Bunu bir bölüm gibi düşünmeyin. Çok uzun süredir aklımdaydı ama yazmayı sürekli erteliyordum. İlk düşündüğüm şekilde yazsam daha iyi olurdu. Şimdi biraz daha acınası oldu sanki ama en azından Anila'nın nasıl bir karakter olduğunu anlayacaksınız. :D
Anila
Parmağımı bebeğimin yüzünde gezdirdim. Oğluma her baktığımda Jorge'yi görüyordum sanki. Onun küçük bir kopyası değildi belki ama benziyorlardı. Özellikle gözleri. Ve şimdiden gamzeleri olduğunu anlayabiliyordum.
Etrafa gülücükler saçıyordu. Sanırım bunu görmek her şeye bedeldi.
Kucağıma alıp burnumu boynuna yaklaştırdım. O kadar mükemmel kokuyordu ki... O kollarımdayken her şeyi unutuyordum. Hiçbir problemim kalmıyordu sanki. O beni bu derin çukurdan çıkaracaktı, biliyordum. Kaybolmuştum ve o ışığım olmuştu. Umudumdu o benim.
Yaşadığım her şeyi unutturacaktı bana.
Ayağa kalkıp odaya gittikten sonra bebeğimi yavaşça beşiğine koydum. Yatak başlığına asılı dönenceyi izlerken gözlerini büyütüp transa geçmişçesine onu izliyordu. Gülümseyerek yuvarladığı ağzına baktım. Şu an ağlamaktan başka çok fazla ses çıkaramıyordu ama sanırım yakında onu da yapacaktı.
Dönencenin sakin ama hoş müziği benim bile uykumu getirmişti. O ise çoktan uykuya dalmıştı. Başından kalkmadan onu izledim. Son zamanlarda yapmayı en sevdiğim şey buydu. Bu küçük adam her şeyim olmuştu. Anne olmak için genç olduğumu düşünürdüm. Yani aslında yirmi beş yaşındaydım çok genç de değildim. Ama benim için erkendi. Düzenim yoktu. Üstelik anne olmayı istemezdim bile. Geçen sene sorsanız gülerdim.
Sonuçta hayallerim vardı. Hayatımı dolu dolu yaşıyordum ve buna devam edecektim. Hiçbir şey umurumda olmazdı. Bir şey isterdim ve onu alırdım. Böyleydi her şey.
Hamile olduğumu öğrendiğimde aldırmayı bile düşünmüştüm. Çok kısa bir süre. Ama sonuçta Jorge'dendi. İkimizindi. Asla yapamazdım bunu.
Bir süre sonra annelik içgüdüsüne sahip olmuştum bile. Ve durumu Jorge'ye açıkladım. İlk o da aynısını teklif etse de sonra tamamen unuttu bu fikri. Yıkılmıştı, farkındaydım. O da hazır değildi. Anne baba olmak için gereken özelliklere sahip olmadığımızı ikimiz de biliyorduk. Belki çok da gerektirdiği bir şey yoktu ama her gününü barlarda kadınlarla geçiren bir adam ve bu adamı önceki sevgilisinden bin bir türlü zahmetle ayıran, aklı hala adamı elinde tutmakta olan 'yalancı' bir kadın çok da iyi ebeveyn örneği sayılmazlardı.
Ah, Jorge... Ne kadar da sevmiştim seni. Hala da seviyorum. O andan beri, altı sene önce seni kafeterya kapısında gördüğüm andan beri aynı şeyleri hissediyordum. Sanırım üniversitenin en iyi yanı bu olmuştu, seni tanıdım.
Tamam, pek aşık olacak bir insan değildim. Fazla masum da sayılmazdım. İlk başlarda sadece arzu olduğunu düşünsem de senelerdir içimde ona karşı eksilen hiçbir duygu olmamıştı. O okulun en havalı çocuklarından biriydi ve ben hep en iyiyi isterdim. Mezun oluncaya dek peşinde koşup her türlü rahatsız edici hareketi yaptım. Kabul, hoş bir davranış değildi. Üstelik sevgilisi vardı. Ama bu benim için problem değildi. Her zaman istediğini alan biri olmuştum. O yüzden daha da hırs yapmıştım. İlk defa bir erkek beni istemiyordu. İlk defa biri benimle olmayı umursamıyordu bile. İlk defa flört etmeye çalıştığım bir erkek benim için çabalamamıştı.
Tini'nin benden nefret ettiğini biliyordum. Haklıydı, ben olsam ben de nefret ederim. Son iki yılda araları eskisi kadar iyi değildi. Artık okulun mükemmel çifti değillerdi. Gerçi tartışmaları hep olurdu ama birbirlerine nasıl baktıklarını herkes konuşurdu. Yıldızlarının sönmesinde benim de payım vardı tabi. O zamanlar bunu sonuna kadar kullandım. Şimdi düşünüyorum da... Hala pişman değilim. En azından bu önümde masumca uyuyan küçük mucizeyi kazanmıştım. Brooklyn...