Eve gider gitmez Mechi ile konuşmuş sonra da uyumuştum. Gitgide uzaklaşıyorduk onunla sanki. Ve ben, benim hatammış gibi hissediyordum. Konuştuğumuz zamanlarda problem yoktu. Ama eskisi gibi her an birlikte değildik. Önceden sadece o vardı benim için. Fazla sosyal biri sayılmazdım. Onun aksine. Ama şimdi işler değişmişti. Cande ve Facu ile görüşüyordum. Santi vardı. Ve Lodo... Acaba sorunumuz onunla mı ilgili diye düşünmeden edemiyordum. Onunla böyle olmayı sevmiyordum.
Uyandığımda ise Peter'dan gelen iki mesajı görmüştüm.
'İyi geceler güzelim. Tatlı rüyalar...'
'Günaydın... Bugün benimlesin ;)'
İçimden gülümsemek gelse de suçlu hissetmiştim. Yine de Peter'ı aradım.
''Günaydın!'' dedim.
''Günaydın. Bu kadar neşeli olman ne kadar güzel. Günüm şimdi aydı işte.'' Gülümsedim.
''Bugün yapmam gerekenler var ama. Maalesef görüşme işini ertelemeliyiz.''
''Beni erteliyor musun yani?''
''Çocuklara sözüm var.''
''Ah tabi... Bu çocuklar artık sinirimi bozmaya başladılar. Konser ne zaman?'' O neden sinirleniyordu acaba? Ayrıca yalnızca bir gümdür buradalardı.
''Akşam.''
''Ne yapacaksınız?''
''Sorguda mıyım?''
''Sadece bilmek istiyorum.''
''Hesap verme işi hoşuma gitmiyor bilmiş ol. Ama gezeceğiz. ''
''Bunun için turist rehberleri yok mu?''
''Bugün o rehber benim.''
''Bana da rehber olabilirsin.''
''Bugün hariç, belki.''
''Kahvaltı da mı yapamayız?''
''Üzgünüm.''
''Peki güzelim. Bunu en kısa sürede telafi etsen iyi olur. Görüşürüz o zaman. Kendine dikkat et ve eğlenmene bak.''
''Görüşürüz.''
Telefonu kapattıktan sonra bir süre boş boş yatakta yatmaya devam ettim. Bugün çocuklarla şehri gezecektik. Aslında öğlen imza dağıtacaklardı. Akşam da konser vardı. Çok yorulacaklarını söylemiştim ama Michael yatağa çıkıp süper kahraman pozu vererek ''Süper Mike asla yorulmaz.'' demişti. Diğerleri de onu onaylayınca bende kabul etmek zorunda kalmıştım.
Yataktan kalkıp aşağı indiğimde içeride oturan Diego'yu gördüm. Kendinden emin olmayan buruk bir gülümsemeyle bana baktı.
''Selam.'' dediğinde ''Merhaba.'' diye karşılık vererek mutfağa girdim. Onunla olanları konuşmaya daha hazır değildim. Bir süre mutfakta oyalandıktan sonra oturma odasına gitmeye mecbur olduğumu fark ettim. Fran ve Diego sessizce oturuyorlardı. Fran'a anlatmıştı demek ki.
İçeri girdiğimde ikisi de kafalarını kaldırarak bana baktılar.
''Kahvaltıya gideceğim.'' diyerek merdivenlere yöneldim. Diego ''Tini.'' dediğinde ise duraksadım ama dönmedim. Güzel uyanmıştım ve moralim bozulsun istemiyordum.
Odama girdikten yaklaşık iki saniye kadar sonra arkamdan gelen biri kapıyı kapattı.
''Konuşabilir miyiz?''
''Geç kalmak istemiyorum Diego.''
''Kalmazsın. Sadece özür dilemek istiyorum.'' dediğinde ona dönmekten başka çarem olmadığını fark ettim.