4. Bölüm

831 42 13
                                    

Merhabaa! Nasılsınız? Bu bölüm Jortini isteyenlere gelsin. Umarım seversiniz... :)

Yemeğin geri kalanında sessiz kalmış, kendimi yiyip bitirmiştim. İnsanların hakkımızda konuşmasını istemediğimden tepki vermemiştim ama daha fazla burada oturamayacaktım. Düşünmem gereken şeyler vardı. Bunun gerçek olacağını tahmin etmemiştim. En azından onunla.

Anila'yla.

Tanrım... Buradan hemen çıkmalıydım.

''Mechi, arabanı alsam kendin dönebilir misin? Başım çok ağrıyor. Yine migrenim tuttu sanırım. Eve gideyim.''

Mechi bana bakıp anlayışla başını salladı. ''Elbette. Al canım.'' diyerek anahtarları uzattı.

''Aslında, bende tam kalkıyordum. Seni de bırakabilirim.''

Şaşkınlıkla Jorge'ye döndüm.

''Yok, teşekkür ederim.''

Ayağa kalkıp montunu aldı. ''Sen bilirsin. Teklif var ısrar yok.''

Yüzündeki ukala gülümsemeyi ona yedirmek istemiştim. Anahtarı geri Mercedes'e verip ayağa kalktım.

''Pekala. Sanırım seninle gelebilirim. Mercedes'te arabasız kalmasın.''  Çantamı alıp masaya döndüm. Kabul edeceğimi biliyordu. Ve ben yine onun istediğini yapıyordum. Bu konuda gerçekten çok iyiydi.

Masaya dönüp ''Hepinizi görmek çok güzeldi.'' dedim. Hepsi ya görüşmek istediğini ya da habersiz bir yere kaybolmamı söylemişti. Tabi bunları söylerken şaşkınlıklarını atmaya çalışıyorlardı. Herkesle vedalaştıktan sonra kapıda beni bekleyen Jorge'nin yanına doğru yürümeye başladım. Neler olacaktı merak ediyordum doğrusu. Bunu neden yaptığımı da öyle. Ondan kaçmaya çalışmıyor muydum?

Gerçi bunca zaman kaçarak bir yere varamamıştım. Belki de yeni bir şeyler denemeliydim artık.

Hemen önümden yürüyordu. Bende sessizce arkasından onu takip ediyordum. Siyah bir Range Rover'ın önünde durduğumuzda şaşırmıştım. Jorge şoför koltuğuna oturduğunda gözlerimi devirdim. Elbette kapımı açmayacaktı.

Arabaya bindiğimde kemerimi takarken konuştum.

''Spor arabalardan vazgeçeceğini sanmıyordum.'' Spor arabalar tutkusuydu resmen. Gerçi benden vazgeçeceğini de düşünmemiştim. Şimdiyse evleniyordu.

Sinirlerim tekrar gerildiğinde hızla gözlerimi kırpıştırdım. Ağlamayacaktım. Özellikle onun yanında. Boğazımdaki yumru geçmiyordu ama bunu halledebilirdim. Onun eline daha fazla şey vermeyecektim, bu kadar yeterdi. Ona bağlı olduğumu, onunla yaşadığımı, kendisinin benim için bir ihtiyaç olduğunu düşündürtmeyecektim. Artık üzgün yalnız aciz kız değildim ben. Nefes alıp sesimi ve yüzümü ayarladım.

''Maserati'm evde.'' dedi gülümserken.

İçimden 'ukala' diye mırıldanıp cama döndüm. Bugün bunu ona kaçıncı diyişimdi bilmiyordum. Yaklaşık iki dakika boyunca ikimiz de konuşmamıştık. Ta ki Jorge bunu bozana kadar.

''Seyahatlerin nasıldı?''

''İyi.''

''Yalnız mıydın?''

''Seni ilgilendirmez ama aslında hayır. Jordan vardı.''

''Jordan? Ha, hatırladım. Lütfen bana şu Avustralya'daki Jordan deme.''

''Evet, o.''

Cevap vermemişti ama nefes alış verişini duyabiliyordum. Gülmemek için yanaklarımı ısırdıktan sonra ona baktım. Şimdi kim acizdi? Elleri direksiyonu sımsıkı tutmuş, ellerindeki damarlar çıkmış, hatta çenesi gerilmişti. Bu sinirlendiği zaman olurdu. İçten içe 'birazcık' sevinsem de -sürünsün istiyordum- 'Sana ne bundan?' diye düşünmeden de edememiştim. Haklı değil miydim ama? Ona neydi?

Stay With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin