Bu hafta çok ısrar gelince dayanamadım. :D Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar... :)
TINI
Mechi'de geldiğinde ekibimiz tamamlanmıştı. Bugün okul yoktu. Olsa da bir şey değişmezdi zaten. Bir haftadır gitmiyordum.
Beni dışarı çıkarma çabaları başarısızlıkla sonuçlanınca Francisco'nun yeni aldığı filmlerden birini izlemeye karar verdik. Yalnız olmadığımı görünce her ne kadar dışarı çıkmaya karar verse de -ki bende çıkmasını istiyordum çünkü günlerdir başımdaydı alışık değildi bünyesi- çıkacağı sırada vazgeçip yine yanımıza gelmişti. Aslında ben çıkmak istiyordum cidden daralmıştım ama beni yalnız bırakmıyorlardı ki... Jorge ile gittiğimiz yere gitmek istiyordum. Ama oraya başkasını götürmek ihanet etmişim gibi hissettirirdi muhtemelen. İkimize özel olmalıydı orası.
Filmin sonunda Francisco'nun Mechi ile uğraşmasını ve Diego'nun Lodo ile flört etmesini izlerken ister istemez gülümsedim. Eski halimize dönmüştük.
Neredeyse.
Tüm bu insanlar iyiliğimi istiyorlardı. Ve sadece gülümsemem bile hepsinin neşesini yerine getirmişti.
''Hadi çıkıyoruz.'' diyerek ayaklandı Ruggero.
''Çıkmıyoruz diye konuşmuştuk.'' dedim. Huysuzluk etmek istemiyordum ama öyleydi. Yalnız çıkmak istiyordum ve izin vermiyorlardı. O zaman çıkmamıza gerek yoktu.
''O filmden önceydi.'' dediğinde kızmak istesem de bir şey diyemedim.
''Bence de çıkalım. Otur otur bunaldım.'' Mechi bunu derken bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim. Cidden hiç içimden gelmiyordu.
''Hadi ama çirkin!'' Bunu diyen elbette Fran'dı.
''O zaman oy birliği ile yenildin melek. Hazırlan.''
Diego bunu söyledikten sonra ayağa kalktı. Karşı çıksam kucaklayarak çıkarırdı. Evet bunu kesinlikle yapardı. Nasılsa Jorge'nin arkadaşıydı. Oflayarak odama çıktım. Giyecek bir şeyler ararken gözüme çarpan tshirtü elime aldım. Bende kaldığını unutmuştum. Okulda su savaşından sonra verdiği tshirttü. Tanrım. Onu çok özlemiştim. Ayrı olduğumuzu bilmek özlemimi arttırıyordu.
Tshirtü katlayıp geri dolabıma koydum. Üstümü giyinip saçlarımı açtıktan sonra aşağı indim.
''Hazırsan hadi çıkalım.'' dedi Lodo.
''Siz gidin. Benim halletmem gereken bir iki şey var.'' dedi Fran.
''Çok lazımdın.'' dedim. Kaşlarını çattığında gülerek el salladım. Hemen yanıma gelip sarıldı. Fazla mı duygusaldı? Birkaç saate gelecektim.
''Eğlenmeye bak tamam mı? Döndüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme görmek istiyorum ki dalga geçebileyim.'' dediğinde gülerek kollarından çıkmaya çalıştım. Bırakmadı ama. Başımı öptükten sonra bende yanağını öptüm. Ardından gülümseyerek diğerlerinin yanına çıktım.
''Nereye gidiyoruz?'' diye sordum Diego'nun arabasının önünde dikilirken. Durun! Diego'nun arabası mı? Diego'nun arabası yoktu ki...
''Bu kimin?'' dedim.
''Benim.'' dedi Diego sırıtarak.
''Nasıl?''
''Babasından habersiz almıştır. Hatta babasının değildir. O anlardı çünkü. Annesininkidir.''
''Ah bebeğim, beni ne kadar iyi tanıyorsun.'' dedi dalga geçerek Diego. Sonra da sevgilisinin yanağını öperek kapısını açtı. Bu hali beni güldürmüşü. Ruggero beni itelemesiyle arabaya bindim. Arka koltukta ortada kalmıştım ve açıkçası hiç rahat değildim. Bir yanımda Mechi diğer yanımda Ruggero vardı. Diego Lodo'yu öne bindirmişti.