31. Bölüm

903 57 35
                                    

Ne kadar haftada bir bölüm yayınlamak istesem de ısrarlara karşı koyamıyorum. :D Bu bölümde Jorge isteyenlere gelsin. Onun hakkındaki düşünceleri netleştirecek galiba.

İyi okumalar. :)

Bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemiştim ama akşam olmuştu ve biz hala oturuyorduk. Çocuklar yorgun olmadıklarını söyleyip yemeğe kalmamız konusunda ısrar etmişlerdi.

Akşam yemeğinden sonra ise herkes yavaş yavaş dağılmıştı. Bizim dışımızda –ki bu biz ben, Fran ve Lodo oluyordu. Eduardo ve grupla birlikte oturuyorduk.

''Gerçekten şarkıcı olmadığına inanamıyorum.'' diyerek bana döndü Luke.

''Neden bu kadar şaşırıyorsun? İlk defa bu sene kalabalığa şarkı söyledim.''

''Sen yeteneğinin farkında değilsin.'' Cevap vermedim. Eduardo ve Lodo derin bir sohbet içerisindeydi. Aynı Ashton ve Fran gibi. Bende Calum, Michael ve Luke ile konuşuyordum.

''Şarkı söylemek ister misin? Yani şu anda?'' diyen Michael çoktan gitarını alıp çalmaya başlamıştı. Güldüm.

''Burada dinlemeye geldiğimiz sizsiniz aslında.''

''Biz kendimizi dinlemek istemiyoruz ama. Hadi birlikte söyleyelim.'' Luke bunu dedikten sonra şarkılarından birini söylemeye başlamıştı.

Bana baktığında söylemem gerektiğini düşündüm. Ama bu çok garip geliyordu. 5 Seconds Of Summer'a şarkı mı söyleyecektim? Yine de bu fırsatı kaçırırsam çok pişman olacağımı biliyordum. Ben de derin bir nefes alarak -ve etrafıma bakmamaya çalışarak- söylemeye başladım.

Calum gülümseyerek telefonunu çıkardı. Sanırım videoya alıyordu. Cesaretimi kaybedecektim neredeyse. Çok utanmıştım. Herkes susmuş bizi dinliyordu.

''Sadece ben mi söyleyeceğim ama?'' diyerek sitemli şekilde şarkıyı böldüm. Ama Luke eliyle devam etmemi söyledi. Şarkı bittiğinde ise bağrışarak alkışlamaya başladılar. Kıpkırmızı olduğuma emin olduğum bir sırada Michael yanıma gelip elini omzuma koydu.

''Mükemmelsin.''

Öbür yanımdan çıkan Calum ''Kesinlikle.'' diyerek onayladı. Sonra ben ne olduğunu anlayamadan Michael telefonunu çıkarıp ''Gülümse!'' diye bağırdı.

Fotoğrafa bakınca gülmeme engel olamadım. Ben şaşkınca Michael'a bakarken Michael ve Calum sırıtıyorlardı.

''Bak şimdiden dört fan kazandın. Bir tek benimle resmin yok sanırım.'' diyen Luke'a döndüm.

Gülerek yanına gittim. ''Bunu ben teklif etmeliydim.''

''Arjantin'in en yetenekli sesiyle bir anı.'' derken telefonunu çıkartmıştı. Kibar olmaya mı çalışıyordu?

''Biz resimleri sana göndeririz . Gerçi Instagrama koymayı düşünüyordum.'' dediğinde cevap vermedim çünkü içten içe çığlık atıyordum. Tepki verme cesareti gösteremezdim. Sonra Lodo'ya dönüp yanımıza çağordı.

''Bu işte bir gariplik var. Her şey ters.'' diyen Lodovica'ya gülerek hak verdim. Üstelik şimdi Ashton'da yanımızdaydı.

''Fotoğraf eşimi rahat bırakın.'' diyen Michael'a döndüm.

''Bu fotoğraf sevdası ne?''

''Sen sus Lukey. Gel Tini'cim.'' diyerek elini uzattı Michael. Gülerek ayağa kalktığımda pencerenin önüne doğru yürümeye başladık.

DIEGO

Jorge bardağını kafasına diktikten sonra barmene bir tane daha vermesi için işaret verdi. Elinde ki bardağı tezgaha koyarken artık dur demeye karar verdim.

Stay With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin