" Sersemlet!"
" Protego! Reducto!"
" Avada Kedavra!"
" Crucio, seni ahmak! Crucio!"
" İnpedimenta!"" Off, susun artık!" Tonks, kafasının içinde çınlayan seslere karşı mırıldandı. Zifiri karanlık bir yerdeydi. Etrafta hiç bir nesne yoktu. Sanki uzay boşluğundaydı ve bir şeyler hissediyordu. Ağrı ve sızı... N'olmuştu ki ona? Az önce giden seslere bakılırsa hâlâ Esrar Dairesi'nde olmalıydı. En son Kingsley ile karşı karşıyaydı. Hatırlıyordu. Kingsley ona göz kırptı, sersemletecekti. Ama sonra Merula birden bire ortaya çıktı ve inpedimenta büyüsünü uyguladığını işitmişti en son. Sonrasında buradaydı. Bayılmış mıydı? Uyanması lâzım! Remus, Sirius ve diğerlerine yardım etmeli!
Göz kapaklarını zorlukla açtı ama sonra gelen keskin ışıkla hemen kapattı. Güneş ışığı... Sabah mı olmuştu yani? Bekle, o ne kadardır baygındı? Öğrenmek için gözlerini tekrar, ama bu kez daha az araladı ve bir süre gözlerinin ışığa alışmasını bekledi.
Sonra da tamamen açtı. Üzerinde yeşil yılanlar olan gümüş duvar kağıdı ile kaplı bir tavana bakıyordu. Aklına gelen ilk şey Slytherin Ortak Salonu'nda ki yatakhanesi oldu ama sonra bunu çok saçma buldu. Demek ki artık Esrar Dairesi'nde değildi. Gözlerini bir süre daha tavanda dolaştırdı. Hafif kubbe şeklinde son derece şaşalı bir alandı. Ve kubbenin tam merkezinde süslü bir M harfi ona göz kırpıyordu. Bu işareti nerede olsa tanırdı. Malfoy Malikanesi'ndeydi. Ama neden ki?
Doğrulmak için hareketlendi. Ancak aniden başına batan keskin ağrı ile bundan vazgeçti. Bütün vücudu sızlıyordu. Sol tarafındaki kapının açılmasını zar zor duydu. Ve ona yaklaşan ayak seslerini.
" Oh, güzel. Uyanmışsın. " bu fısıltıyı andıran ama kesinlikle duyulan sesi nerede olsa tanırdı.
Hogwarts iksir üstadı Severus Snape ile yüz yüze gelmek için tekrar doğrulmaya yeltendi ama kuş tüyü yastıklara geri gömüldü.
Snape'in şu anda inu yüzünde zalim bir eğlenme ifadesi ile izlediğine yemin edebilirdi. Nitekim bir müddet sonra
" Zahmet etme. Sana verdiğim iksirler kaslarını kilitledi. Ama merak etme, çok yakında toparlanacaksın. Yani tam beş dakika sonra. " dedi.
Tavanla uzun uzun bakışmayla geçen bir beş dakika (!) nın ardından Tonks doğrulmak için üçüncü bir hamle yaptı ve bu defa başarıyla kabarık beyaz yastıklara yarı oturur şekilde yaslanabildi.
" Bana ne oldu? En son Esrar Dairesi'nde Kingsley ve Merula ileydim. " dedi hemen. Boş muhabbet edecek vakti yoktu.
Snape ifadesiz bir yüzle asasını çıkardı. Hiç bir şey demeden onu salladı ve bacak ile kollukları gümüş yılanlardan oluşma yeşil kadife bir sandalye yarattı. Yine bir şey demeden ona oturdu ve sol bacağını dikkatle sağ bacağının üstüne alıp kollarını kolluklara yerleştirdi, parmak uçlarını birleştirdi.
Tonks tüm bu hareketleri ifadesiz bir yüzle izledi. Snape sonunda konuşmaya başladı.
