28. Bölüm

890 51 23
                                    

JORGE

İnanamıyordum. Onun için dönmüştüm. Onu aramıştım. Am o ne yapmıştı? Beni tersleyip Peter ile görüşmüştü. Üstelik onları yine olmaması gereken bir şekilde yakalamıştım. Diego Tini'nin evden çıkmadığını, hiçbir şey yapmadığını söylemişti. Aslında savunmasız ve yalnız hisettiğini de söylemişti.

Peter'la çıkıyor olamazdı. Değil mi?

En çok canımı yakan -evet canım yanmıştı- nokta ise beni gördüğü halde Peter'ın yanında durmasıydı. Yumruk atmıştım ve buna sinirlenmişti. Haklıydı beni ilk görüşü böyle olmamalıydı ama kendime hakim olamamıştım. Ben de haklıydım. Dediklerimde değil ama belki. Farkındaydım. Benim için ağlayan kız demiştim. Tanrım... Neden yapmıştım ki? Üstelik onu bir kez daha incitmeyeceğimi söylerken. Ciddi anlamda yardıma ihtiyacım vardı galiba. Gerçekten ona bunu neden yapıyordum ki? Mutluluğuna neden engel oluyordum?

Çünkü Peter'la bir mutluluğu olamaz.

İç sesim benim yerime cevap vermişti. Onu dediğim an sadece canını acıtmak istemiştim sanki o zaten çok iyiymiş gibi. Savunma mekanizmam yine devreye girmişti.

Seni kıranı sen yık.

Zar zor indirdiğim duvarlarım yeniden yükselmişti o an. Karşımdakinin Tini olmasını bile görmemiş fark etmemişti aklım. Kalbim karşı çıksa ve çok pişman olacağımı söylese bile. Ki kalbim haklıydı yine. Söylediğim saniyede pişman olmuştum. Ama zamanı geri alamıyordum işte.

Tüm düşüncelerim tersine çıkmıştı. Ne beni gördüğü an ağlamış ne boynuma atlamış ne de özür dilemişti. Özür dilemesini zaten istemiyordum, kendini suçlamamalıydı. Ama o sadece sinirliydi.

Benim nasıl biri olduğumu görmüş haksızlığa uğradığını fark etmişti. O sadece beni sevmişti.

Aslında yanındaki o insan olmasaydı orada... Hiçbir şey böyle olmazdı. Bağırsa beni itse bile. Onunla kalırdım. Ama onu başkasıyla görmeyi ne olursa olsun sindiremiyordum.

''Oldu mu istediğin?'' Kaldırımda oturan Peter'a baktım. Telefonu şimdi kapatmıştı. Tini'ye ulaşmaya çalışıyorlardı. Açmış mıydı ki telefonunu?

Peter birden ayağa fırlayıp yakama yapıştı.

''Ona ne yaptığını gördün mü? Ne hale geldiğini gördün mü? Beklediğin kadar kötü müydü? Daha fazlasını ister miydin?'' Ben tepki vermezken Diego müdahale edip Peter'ı üstümden çekmişti.

''Ağlıyor ve nereye gittiğini bilmiyoruz. Başına bir şey gelirse seni öldürürüm Blanco, yemin ediyorum öldürürüm!''

Tabi senden önce ben kendimi öldürmezsem.

''Bunun sırası değil Peter. Açtı mı telefonunu?''

''İzin ver dedi ve kapattı.''

Derin bir nefes aldım ve hiçbir şey demeden yürümeye başladım. Tini'nin peşinden gitmek istiyordum. Ama yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Bunu biliyordum ama bu halde nasıl yalnız kalabilirdi ki? Şu an kimseyle konuşmak istemeyeceğini bilecek kadar iyi tanıyordum onu. Ama benim tek istediğim hemen onu bulup kollarımın arasına almaktı. Onu çok özlemiştim.

Aklım beni görürse daha da delireceğini söylese de kalbim onu bulmam gerektiğini söylüyordu.

Ben de senelerdir ilk defa kalbimi dinledim.

Sonuçta az önceki olay bile bana bir dersti. Blanco mantığı sadece her şeyi daha da mahvediyordu.

Diego'nun arabası olduğu aklıma gelince geri döndüm ama zaten arkamdan geliyordu.

Stay With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin