''Sana koşuyorum, sana dolanıyor, sende sendeleyip sana düşüyorum. Sana debelenip senden çıkamıyor, sana kitlenip sende kalıyorum...''
---
FLASHBACK
''Tanrım! Çığlık atmayı kesin artık!''
Hepimiz gülerek Mechi'ye döndük.
''Ya da sen de gel.'' diye öneride bulundu Diego. Lodo'nun kolunu tutup çektiğimde suya düşmüştü bile.
Evet, deve güreşi oynuyorduk.
''İşte benim kızım!'' Güldükten sonra başımı eğip Jorge'yi öpmeye çalıştım. Tabi ki Diego, ben bunu yapamadan belimden tutup beni aşağı çekmişti. Ama kendimi havuzun dibinde değil Jorge'nin kollarında bulmuştum. Gülümseyerek yarım bıraktığımızı tamamladım.
''Havuzda öpüşmek uygunsuz değil mi?'' Dudaklarımı Jorge'ninkilerden yavaşça ayırıp arkamdaki kıza baktım.
''Hımm... Biraz düşünelim. Sevgilimi yüzerken izlemek de uygunsuz aslında. Ya da güneşlenirken. Ya da yemek yerken. Yürürken bile izlemek uygunsuz. En iyisi hiç bakma sen.''
Evet, bu kız liseden kurtulmamız şerefine geldiğimiz bu tatilde, ilk günden beri Jorge'yi kesiyordu. Ya onu Jorge'den uzak tutacaktım ya da saçlarını yolacaktım.
Şey, evet. Bende her kız gibi sevgilimi kıskandığımda hoş şeyler düşünmezdim.
Kız göz devirirken Jorge gülüyordu. Kollarından inip elini tutarak havuzdan çıktım.
''Öpüşmek uygunsuzmuşmuş.''
Jorge hala gülüyordu. ''Beni yürürken izlediğini sanmıyorum bebeğim.''
Yürümeyi bırakıp Jorge'ye döndüm. ''Öyle mi dersin? Sanki farkında değilsin.''
Ona doğru bir adım daha attım.
''Seni izleyen kızları tespit etmede iyi olduğunu biliyorum. O kızın ne yaptığını bildiğini de çok iyi biliyorum. Yani sevgilim...'' Yüzümü onunkine iyice yaklaştırıp devam ettim.
''Dikkatli olsa iyi olur. Tabi sen de öyle.''
Jorge olabilecek en seksi şekilde gülümserken ona bu kadar yakın durmak beni zorluyordu. Ama anlaşılan onu da zorluyordu çünkü çoktan beni kendine çekmişti. Tehditkâr bir gülümsemeyle ondan uzaklaşmıştım. Bana kaşlarını çatmış bakıyordu. Benim için de kolay bir hareket olmamıştı. Ama arada gerekiyordu. Hem... Bunun acısını çıkartacağını biliyordum.
Gülerek elini tutup yürümeye başladım.
''Biraz kıskancız sanki bugünlerde.'' dedi şezlonglara doğru ilerlerken.
''Hayır. Sadece o kız çok fazla olmaya başladı.''
''Ve şu.'' diyerek önümüzden geçen başka bir kızı gösterdim.
''Tabi canım, hiç kıskanmıyor.'' diyen Mechi'ye döndüm.
''Tamam. Kıskanıyorum. Oldu mu?'' Arkamda oturan Jorge gülerek kollarını dolamıştı bana. Bu tatil de her anımız birlikte geçiyordu. İlişkimizi herkese gösteriyorduk sanki. Ama şikâyet etmiyordum tabi. Böylece o aptal kızların hepsi de görürlerdi bu birazcık bronzlaşmış fazlasıyla seksi gamzeli çocuk kimin sevgilisiymiş, kimi seviyormuş.
''Bende şu çocuğu sevmiyorum mesela.''
Kafamı çevirip baktığında zaten bize bakan ve ben döndüğüm saniyede bize gülümseyen, sahildeki kafenin görevlisi, isminin Martin olduğunu hatırladığım çocuğu gördüm.
