25. Bölüm

686 37 29
                                    

Bölümde olanları ayrılık olarak düşünmeyin. :D Sonraki bölüme çözülecek. Bu arada Alex, Allie Deberry. Lali Esposito'yu düşünmüştüm ama bunda karar kıldım. Daha saf bakıyor. :D Yine de hayal gücünüze kalmış tabi.

''Merhaba.''

Gülümseyerek ayağa kalktı. Yanağımı öptü ve oturmamı bekleyerek geri yerine geçti.

''Ne istersin?''

''Şey, hayır Peter. Sağ ol. Bir şey istemiyorum. Ne konuşacaktın demem de saçma olur. Yani...''

Sonunda Peter'ın çağrılarına cevap vermiştim. Daha doğrusu bu cesareti kendimde bulmuştum. Elbette sabah yanımda Jorge ile uyandığım için onu ikna edip buraya tek gelmem zor olmuştu. Ama çocukla dalga geçer gibi yanıma Jorge'yi de alarak gelemezdim sonuçta.

Hem o da Anila ile konuşmalıydı. Bu işi artık halletmeliydik. Berbat hissediyordum.

''Pekala. Haklısın. Bir şey yokmuş gibi davranmaya gerek yok. Davranamayız zaten. İkimiz de biliyoruz.''

Başımı sallarken masadaki ellerime bakıyordum. Manikür yapsam iyi olacaktı. Bu oje de sıkmıştı artık. Değiştirmeliydim.

Cevap vermem gerektiğini hissettiğimde başımı kaldırdım.

''Bak Peter, seninle olanlar... Özür dilerim. Gerçek değildi demiyorum. Hissetmediğim şeyler söylemedim sana. Dediğim şeylerde ciddiydim. Sana değer veriyorum, ve seni en az beni hissettirdiğin kadar iyi hissettirmek istedim. Seninle olmayı hep sevdim.''

''Ama Jorge'yi seviyorsun, değil mi? Aşıksın ona. Bana dürüst olduğunu biliyorum Tini. Bana hiç seni seviyorum demedin zaten.''

Bunu dediğinde içim burkulmuştu. Ama haklıydı.

Ellerini tuttum. ''Benim için gerçekten çok önemlisin. Ve çok teşekkür ederim. Aynı zamanda özür de dilerim. Gerçekten. Bunları hak etmiyorsun. Bencillik ettim ve...''

''Hayır. Hayır Tini. Bencillik değil bu. Sen mutlu olmak istedin. Bende seni mutlu etmek için elimden geleni yaptım. Bunları göze alarak ben teklif ettim beraber olmayı, semi iyileştirebileceğimi, sana Jorge ile olan mükemmel geçmişini unutturabileceğimi düşünmüştüm ama... Mümkün olmadığına inanmak istemedim. Seni hep sevdim, biliyorsun.''

Başımı salladım. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Üzgündüm. Suçlu hissediyordum. Beni sevdiğini biliyordum. Koşulsuz bir sevgiydi bu. Aynı zamanda karşılıksız. Aynı Jorge'nin Anila'yı sevdiğini düşündüğüm zamanlarda hissettiklerim gibi.

Ayağa kalktı. Bende tabi.

''Ne zaman istersen, burada olacağım. Ne olursa olsun. Bunu biliyorsun.''

''Teşekkür ederim.'' diye fısıldadım. Onu asla üzmek istememiştim ben. Nasıl bu kadar iyiydi?

''Hadi ama. Ağlama. Ben iyiyim.'' Gözümden akan tek damla yaşı silerek gülümsedim.

''Ne zaman istersen. Bende aynı şekilde. Burada olacağım.''

Yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra kafeden çıktı. Aslında parkta buluşmayı teklif etmişti ama Jorge kafenin daha güvenli olacağında söylemekte direnip yalnızca buraya gelebileceğimi aksi takdirde beni odama kilitleyip kapıda nöbet tutacağını söylemişti. Neyi daha güvenliydi anlamamıştım ama boş bir tartışmaya girmek istememiştim.

Yine kendi dediğini yaptırmıştı yani.

Derin bir nefes alarak masaya geri oturdum. Bitmişti işte. Rahatlamam gerekirdi. Peter üzüldüğü için üzülüyordum ama kendi mutluluğum da tarif edilemezdi.

Stay With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin