32. Bölüm

653 34 24
                                    

Bölümde geçen ışıklar -fenerler- için aklımdakine uygun bir resim bulamadım. Sanırım en uygunu HSM 2'nin son sahnesinde olanlar. Hayal etmeniz daha kolay olur diye. :D

''Bana neden böyle davranıyorsun?''

Yanan gözlerim ve acıyan boğazım cevap vermeme engel oluyordu. Ama bana böyle bakması hepsinden çok canımı acıtıyordu.

''Nasıl deme. İkimiz de çok iyi biliyoruz. Bir şey mi yaptım farkına varmadan? Brooklyn mi sorun?''

''Hayır. Elbette değil.''

''Ne o zaman?''

''Sorun yok.'' dedim fısıldarcasına.

''Sorun yok. Tabi.'' diyerek ayaklandı ve sessizce odadan çıktı. Aslında bağırmasını beklemiştim. Genelde öyle yapardı. ''Öyleyse neden böylesin?'' der, içinden ne geçiyorsa söylerdi. Ama bu defa bunu yapmadığına memnundum. Verecek bir cevabım yoktu çünkü.

Gözlerime dolan yaşlarımın akmaması için tavana bakarak gözlerimi kırpıştırdım. Sonra da yatağa girip gözlerimi kapattım.

Uyuyamıyordum tabi ki. Canım da sıkılmaya başlamıştı ama kalkıp içeri geçmem Jorge ile yüzleşmem demekti. Gözlerimi bir kez daha kapatıp tüm olanları unutup yeniden Jorge ile İspanya'da o çiçekli ağacın altında olduğumuzu hayal ettim.

Önceden Jorge bana kızdığında ona yemek yapardım. Masum masum bakmam yeterliydi. Şimdi öyle bakamazdım bile. Onu kırdığımı biliyordum ama onu düşündüğüm için böyle olmuştu.

Gözlerim yeniden yanmaya başladığında kapı açıldı. Yatak hafifçe eğildiğinde birinin oturduğunu anlamıştım. Biri saçlarımı okşamaya başladı. Ama dokunuşlarından bile kim olduğunu anlıyordum.

''Uzaklaşma benden.'' diye mırıldandı. ''Bir kez daha senden uzak kalamam. Her ne yaptıysam üzgünüm. Anila ile de konuşmadım. Brooklyn'den dolayı mı onu anlamadım. İnan hiç bilmiyorum ne yaptığımı sevgilim. Ama bunu hak etmedim. Sanırım...'' Saçımı alnımdan çekti. ''Senden vazgeçmeyeceğim. Asla.''

Eli durdu ve alnıma bir öpücük kondurdu. ''Seni sevdiğimi biliyorsun.''

Ve odadan çıktı. Neyse ki bunları uyuduğumu sandığı bir sırada söylemişti. Uyuduğumda böyle benimle konuşuyor muydu?

Neyse ki yanımda da çok kalmamıştı. Öbür türlü akan yaşlarımı görürdü. Çaresiz olduğunu görebiliyordum. Ama benim kadar değildi. Onu acı çekmekten korumaya çalışsam da pek işe yaramadığını biliyordum.  

''Benim aptallığım, hiçbir şey yapmadın sen sevgilim. Ben özür dilerim.'' diye fısıldasam da elbette bunu duyamazdı. Boş yere özür diliyordu. Jorge... Özür bile dilemezdi önceden. Hep haklı olduğunu düşünürdü. Son zamanlarda, yani hastalığımı öğrendiğimden beri keşke bu kadar değişmeseydi diye düşünüyorum. Keşke hala aynı kaba, kırılmayan, güçlü Jorge olsaydı. Boş yere özür dilemese, ona yaptığım onca şey kalbini kırmasaydı.

Evin kapısının kapandığını duyduğumda gözlerimi açtım. Yavaşça ayağa kalkıp pencerenin önüne geçtim. Jorge saçlarını karıştırarak arabasına biniyordu. Nereye gidiyordu acaba? Teselliyi Anila'da bulmazdı değil mi? Hayır. Yapmazdı öyle bir şey. Biliyordum. Ona güveniyordum.

Da Anila'ya güvenmiyordum.

Yine de içimden bir ses sadece yalnız kalmak istediğini söylüyordu.

---

Jorge arabaya bindiğinde yüzünü inceledim.

"Sakalın..." diye mırıldandım. "Gitmiş."

Stay With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin