Öncelikle teşekküre bu notu okuduğunuz için teşekkür ederek başlamalıyım. Notların genelde okunmadığını biliyorum. :D Umarım sonuna kadar devam edersiniz bunu okumaya.
Bu hikâye... Tamamen ablamın hayatıyla ilgiliydi. Bunu birçok defa dile getirdim. O da çok uzun süredir yazıyor ve buna devam etmek istiyor. Bu notta genellikle ondan bahsedeceğim çünkü demem gereken şeyler var. Bizim -ablamın ve benim :D- sanatsal ya da müzikal bir yeteneğimiz yok maalesef. Ama öyle şeyler hayal etmeyi çok severdik. Onun hep dediği ve demeye de devam ettiği bir şey vardı. ''İnsanlara iyi kötü bir şeyler hissettirebilmek istiyorum. Beni sevsinler ya da nefret etsinler. Ama bunu ben yaptım, ben hissettirdim diyebileyim.''
Bizim yolumuz da buymuş. Belki sahnede olamayacağımız ama şu ana kadar bir şeyler yaşatabiliyor olmak harika bir histi. Bu yüzden ''Duyguları bize geçirebiliyorsun.'' demeniz benim için bu kadar önemliydi. Bu yüzden bu kadar mutlu oluyordum. Hayalim bu çünkü. Ve hayaller en önem verdiğim şeylerden biridir. Elimizdeki tek şey onlar değil mi? Mutsuzken dayanak noktamız, mutluluğumuz, umudumuz.
Yapabildiğim bir şeyler oluğunu bilmek güzel. Ama iyi bir yazarım diyemeyecek kadar toyum. Lütfen yanlış anlamayın. Hatalarım oldu hikâye boyunca farkındayım. Elimden geldiğince toparlamaya çalışsam da bir yere kadar tabi. :D
Stay With Me'ye gelecek olursak... Bu hikâyenin benim için çok çok önemli olduğunu bir kez daha söyleyeceğim. Ablamın her şeyi bu hikâyede. Benim en iyi arkadaşım sanırım o. Her şeyimizi paylaşırız. Muhtemelen gelmiş gelecek en içten, en hissederek, en onunla bütünleştirdiğim hikâyem bu olacak. En başlarda anılarına kadar onunla başlayan Tini'nin hayatı ilerilerde de hayallerine ve rüyalarına dayandı. Tabi sonlarda biraz bozdum ama olsun. :D
Elimden geldiğince içten yazmaya çalıştım çünkü bir yerde ablamı yazıyordum. Tini'nin editörlük hayali, solak olması (hep solak olmak istemiştir), dünyayı gezme aşkıyla yaşayıp her şeyi görmek istemesi, dans sevdası hatta dans stüdyosuna gitmesi, John Lennon hayranlığı (ablam senelerdir -babam sayesinde- eski şarkıları dinler :D), La Vie En Rose, hippi ruhu (tam bir hippi :D), 1940'lara olan aşkı, plumeria çiçeği, UNICEF gönüllüsü olması, langırtta ve kayak, paten dışındaki sporlarda kötü olması, tek kaşını kaldıramaması, New York aşkı, Jordan (gerçek bir Avustralyalı karakter :D), Minicooper, Range Rover, DiCaprio, bıyıklardan nefret etmesi, sakal aşkı, klostrofobisi, Aria ismi (Arya yani), Jorge'nin basketbol seçimi için gitmesi, ilk bölümlerde olan cha cha, Jorge'nin dans eşini öğrenmeye çalışması, en baştan beri Jorge'ye hissettikleri, tanışmaları (Almanca dersi :D),tüm fikirleri ve düşünceleri (özellikle aşkla ilgili olanlar) Mercedes ve Lodovica hatta Fran ve Diego ile ilişkisi, lisedeki diğer saçma anıları... Hepsi, her biri ona ait şeyler. Günlüğünün bir yansımasını okudunuz diyebilirim. Kendi de aynısını diyor. Tüm bu yaşadığı şeyler, lise deneyimleri bana ilham verdi.
Yazmak benim için rahatlama yöntemi. Ya da mutlu olma. Beynimde biriken şeyleri boşaltma yöntemim. Gece yatmadan, yemek yerken, televizyon izlerken sürekli düşünürüm. Elimde değil. Ne yazacağımı, nasıl yazacağımı. Özellikle konu Stay With Me ise. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım çünkü. Duyduğum en küçük bir şeyde, haberde, müzikte, okuduğum bir hikâyede, yazıda, tweetlerde bile bana ilham olan bir sürü şey vardı.
Son zamanlarda bu biraz değişti, kabul etmeliyim. Bir süre resmen aklıma Stay With Me gelince onu kovalamaya çalışıyordum. İnanılmaz bir şekilde beni yormaya başladı. Ve bu benim hatamdı. İkinci bir final yaptım çünkü ilk final yakışmayan bir finaldi. Ne ablama ne de Tini'ye. Kurguda bazı yerler dışında hepsi geçen yaz aklımda olan şeylerdi. Ne yazacağımı bilerek başladım. Elbette değişmeler oldu ama geneli böyleydi.
Ana düşünceye gelecek olursak, bu yolda bana destek olan, bıkmadan bu zamana kadar okuyan ve devam etmem için moral olan, iyi ya da kötü yorum yapıp kendimi geliştirmeme yardımcı olan herkese çok çok çok teşekkür ederim. Sizi 'gerçek' anlamda -bazılarınız dışında ;)- tanımasam bile inanın bana sevgim sonsuz. Beni yazmaya bu kadar bağlayan sizlerdiniz çünkü. Hatalar yaptım, fazlasıyla da okuyucu kaybettim. Ama siz her zaman benimleydiniz. Bunun için size minnettarım. Pişman olduğum anlar olsa da sizin motive eden harika yorumlarınızı gördükçe iyi ki yapmışım, devam etmişim diyorum.
Bu son başka şeylerin başlangıcı. Daha İmkansız var. :D Aynı şekilde elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım çünkü her şeyin en iyisini hak ediyorsunuz. Tekrar tekrar teşekkür ederim.
Final hoşunuza gitmedi biliyorum. Aslında ben onu planladığımda mutlu sonlar revaçtaydı. :D O yüzden heveslenmiştim. Ama sonra yaygın bir şey haline geldi. Bu yüzden bir tane daha yayınladım. Umarım bu hoşunuza gitmiştir. :D Finalde yine ablamın hislerini kullandım. 2014 Martında vefat eden yakın arkadaşı için. Yani onun hakkında diyecek pek fazla bir şeyim yok ama not etmek istedim. Sanırım onu en çok değiştiren şeylerden biri oldu. Dönüm noktası gibi, yeni bir hayat. İnsan bir yerde büyümek zorunda kalıyor. Ablamınki de böyle oldu.
Veda yazmak bile bu kadar zorken gerçek olduğuna inanmak çok zor. :D O benim en değerlimdi... Ama her şeyin bir sonu var maalesef. Neredeyse bir sene oldu. Elimden geleni yaptım ve umarım olmuştur. Ufacık bile olsa kendinizden bir şey bulabiliyorsanız sanırım başardım demektir. Okuduğunuz şeyi hissedemiyorsanız, içine giremiyorsanız zaten boşa demektir. Size bu şekilde ulaşmak harika bir deneyimdi.
Ve tabi ki ablama çok teşekkür edip onu çok sevdiğimi bir kez daha eklemeliyim. Bana öyküsünü kullanmam için izin vermesi harika.
Ve siz... Değerinizi tahmin bile edemezsiniz. Sizi gerçekten seviyorum. Bu harika yolculukla benimle kaldığınız için teşekkür ederim. :)