Selaam :D Açıkcası bu bölüm pek içime sinmedi. :/
Bu arada bölümde geçen 'Edu' Eduardo Surita. Oyunculara ekleyemiyorum nedense. Daha önceki bölümlerde geçen Tini'nin dans kursundan arkadaşı ise Santiago Talledo. Söylemek istedim. :)
İyi okumalar. :)
Otele girdiğimizde çocuklar hemen odalarına alınmışlardı. Tanışma ekibine ise uçakta çıkan problemler anlatılmış otelde beklerken rahat etmeleri sağlanmışto. Bu arada ise başka bir uçakla gelen arkadaşları karşımıza çıkmıştı.
''Size ne oldu? Bu tipler ne böyle?'' Daha sonra da gülmeye başlamıştı.
''Kapa çeneni.'' Michael demişti bunu. Calum ise mırıldanarak asansöre yönelmişti. Diğerleri de onu takip ettiğinde çocuk bana döndü.
''Ben Eduardo.''
Gülümseyerek elini sıktım. ''Tini.''
''Ah Francisco'nun kardeşi. ''
''Evet.'' dedim gülümseyerek.
''Tanıştığımıza memnun oldum.''
''Bende öyle.'' Telefonu çaldığında cebinden çıkarıp arayana baktı.
''Kusura bakma, bakmalıyım. Görüşürüz ama buralardayız zaten.'' dedi gülerek.
''Tabi.'' dedim.
Eduardo gittikten sonra bende telefonumu çıkardım. Bu kadar cevapsız çağrı olmasına şaşırmamıştım tabi. Kısa bir süre her şeyden uzaklaşmışım gibi hissetsem de... Gerçek dünyama dönmüştüm işte. Fran'dan sadece üç cevapsız çağrı vardı. Bu demekti ki Diego olanları anlatmamıştı. Çünkü kendisinden yirmi üç cevapsız çağrı vardı. Peter'dan ise mesaj vardı.
''Lütfen kendine dikkat et. Bir şey olduğunda hemen ara. Gerçi bir şey olmasına gerek yok. Ne zaman istersen arayabileceğini biliyorsun. Hatta telefonunu açınca ara. İyi olduğundan emin olmak istiyorum, sesini duymalıyım. Aklım sende kalacak.''
İlk başta telefonu geri çantama atsam da sonra ona en azından bunu borçlu olduğumu düşündüm. Benim yüzümden yumruk yiyip duruyordu.
''Alo. İyi misin güzelim? Neredesin?''
''İyiyim merak etme. Şimdi otele geldim. Fran'ı arıyorum.''
''Gelmemi ister misin?''
''Hayır. Teşekkür ederim.''
''Gerçekten iyiysen sorun yok.''
''Gerçekten iyiyim. Sen nasılsın, gözün nasıl oldu? Ben gerçekten üzgünüm. Özür dilerim.''
''Bilemezdin. Özür dilemene gerek yok. Bu morluklara alışığım ama uzun süredir eksiklerdi yüzümde.'' Bu dediğine gülmüştüm.
''Önemli olan senin iyi olman.'' diye devam etti. Beni sanırım gerçekten anlıyordu. Bunun için bir şey demesine gerek yoktu. Hissediyordum.
Peki böyle düşünceli biri olabiliyorken Jorge neden onun bu kadar tehlikeli olduğunu düşünüyordu anlayamıyordum.
''Teşekkür ederim. Ama iyiyim ben. Daha da iyi olacağım.''
''Teşekkür de etme Tini. Elbette daha iyi olacaksın. Dik durdun, doğru olanı yaptın.''
''Umarım öyledir.''
''Seni görmek istiyorum. Mümkün mü?''
''Seni... Ararım, olur mu?'' Bu sırada karşıdan gelen Lodo'ya bakıyordum. Beni görmemişti. Ona doğru yürümeye başladım.