35. Kısım: Söz

157 18 44
                                    

Remus, Moody'nin ofisinden çıkarken esnedi. Görünmezlik Pelerinini Moody'e geri teslim etmiş, şimdi de eve dönüyordu.

Bütün gece görünmezlik pelerini altında Esrar Dairesi'nin önünde nöbet tutmuştu ama ilginç bir şey olmamıştı. Hatta tabir-i caizse hiç bir şey olmamıştı.  Sadece Adı-Ağza-Alınamayanlardan Broderick Bade normal mesai saatinden 2 saat geç çıkmıştı, o kadar. Ama o da çıkarken Wisel Quintel'ın onu fazladan çalıştırdığı hakkında söyleniyordu. Yani elle tutulur bir kanıt da yoktu.

Eve geldiğinde Sirius'un evde olmadığını gördü. Ki bu şu anda onu en memnun eden şeydi denilebilir. Duş alıp yemek filan yemeden hemen yattı. Zaten dolunay da yaklaştığı için acayip bitkindi, hemen uyumuştu. Doğru ya, dolunay... Üzerine endişelenmesi gereken başka bir dert. Ama şimdi bir kaç saat hiç bir şey düşünmeyecek ve mümkünse rüyasız bir uyku çekecekti. Umarım...

" Hey, Aylak! Hadi kalk artık, bugün Hogsmeade tatili var!" Remus gözlerini araladı. Oldukça aşinası olduğu kırmızı kadife bir perdeyle karşılaşınca yeşil renk gözleri hayretle büyüdü.

" Hey, Aylak, ne oldu? Yoksa hâlâ geçen dolunayın etkisinde misin?"
Remus yerinde dikleşti ve kendisine gülümseyerek bakan üç yüze baktı.

" James..." diye mırıldandı. Çoktan üzerine giymiş olan James elini bir asker edasıyla şakağına dayayıp dikleşti, karnını içine çekip göğsünü dışarıya verdi. Sonra da sahte bir ciddiyetle
" Yüzbaşı Çatalak emir ve görüşlerinize hazırdır, binbaşım!" diye bağırdı.

Köşede montunun fermuarı ile uğraşan Peter güldü. Bunu yapmasıyla Remus'un bakışları onun üzerinde toplandı. Peter... Şu anda en fazla 15 gösteriyordu. Tekrar James'e döndü. Büyüleyici (!) asker taklidini bırakmış, köşedeki aynaya bakarak saçını düzeltiyordu.

Remus
" James?" dedi usulca. James aynaya bakmayı kesmeden
" Buyur, Aylakcığım?" dedi.
" Siz... gerçek misiniz?"

James bir anda başını ona çevirdi. Kaşları havaya kalkmıştı.
" Ne demek, gerçek misiniz? Tabiki de gerçeğiz, Aylak! Karşında duruyoruz ya! Kanlı ve canlı. "

" Üzerine varma, Çatalak. Dolunay üç gün önceydi. Muhtemelen Aylak hâlâ onun etkisindeki kabuklarını görüyor. "
Sirius karyolasına oturmuş, çoraplarını giyerken konuştu.

Sonunda başardığında neşeyle zıpladı.
" Ama yine de artık yataktan çıksan mı, Aylak? En iyi şaka malzemelerini başkalarına kaptırmak istemiyorum. "

Remus başını salladı ve gülümsedi. Arkadaşları yaşıyordu! Peter onlara ihanet etmemişti! Hepsi de hâlâ 15 yaşlarında, tek dertleri zor ödevler ve muziplikler olan haylaz öğrencilerdi!

Elini yüzünü yıkayıp üzerini değiştirdi ve dört Çapulcu beraber yatakhaneden çıktılar.

Ortak salona girdiklerinde özlediği manzarayla Remus tekrar kendini sorguladı. Acaba tüm bunlar gerçek miydi?

" Potter!" Remus özlediği bu bağırışla tekrar önüne döndü. Ama bir şey vardı... Sanki bu bağırışı aynen bu şekildeyken duymuştu.

Lily alev kırmızısı saçlarını savura savura öfkeyle onlara doğru geliyordu.

James hemen ellerini dağınık saçlarına attı.
" Günaydın, Lily-çiçeğim. "
Ama bu Lily'i daha da fazla kızdırdı.
" Sen Potter! Bu... Bu kadar yeter! Bu kadarı da fazla artık! Seni Dumbledore'a söyleyeceğim! Artık Hogwarts'tan atılma vaktin geldi!"

