6. Bölüm

1.8K 59 12
                                    

JORGE

Dün gece Tini uyuduktan sonra onu izledim. O kadar masum görünüyordu ki... Normal hali de öyleydi gerçi. Yeni saçları gerçekten güzel olmuş. Yine de normalde kızlarda böyle yapay şeylere alışkın olsam da Tini'nin bunu yapmasına pek de mutlu olmamıştım. Doğallığını tercih ederdim ama üzüleceğini bildiğim için bir şey dememiştim. Yani gerçekten çok güzel olmuştu ama dediğim gibi. Fazlasıyla yakışmıştı ve boyaya rağmen masumluğunu koruduğu da bir gerçekti. Masum bir olgunluk. Saçma belki ama öyle.

Ne kadar çok masum demiştim. Ama etrafımdaki kızlarda görmeye alışık olmadığım bir şeydi bu.

Onunla ilgili düşüncelerime son veren muhteşem kokusuyla sarmalanmış bir şekilde uyuyakalmamdı. Sabah da bir bağırtıyla uyandım.

''Ne yapıyorsunuz siz?''

Kalkıp halimize baktım. Tini kollarım arasında küçücük kalmıştı. Saçları dağılmış sesten kaşları çatılmıştı. Bu haline gülümsedim. Uzun süredir bu kadar iyi uyumamıştım.

Evet, böyle rahat ve huzurlu uyumayalı gerçekten çok uzun zaman olmuştu.

''Ne gülüyorsun?'' dediğinde kendime gelip gözlerimi Tini'den ayırdım. Kapıyı kilitlememiştik. İçeride bağıran da Tini'nin abisi Francisco'ydu.

''Sen gelip bağırana kadar uyuyorduk.'' Bu sırada Tini'de uyanmıştı tabi.

''Ne oluyor ? Ah Fran! Günaydın. Şey... Biz uyuyakalmışız.'' diyerek ayağa kalktı. Bense hiç pozisyonumu bozmadan bakmaya devam ettim.Genelde bir kızla yakalanacaksam olsam görüntü çok daha berbat olurdu ve ben şu an yaptığım gibi kılımı kıpırdatmazdım çünkü genelde bizi o hale getiren kızların ta kendisi olurdu. Ama bu defa durum farklıydı. Francisco da zaten fazlasıyla sinirli gözüküyordu. Ben olsam bende kızardım. Aklıma Clara gelmişti. Kız kardeşim. Ama o daha küçüktü. Büyüdüğünde odasında bir erkekle görsem ne yapardım diye düşündüm bende. Çocuğu öldüresiye döverdim herhalde. Clara Tini gibiydi. Fazla iyi, saf. Bunları düşününce Francisco'ya daha da hak verip ayağa kalktım. Sonuçta onun kardeşi takıldığım diğer kızlar gibi altımda olmak için can atmıyorlardı. Ve bu durumda suçlu bendim. Aralarının bozulmasını istemezdim.

''Üzgünüm dostum. Dün sohbet ediyorduk. Uyumuşuz sonra. Endişelenmeni gerektirecek bir şey yok.''

Endişesini üstünden atsa da hala kızgındı. Bir şey demeden odadan çıktı. Sonra bizi yalnız bıraktığı aklına dank etmiş olmalı ki ''İkiniz de aşağıya.'' diye bağırdı.

''Biraz kıskançtır.'' dedi Tini.

Güldüm. ''Anlıyorum. Bir de benden pek haz etmediğini düşünürsek...''

''Ah hayır. Seni sevmiyor değil. Sadece...'' Dudaklarını ısırmıştı. Ve sesi az öncekine göre biraz daha kısıktı. Bunu bana söylemeye çekinmişti yine de devam etti. ''Güvenmiyor.''

Gülerek yanına geçtim ve yanağına bir öpücük bıraktım. ''Hadi inelim de daha da kızmasın.''

''Sen in. Ben de üstümü değiştirip geliyorum.'' Kızarmıştı ve gözlerini kaçırıyordu. Üstelemeyi çok istesem de aşağı inmeliydim.

''Tamam.'' diyerek merdivenlere yöneldim. Fran koltukta oturuyordu. Beni görünce kaşları çatıldı.

''Sana güvenmiyorum.''

Başımı salladım. ''Haklı nedenlerin var.''

''Sakın onu üzme Jorge. Sana anlayamadığım bir sempatisi var. Seni sevdiğini söylüyor ama eğer oyun oynuyorsan dur. Tini benim için her şey demek. Ve biliyorsun, hassas biri. Kırılmasını istemiyorum.''

Stay With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin