Selaam! Biraz geç kaldı, biliyorum. Bunun için üzgünüm. Ama inanın bana hiç vaktim olmadı.
Bu bölümde tam olarak öğreneceksiniz Jorge'nin ufak sırrını, hissettiği ve ayrılıklarında yaptığı her şeyi. Hadi bakalım... :D
İyi okumalar. :)
YEMEKTEN SONRA
Eve girdiğim gibi kendimi banyoya atmıştım. Suda saatlerce kalmıştımsanırım. Ama yatağıma yattığımda tekrar düşünmeye başlamıştım. Aklımdan hiç çıkmamıştı gerçi.
Evleniyordu demek... Peki, mutlu muydu? O aşmış mıydı?
Elbette öyleydi. Öyledir yani. Jorge'ydi o. İstemediği bir şeyi asla yapmazdı. Düşünmeden hareket etmezdi. Evlenmeye karar verdiğine göre gerçekten seviyor olmalıydı. Ve bu ciddi anlamda kalbimi kırıyordu. Aslında hissizleşmiştim. Sürekli seyahat etmek kafamı biraz olsun dağıtıyordu. Buraya gelmek ve dönüşümün ertesi günü onu görmek, evlendiğini öğrenmek, o konuşmayı yapmak fazlaydı. Uzun süre sonra tekrar acı çekiyordum ve sinirliydim de. Ama şu an sanki işin içine fiziksellik de katılmış gibiydi. Kalbim ağrıyor, göğsüm sıkışıyordu. Gerçeklerle aldatıldığımla bir kez daha yüzleştim.
Tüm gün boyunca zar zor tuttuğum yaşlar akmaya başlamıştı gözlerimden. Bu defa engellememiştim. Belki de buna ihtiyacım vardı. Ayrılığımızdan sonra o kadar az ağlamıştım ki... İlk üç günden sonra hiç ağlayamamıştım zaten. Sonrasında ise olayları Michael'a ve Calum'a anlatırken kendimi tutamamıştım.
Bugün söyledikleri aklımı karıştırmıştı. Ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım. Böyle şeyler söylemesini de beklemiyordum. Ayrıldıktan sonra bana ulaşmak için yaptıklarını da bilmiyordum, ne sormuştum ne söylemişlerdi. Ayrılığımızdan sonra Jorge konusu yasak bölge olmuştu. Diego'nun onunla görüştüğünü biliyordum. Ve benim yanıma da çok sık geliyordu. Nasıl yapıyordu bilmiyorum ama bizi birbirimizden uzak tutarken sürekli ikimizin de yanında olabiliyordu. Ama konusu asla açılmamıştı. Okula devam edip etmediğini bile bugün öğrenmiştim.
Bu karşılaşmanın kaçınılmaz olduğunu zaten biliyordum. Beklediğim gibi olmamıştı sadece. Tamam, belki haberim vardı. Yine de fazlasıyla hazırlıksızdım. Buraya gelen uçağa bindiğim saniyede kendimi hazırlamaya başlamış olmama rağmen. Dürüst olmak gerekirse birbirinden nefret eden iki insan gibi olacağımızı düşünmüştüm. Çünkü Jorge öyleydi. Onu bir kez kırdığınız da geri dönüşü yoktu. Ben onu kırmamıştım ama. Tabi ayrılışımızda kırılmadıysa. Ama haklıydım, bunu biliyordum. Kırgın olması gereken bir taraf varsa o da bendim. Ve evet, kırgındım ve öfkeliydi. Yaşadıklarımızı unutmamıştım. Bana yaptığını unutmamıştım. Asla yapmaz dediğim şeyi yapmıştı o. Nasıl unutur nasıl affederdim? O benim Jorge'm değildi artık.
Yine de onun kalbinde bana verdiği yerden geri çekilmiştim ve oraya girmem zaten pek kolay olmamıştı. Bir şey yokmuş gibi davranamazdık ikimizde. Bu yüzden bana 'Seni görme hayaliyle dolaştım.' demesi garip gelmiş midemdeki kelebekleri harekete geçirmişti. Zaten etrafımda olduğunda uçuşan bu kelebekler fırtınaya yakalanmışçasına kargaşa yaratmışlardı.
Bana bakışını düşündükçe ne hissettiğimi bilemiyordum. Duygusal çöküşle sinir krizi arasındaydım.
Ama bu saatten sonra yapacak bir şey yoktu. Geri dönemezdik. Ayrılığımızdan beri hiç beklemediğim bir duruş sergilemiştim. Zayıf değildim kesinlikle. Ya da yumuşak biri. Aksine sert biriydim. Ondan bahsetmiyordum, hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyordum. Bir an bütün gardım gidecek diye korkmuştum.
Lanet olsun, neden o yemeğe gitmiştim ki sanki?
Bilgisayarımda aylardır girmediğim klasörü açtığımda gözlerimi kapattım. Yavaşça geri açtığımda ise tüm anılarımız karşımdaydı işte. Hepsini hatırladıkça gülümsüyor ardından gidip onu parçalamak istiyordum. İçimde ciddi anlamda büyüyen bir öfke vardı. Tanrım, hala inanamıyordum! Nasıl evlenirdi? Hem de o sürtükle! Bize bunu yapan sürtükle.