Şarkı söyleyerek yatağımdan kalkmıştım. Evet bu kadar neşeli kalktığım sabahlar oluyordu. Mesela Jorge'yle olacağım başka bir güne uyandığımda. Ya da yaz tatiline gireceğimiz günün sabahında.
Evet, kombo!
Aynada saçımı yaparken şarkı söylemeye devam ediyordum. Zor bir sene geçirmiştik ama yeni yıl mükemmel ilerliyordu. Umarım böyle devam ederdi.
Merdivenlerden sekerek aşağı indim.
''Günaydın!''
''Günaydın güzel kızım. Ne kadar neşelisin.'' dedi yardımcımız Martha masaya hazırladığı pankekleri koyarken.
''Okulun son günü Martha. Elbette neşeliyim.'' dedim yanağına bir öpücük kondururken. Gülerek mutfağa döndü. Bende masaya oturdum.
''Günaydın.'' diyerek masaya oturdu babam. Kısa süre sonra annemde gelmişti. Fran yoktu tabi.
''Francisco uyuyor mu?'' dedi annem.
''Evet. Kalkmadı daha.'' diye yanıtladı Martha.
''Pis uykucu. Bırakın uyusun. Biz de ailecek mutlu bir sabah geçirelim.'' dediğimde babam gülmüş annem de gülmemek için kendini tutmuştu.
''Tini!''
Annemin uyarısına güldüm.
Jorge mesaj attığında son lokmamı ağzıma tıkarak ayağa kalktım.
''Ben çıkıyorum.'' demiştim babamın yanağını öperken.
''Yürüyecek misin? Bırakabilirim istersen.''
''Hayır, Jorge geldi. Görüşürüz!''
Ve dışarı çıkmıştım. Babam Jorge'yi severdi. Önceden. Olanları bilmiyordu ama eskisi gibi sempati de duymuyordu. Sanırım sadece arkadaş olduğumuzu ya da 'takıldığımızı' falan sanıyordu. Gerçekleri kabul etmesi gerektiğinde ise onu düşman olarak gördü. Biz babamla birbirimize çok düşkündük. Küçükken onunla evde yalnız kalabilmek için annemi evden göndermeye çalışırdım. Babam iş için bir yere gittiğinde ise arkasından ağlardım. Büyüdüğümde işler biraz değişti tabi. Yani babamla aramıza bir şeyler girmedi. Sadece babamla konuşamadığım şeyleri annemle konuşabildiğim için annem sırdaşım haline geldi.
Ve babam da beni paylaşmayı sevmemişti.
Arabaya bindiğimde Jorge'nin yanağını öptüm.
''Günaydın.'' dedim uzatarak.
''Günaydın.''
Onda bendeki neşeyi görememiştim.
''İyi misin?''
Bana kısa bir bakış attı.
''İyiyim. Gece geç yattım. Diego ile dışardaydık.''
Dışarda mıydı?
''Neler yaptınız?''
''Oturduk, konuştuk.''
''Anladım.'' dedim. Ona güveniyordum sonuçta. Daha da sorgulamayacaktım. Bir süre sonra şarkı mırıldanmaya başladım.
''Ne söylüyorsun?''
''Şarkı.'' dedim. Eminim bunu sormuştu zaten.
''Sesli söyle.''
Kısa bir süre yüzüne baktım. Emin olamamıştım. Çünkü Underneath It All'ı söylüyordum. Aklıma nereden gelmişti ki!
Bu şarkımı bilmiyordu. Ayrıldığımızda yazmıştım çünkü.