Merhaba. :) Notu okuyabilir misiniz??
Geldik son bölüme. Veda yazmak bile çok zordu. Yani bir bölüm daha var ama... Alternatif final. Cumartesi gelir diye düşünüyorum. Onun dışında demek istediğim şey bölüm şarkısı. Abartmış olacağım biliyorum ama yine aynı müziği koyacağım. :D Üzgünüm ama ne yapayım, bölümün havasını değiştiriyor. (En azından 12. dakikadan sonrası :D) Eğer buradan açamıyorsanız -ki internetten girmeniz gerekiyor sanırım- ev bölümüne geldiğinizde Youtube'dan 'Rose's Theme' isimli parçayı açarsanız harika olur. 3.35 dakikalık. Taktım biliyorum ama elimde değil. Hissettiklerimi hissetmenizi istiyorum. :D Danity Kane - Stay With Me'yi de açabilirsiniz ama tabi bu ilk tercihim değil. Ya da önce onu açın sonra müziği. :D Uzattım... Bölümde uzun zaten. Umarım seversiniz. İyi okumalar. :)
---
''Onu düşün, hiçbir şey değişmemiş gibi diyorum. O ölmedi; yalnızca uzaklara gitti.''
James Whitcomb Riley
''Anne, anne! Ruggero amcam bana futbol oynamasını öğretti! Diego amcama bir sürü gol attık. Tam yedi gol attık. Brooklyn de yardım etti tabi.''
Küçük kollarını bana doğru uzatarak koşan kızıma baktım. Küçük elleriyle gösterdiği 'yedi' için fazladan açtığı iki parmağını kapattım ve yanağını öpüp kucağıma aldım.
''Aferin benim kızıma!''
Mercedes limonatasını bırakıp bize döndü. ''Cielo'yu gördün mü tatlım?''
Esperanza yanaklarını şişirerek başını salladı. ''Küçük evde oyun oynuyor. En son bebeklerinin saçlarını yapıyordu.''
''Peki ikizler?''
''Santiago, Peter amcamla Xbox oynuyor. Melody'de...''
Etrafına bakındıktan sonra bize döndü. ''Bilmiyorum ki.''
''Bu küçük canavar... Bu küçük melek beni ezdi geçti Tini! Anlaşılan spor konusunda babasına çekmiş.''
Ben güldüğümde Esperanza gözlerini kocaman açıp bana döndü. ''Babam da sporda çok iyiydi değil mi anne?''
Hafifçe gülümseyerek başımı salladım. ''Öyleydi.''
Esperanza sevinçle ellerini çırptı. ''Yaşasın! Babama benziyorum.''
Ve kucağımdan inerek Diego'ya doğru koşmaya başladı.
Babasına sandığından çok benziyordu. Hayal ettiğim gibi yeşil gözleri ve mükemmel gamzeleri vardı. Onu gibi inatçıydı ki bu özelliğini benden de almış olabilirdi. Şimdiden müziğe ilgisi vardı.
İsmini tek dayanak noktam olan şey koymuştum. Umut. O benim küçük umudumdu. Başına bir de Vera koymuştuk çünkü isim güzeldi. Diego vermişti ona bir ismi. Vera Esperanza Blanco... Jorge lisedeyken o ismi sevdiğini söylemiş. Biz bile böyle bir şey konuşmamışken onların konuşması ilginçti. Ama iyi olmuştu. Arada Esperanza desek de çoğunlukla Vera diyorduk. Kızımın da daha hoşuna gidiyordu. Çünkü babasının ona bu ismi verdiğini düşünüyordu.
O doğduğunda, küçücük bedenini Lodovica kucağıma bıraktığında yaşamak için yeni bir nedenim olduğunu anlamıştım. Varlığını bilmek de aynı hissettiriyordu ama bu çok farklıydı. Bebeğim, küçük meleğim beni hayata bağlamıştı.
''Gerçekten de ona çok benziyor.'' Gülümseyerek başımı salladım.
''Aynı Brooklyn gibi.''