20. Bölüm

1K 52 16
                                    

Bu bölümde de Jorge ne düşünüyormuş ona bakalım dedim :D Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. :)

Parkta Nuestro Camino'yu söylüyordum. Aslında amacım o değildi ama bir anda kendimi onu söylerken bulmuştum. Keşke Tini'de bana eşlik etseydi. Bu bizim şarkımızdı. Birlikte söylemeliydik. Tek başıma söyleyemezdim, bu bir düetti. Ama hayır o yoktu artık. Lanet olsun, unut onu Jorge! O da seni aldattı. Yarı yolda bıraktı. Ona güvenebileceğini düşündürdü, sonra buna pişman etti. Senin de hayallerin gerçek oldu. Takıma kabul edildin işte. Gideceksin. Yeni bir hayatın olacak. Etrafın kızlarla dolu olacak. Hiçbiri Tini gibi olmayan kızlarla. Onun gibi kokmayan, onun gibi bakmayan, onun gibi gülmeyen, onun gibi şarkı söyleyemeyen... Onun kadar enerjik, neşeli, mutlu olmayan. Yetinmeyi bilmeyen kızlarla.

Şarkıyı kesmiştim. Onu neden aklımdan atamıyordum? Şimdi zevkten dört köşe olmam lazımdı.

Kısa bir süre aklımı boşaltmaya çalıştıktan sonra tekrar gitar çalmaya başladım. Yapamıyordum ama. Aklımda hep o vardı. Tamam, yaptıklarını haklı bulmuyordum ama... Onu kırmıştım. O da beni. En kötü şekilde.

Keşke o aptal kızla hiç görüşmeseydim. Bunların hepsi benim suçumdu. En azından başlatan bendim. Tini'ye söz verdiğim halde Stephie ile görüşmüştüm. Şimdi de ona sözünü tutmadı diye kızgındım. Kaldı ki söz vermemiş olsam bile görüşmem gereksizdi. Beni bu kadar güvensiz hale getiren Stephie'ydi sonuçta. Ve bir sevgilim vardı.

Biraz daha oturduktan sonra eve gitmeye karar verdim. Biraz annemle falan otursam iyi olacaktı. Akşam Diego ile olacaktım. Ve yarın da gidecektim. Aslında eskisi kadar hevesli değildim. Yani, aslında hevesli olacak kadar sevinme fırsatı bulamamıştım.

Kapıyı açtığım anda ''Abi!'' diyerek kucağıma atlayan Clara'ya sarıldım. Ne kadar da masumdu. Hala bana fazlasıyla Tini'yi hatırlatıyordu.

''Naber?'' diyerek yanağından öptüm.

''İyi.'' derken kucağımdan atlamıştı. Koşmaya başladığında gülerek arkasından baktım. Muhtemelen ya bebekleriyle oynuyordu ya da çizgi film izliyordu. Yanına giderken ''Annem nerede?'' diye sordum.

''Başı ağrıyormuş.'' dediğinde gözünü televizyondan ayırmamıştı. Evet, doğru tahmindi. Çizgi film izliyordu. Yanına oturup onunla birlikte izlemeye başladım. Bir süre sonra annem gelmişti. Onunla da biraz sohbet ettikten sonra odama çıkıp kendimi yatağa attım. Tam uyuyacağım sırada Diego aradı.

''Naber?''

''İyi senden?''

''İyi. Hazır mısın bakalım kaptan?''

''Hazırım dostum.''

''Güzel. Gelip seni alıyorum ve birazcık dağıtıyoruz tamam mı?''

Onaylayarak telefonu kapattım. Üstümü değiştirirken yine gözüme çarpmıştı. Fotoğrafı elime aldığımda bana 'kal' demesini istediğimi fark ettim. Bunu bekliyordum. Ama haberi bile yoktu muhtemelen. Diego'ya onunla görüşüp görüşmediğini sormuştum. Onunla ilgili sorduğum tek şey buydu. Nasıl olduğunu soramamıştım. Muhtemelen hiçbir şey yemeden yatıyordu. Kimseyle de konuşmayıp kendini suçluyordu. Buna emindim. Son olanlardan sonra benim yaptıklarımı düşünmeyi bırakmıştı kesinlikle.

Diego'nun onun da yanında olması başkasına biraz tuhaf gelebilecek olsa da ben buna seviniyordum. O ne yapılması gerektiğini bilir, onu toparlardı. En azından güvende olduğunu bilirdim.

Başımı iki yana sallayıp düşüncelerimi geri göndermeye çalıştım. Ve çerçeveyi bıraktım. Tam kapıdan çıkıyordum ki geri dönüp valizime koydum fotoğrafımı. Bakmak zor gelse de yanımda olmasını istemiştim.

Stay With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin