Tatil sürpriziii! :D Madem tatil yeni bölüm yayınlayım dedim. Nasıl yapmışım? :D
-----
Tini'nin kafası omzumdaydı. Sessizce oturuyorduk. Akşam uçağıyla Miami'ye, seçmelere gidecektim. Okul vardı ama bugün ekmiştik.
''Acıktın mı?'' diye sorduğumda hafifçe kafasını 'hayır' anlamında salladı.
Sadece seçmeydi. İki gün sonra dönecektim. Belki de hiç seçilemeyecektim. Neden hem kendini hem beni üzüyordu ki?
''Peki. Yapmak istediğin başka bir şey var mı?''
''Provaları aksatacaksın.'' dedi. Danstan bahsediyordu. Yapacağıma, vazgeçmeyeceğime ve ne olursa olsun katılacağım söz vermiştim. Kursa birkaç defa daha gitmiştik. Okulda da provalarımız oluyordu. Bu sene geçen seneden daha güzel olacaktı. Tini vardı.
''Benim gibi mükemmel bir dansçı için iki prova sorun olmaz.'' dediğimde güldüğünü hissettim. Bende güldüm.
''Hadi.'' diyerek elini tutup onu kaldırdım.
''Nereye?''
''Bilmiyorum. Biraz dolaşalım. Ben acıktım zaten. Ki bence sende açsın. Kahvaltıyı da düzgün yapmadın. Yemek falan yeriz.''
''Pekala.''
Parka gidip yürümeye başladık. Ama hala tuhaf bir sessizlik vardı.
Gitar sesi duyduğumuzda duraksadık. Tini gülümsedi.
Aklıma bir şey gelmişti. ''Bekle.'' diyerek arabaya koştum. Bagajda gitarım vardı.
Elimde gitarla geri döndüğümde tekrar gülümsedi. Elini tutup banka çektim ve gitarımı çalmaya başladım. Ben Nuestro Camino'yu söylerken gözleri dolmuştu. Eşlik etmedi, sadece dinledi. Bitirdiğimde önce güzel yüzünü inceledim sonra uzanıp öptüm.
TİNİ
Sabah Jorge ile birlikteydik. Akşama doğru da onu geçirdim.
Gitmişti.
Bunu düşününce tekrar gözlerim dolmuştu. Sonunda ona ulaşmıştım. Benimdi. Ama onu kaybetmekten korkuyordum. Hem de çok. Sanki geçen sene yaşadıklarımı tekrar yaşıyordum. İlk seçmelere gittiğinde de çok ağlamıştım. Korkmuştum. Ben ona yaklaşamadan gidecekti. Öbür hafta okula geri gelmişti tabi. Sonuçlar açıklandığında da ise resmen çökmüştü. Kendine güveni gitmişti. O zamanlar o kadar yanında olmak istemiştim ki... Sarılmayı 'ben buradayım' ya da 'sen harikasın' demeyi... Ama o zamanlar bir türlü cesaretimi toplayamamıştım.
Şimdi ona destek olabilirdim ama ben çocuk gibi ağlayarak onun moralini bozuyordum. Kazanırdı. Ona sonuna dek güveniyordum. Ve mutlu olmasını her şeyden çok istiyordum ama onu yeni kazanmışken tekrar kaybetme ihtimalinin varlığı canımı çok yakıyordu.
Telefonuma uzanıp saate baktım. Daha uçaktan inmemiştir. Yani arayamazdım. Bende mesaj atmaya karar verirdim. Telefonunu açtığında görürdü nasılsa.
'Bugün için özür dilerim. Canını sıkmak istememiştim. Ama yanında olduğumu ve seni desteklediğimi sakın unutma. Şimdi git ve kazan. Seni seviyorum sevgilim. İyi şanslar. Gerçi buna ihtiyacın olmayacak.'
Mesajı gönderdikten sonra aşağı inip Fran ne yapıyor diye baktım. Maç izliyorlardı babamla birlikte.
''Annem nerede?''
''Bahçede.'' dedi babam bana bakmadan. Şu an futbol izleyecek havamda değildim.
Bahçeye çıkıp annemin yanına gittim.