
" Şimdi tüm yarışmacılar sırayla labirente girecekler. Önce Bayan Delacour. "
Fleur korkuya benziyordu. Madam Maxime ona destek verircesine baktı, Fleur içeriye girdi. Peşinden Viktor Krum, onun ardından Cedric Diggory ve onun da peşinden en gençleri Harry Potter.
Remus ve Sirius, içlerinden Harry'e bir şey olmaması için dua ettiler. Ama ikisinin de - özellikle de bu konularda daha hassas olan Remus'un - içinde kötü bir şeylerin olacağına dair korku vardı. Ki ikisi de bu korkunun bir kaç saat içinde yersiz olmadığını anladılar.
☆
N
eredeyse iki saat olmuştu ve hiç bir şampiyondan da haber yoktu. Herkes bunun son etabın zorluğuna bağlasa da artık endişelenmeye başlatılmıştı.
Ve sonra dört kişi aynı anda yüzlerini buruşturdular; Lucius ve Narcissa Malfoy, Severus Snape ve Igor Karkaroff.
Lucius dikkatlice sol kolunu açtı. 13 yıldır sadece ufak bir yara izi olan işaret ilk günkü kadar canlıydı.
Igor Karkaroff'un birden beti benzi attı. Lucius Malfoy'un da. Karkaroff birdenbire hiç bir açıklama yapmadan sahayı terk etti. Lucius da sanki " puff " desen arkasına bakmadan kaçacakmış gibi duruyordu. Narcissa elini tutunca irkildi.
Kadın ona doğru eğilip
" Gitmeliyiz, yoksa Karanlık Lord affetmez. " diye fısıldadı.Lucius yutkundu
" Yani sence gerçekten de..."Narcissa kafa sallayıp hiç bir şeyden olmayan oğlu ve yeğenine döndü
" Dora, bizim gitmemiz lazım. Sen de Draco'yu al ve malikaneye git. Biz gelene kadar da bekle. "
" Ama turnuva-" Draco itiraz edecek gibi oldu ancak Lucius ona öldürücü bir bakış atıp
" Bu bir rica değil, emir Draco! Kuzeninle eve dön. "
" Ya okul?" Tonks onlara sorarcasına baktı." Biz hallederiz. " dedi Narcissa. Tonks kafa salladı ve
" Yürü, Draco. " deyip kuzenini önüne katarak okuldan ayrıldı. Peşinden de Malfoy çifti cisimlenme sınırına gidip derin birer nefes aldılar ve buharlaştılar.☆
Remus ve Sirius da bir terslik olduğunu sezmişlerdi ama bir şey demediler.
Remus'un gözleri az önce Malfoylar'ın oturduğu locaya kaydı. Bomboştu. Sonra Dumbledore'a baktı. İhtiyar büyücü ifadesiz bir surat takınmış, uzun gümüşi sakallarını sıvazlıyordu. Kumral saçlı adam irkildiğini hissetti ve sessizce mırıldandı
" Umarım iyisindir, Harry... "" Bakın!" Hermione tiz, ergen sesiyle ciyaklayınca sahaya tekrar baktı. Harry çimlerin üstünde yatıyordu. Bir elinde kupa, diğer elinde de Cedric'in kolu vardı.
Remus bu tuhaf manzara karşısında şaşırsa da sonra Harry'nin içini çeke çeke ağladığını gördü. Marşlar birden kesildi. Amos Diggory tüm engellemelere karşı sahaya inmişti. Remus ve Sirius da hareketlendiler.
Dumbledore Harry'i Cedric'in başından ayırmış, yatıştırmaya çalışıyordu ki Amos Diggory'nin titreyen sesi duyuldu
" BU BENİM OĞLUM! AAAHHH!"Dumbledore bu defa da Bay Diggory'i sakinleştirmeye çalıştı.
İki yakın dost sonunda sahaya inmeyi başardılar ama bu sefer de Harry yoktu.
" Harry nerede?" Sirius, Dumbledore'a tek nefeste sordu. Ihtiyar büyücü ilk defa paniklemiş şekilde etrafına bakındı ve sonra yeni dönmüş olan Snape ve McGonagall'a döndü
" Severus, Minerva! Alastor nerede?"
" Senin emrin olduğunu söyleyip Potter'ı okula götürdü. " dedi Prof. McGonagall. Dumbledore'un yüzü öyle bir hale geldi ki Remus onun içinden küfür ettiğine kalıbını basabilirdi.Yaşlı büyücü etekleri dalgalanarak aceleyle okula gitti. Peşinden de iki Hogwarts profesörü, Remus ve Sirius.
Selaminko canlar. Bu bölümde böyleydi işte. Bu arada sonraki bölümde Barty Crouch Jr.'ın sorgusunu atlayacağım. Zaten bildiğimiz şeyler. Neyse. Bir de artık daha az sıklıkla bölüm yayınlayacağım çünkü sınavlara çalışmam lazım 😞
Sonra görüşürüz:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...