" Albus'un dediğine göre Merula sana bir inpedimenta büyüsü attı, sen de başını plartforma vurdun ve bayılıp merdivenlerden yuvarlandın. İki gündür uyuyorsun. " eh, bu ağrıları açıklıyordu. Dur! Demek, Dumbledore gelmişti.
" Sonra ne oldu? Ben bayıldıktan sonra? " diye sordu ilgiyle. Sanki o bir çocuk, Snape de ona Babbity Rabbity ve Kıkırdayan Kütüğü'nü okuyan dedesiydi.
İksir ustası aynı ifadesizlikle
" Albus ve Karanlık Lord, Potter ve Bellatrix'in de katılımıyla, Atrium'da düello etmişler.Kaşları hayretle kalktı. Esrar Dairesi'nden neden Bakanlık merkezine geçmişlerdi ki?
Snape onun zihnini okumuş gibi - gerçekten zihnine girdiğine emindi, -
" Bellatrix, Black'i yaralamış. Ama ağır bir şey yok. Dün St Mungos'dan taburcu edilmiş. - Maalesef. Her neyse. Cornelius ve diğerleri Karanlık Lord, Bellatrix'le cisimlenmeden hemen önce gelmiş. Kısacası artık biliyorlar. Yalnız-"
Tonks kaşlarını çattı.
" Yalnız ne?"" Bir kaç Ölüm Yiyen yakalandı. Lucius ve Narcissa da bunlardan biri."
" NE?!" Tonks öyle bir bağırmıştı ki kapı kapalı olduğu halde sesi koridorda yankılandı.
" Draco-"
" Biliyor. Bellatrix ilk iş ona söylemiş. Onun prosedürlerini bilirsin. Acı seni güçlendirir. " sesi vaftiz oğlundan bahsederken biraz daha karanlık bir tona bürünmüştü. Yavaşça ayağa kalktı.
" Bugün dinlen. Eğer iyice dinlenirsen yarın Draco'yu Kings Cross Istasyonu'ndan almaya gidebilirsin. Senin desteğine ihtiyacı var. " sonra da sandalyeyi geri yok edip başka hiç bir demesine müsaade etmeden siyah pelerinini havalandırıp odayı terk etti.
Ama Tonks bunu fark etmedi. Doğruladuğu yaratıklardan geri yatar pozisyona kaydığını da fark etmedi. Eğer sadece Lucius gitseydi bir şey demezdi ama Narcissa... Draco'yu şimdi nasıl zaptedecekti? Zavallı çocuk... 16 yaşına basalı ne kadar olmuştu ki... Ve şimdi karanlık güç her zamankinden daha baskın olacaktı.
" Sanırım hepimizin biraz daha büyüme vakti geldi. " dedi kendi kendine. Herkesin biraz daha olgunlaşma vakti gelmişti.
Evet! Zümrüdüanka Yoldaşlığı yılı sonunda bitti.
Azkaban Tutsağı 12, Ateş Kadehi 13 ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı bu bölümle beraber 30 bölüm sürdü. Acep Melez Prens kaç bölüm olacak? Merak etmeyin, bu sefer 30 bölüm olmaz. ( Umarım. ) Okulun erken açılma şeyi varken ve açılınca derslere daha çok yoğunlaşacağımızdan elimden geldiğince kitaba daha sık bölüm atmaya çalışacağım. İnşallah yaz tatili bitmeden ya kitabı bitireceğiz ya da Melez Prens'i bitirip Yadigâr'lara başlayacağız. Kitabın son sahnesi bile aklımda. Hatta bir de SON SÖZ bölümü yazmayı düşünüyorum. Hem kitapta ki bazı karışık olayların nedeni hem de benim bakışımla karekterlere sonra ne oldu, hakkında.
Yine destan yazdık. Hoşçakalın canlar ve cananlar :) 😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rewrite The Stars || Remadora
FanfictionBiri eski bir profesör ve kurtadam diğeri ise Ölüm Yiyen akrabaları tarafından yetiştirilmiş bir metamorphagus. Aydınlığın ve karanlığın savaşında birlikte olmaları için bir sürü engel var ve bunlar görüldüğü kadar basit şeyler değil. _____________...