Dört delikanlı şaşkın şaşkın takır takır saydıran Lily'e bakıyorlardı. Remus göz ucuyla James'e baktı. Sanırım o da ne yaptığını bilmiyordu ki düşünür gibi bir hali vardı. Lily bu sessizlikte mümkünse daha da fazla coşmadan Sirius onu durdurdu.
" Hey hey Evans. Orada dur bakalım. Okuldan atılmak filan... Önce Çatalak ne yaptı onu söyle. " Lily'nin ateş saçan yeşil gözleri bu defa da Sirius'u hedef aldı
" Bir de soruyor musun?! Kesin ona yardım ettin, Black! Boşuna bilmezleri oynamayın. "
" Ama Lily, önce James ve Sirius'un ne yaptığını söylesen? Belki de yanlış bir anlaşılmadır. " dedi Remus usulca.

" Hayır, Remus! Yanlış anlaşılma filan yok! Bu iki süper zeka Severus'un yatakhanesine kalıcı koku iksiri dökmüş!" Bu olayı daha önce de yaşamamış mıydık, diye içinden geçirdi Remus ama arkadaşlarının ona ihtiyacı olduğu için bunu sonra düşünmeye karar verdi.

" İyi de Lily, Sirius ve James nasıl Slytherin yatakhanesine girebilir ki?"
" Sakın onları savunmaya kalkma, Remus! Beni kararımdan döndüremezsin!" Saçlarını savurarak ortak salondan dışarıya çıktı Lily. Çapulcular ise olayın şokundaydılar. Sonunda şokları bitince Remus çatık kaşlarla onlara baktı. İkisi de ellerini havaya kaldırıp aynı anda
" Yemin ederiz bu defa biz değildik!" dediler. Remus derin bir nefes verdi.

" Size inanıyorum çocuklar ama korkarım Lily'nin inanacağını sanmıyorum. " ikili yine beraber başlarını salladılar.

15 dakika içerisinde Çapulcular, Lily ve Snape, Dumbledore'un odasındaydılar. Yanlarında McGonagall ve Slughorn da vardı. Iki bina başkanı Dumbledore'un iki yanında durmuştu. Slughorn daha olayı merak ederken McGonagall aşırı kızgın gözüküyordu.

" Öhöm öhöm. " Dumbledore hafifçe yarım ay biçimli gözlüklerini düzeltirken ufak öksürüğü dikkatleri üzerine çekmesine neden olmuştu.
" Oturun lütfen, çocuklar. " asasının tek bir ufak hamlesiyle birer koltuk yaptı. Dumbledore'un hal ve ses tonuyla Remus sanki ona çaya gelmişler gibi hissetti. Ama bunda durumu bozan bir kaç ses vardı. Birincisi bacaklarını birbirinin üstüne atmış olan Lily'nin sol topuğunun koltuğa vurarken ki sesi, diğeri ise McGonagall'ın öfke soluk alıp verişleri...

" Söylemiştik biz masumuz diye! Boşu boşuna canım Hogsmeade tatilimizi elimizden aldın, Evans!" Sirius, Gryffindor ortak salonunun bulunduğu koridorda ilerlerken söylendi. Lily ise saçlarıyla aynı renkteydi. Başını öne eğmiş, Çapulcular'a bakamıyordu.

" Üstelik şeker stoğumuz da bitmişti!" Peter, Lily'nin daha da kızarmasına neden oldu.

James ise üzgün gibiydi. Lily'nin ona inanmaması çok fena koymuştu ona. Lily hep onları azarlardı ama bu defa cidden masumdular ve Lily onları bir kanıt olmadan suçlamıştı.

Şişman Hanım portresine gelince Lily hemen kızlar yatakhanesine koştu. Çapulcular da rahat kırmızı koltuğa bıraktılar kendilerini. Ortak salonda bir kaç tane bir ve ikinci sınıftan başka kişi yoktu. Bu yüzden etraf sessizdi ama bu sessizliği James bozdu.

" Teşekkürler, Aylak. "
" Hı?"
James gözlerini ateşten ayırıp Remus'a baktı.
" Bizi dinlemeden peşin hüküm vermediğin için teşekkürler. " sonra diğer Çapulcular'a döndü.

" Bu bizim sözümüz olsun. Asla ama asla birbirimizi dinlemeden peşin hüküm davranmayacağız. Anlaştık mı?"

Sirius sırıtarak elini James'in uzattığı elinin üzerine koydu.
" Söz!"

Peter da elini ürkekçe onların kilerin üstüne koydu.
" Söz. "

Üçü Remus'a baktılar. Remus gülümsedi.
" Söz!"

Kumral saçlı genç adam gözlerini açıp bir kaç saniye tavanla bakıştı. Sonra da
" Söz, Çatalak..." diye mırıldandı.

Selaminko canlar ve cananlar:)

Nasılsınız bakem?

Bölüm nasıldı sizce? Bu arada bu aralar oylar çok iyi durumda hepinize teşekkürler canımsınız😘❤

Rewrite The Stars || RemadoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin