Prens Asahi yarım saattir,uzun kirpik-
lerinin çevrelediği kapkara gözlerini açmadan,uzun,siyah,fazlasıyla gür saçlarının beyaz ipek yastığa dağıldığı yatağında,kıpırdamadan sırtüstü yatı-
yordu.Normalde bembeyaz olan teni, gece gördüğü rüyanın etkisiyle hafif sararmış,alnını boncuk boncuk ter kaplamıştı.Daha önce de defalarca gördüğü rüya,
her seferinde aynı etkiyi bırakıyordu
onda.Derin bir karanlık,hiç ısınama-
yacakmış gibi bir üşümüşlük,sonsuz
ve sessiz bir yalnızlık..Rüyasında,sanki hiçbir toz zerresinin uçuşamadığı,herhangi bir molekülün dahi olmadığı saf bir boşlukta,kulak-
ları sağır edecek kadar sessiz, gözleri kör edecek kadar ışıksız derin bir ka-
ranlıkta,zamansız bir zamanda,böyle ne kadar sürdüğünü bilmeden asılı kalıyor,sonra aniden vücudunu saran bir ağırlık hissiyle,oradan sanki çok daha derin bir karanlığa çekilip yutu-
luyordu.Çocukken başlayan bu rüyalar,daha önceleri onu korkutup ağlatsa da,şim- dilerde sadece yoğun bir öfke hissi o- luşturuyordu.Dışarıda,Abel Gezegeni'-
nde gün ne kadar aydınlıksa,Asahi'nin içi o kadar karanlıktı aslında.Yattığı yerden doğruldu,gözlerini açtı.
Elinin tersiyle alnında biriken terleri silerek,uzun asil parmaklarını saçla-
rında gezdirdi.Birazdan kapının ar-
dından,Dadı Ning ince,huzur veren sesiyle içeriye seslendiğini duyacaktı.
Dediği gibi de oldu."Prens Asahi!"
"Uyandınız mı?"
"UYANDIM DADI!"
"GİR!"
Yaşlı Ning,kısa kalın vücudundan bek- lenmeyecek bir çeviklikle, kendisi gibi Terralı olan Hiroşi'nin açtığı kapıdan hızlıca içeri girdi.Doğruca siyah,kalın ipek perdelerin kapattığı pencereye yönelerek,perdeleri tek bir hareketle
iki yana çekti.Pencereleri açtı.Odayı gözleri kamaştıran bir ışık ve Akemi-
lerin gökyüzünden gelen tertemiz bir hava doldurdu.Prense doğru döndü-
ğünde,tombul,Terralara özgü buğday tenli yüzü aydınlandı.Küçücük ağzını geniş bir gülümseme kapladı.Asahi bu
gülümsemeyi seviyordu.İçi huzurla doldu..Akemili Ai ve Dağatlı Bao,Dadı Ning'in
aksine,kabilelerine özgü ince narin ve uzun bedenleriyle,onun hemen ardı sıra içeri süzülmüştü.Beyaz saçları,bir
ölüyü andıran beyaz teniyle Akemile-
rin en karakteristik özelliklerini taşı-
yan Ai,sabah çiğleri ile dolu porselen kaseyi,kristal masaya koydu.Henüz gün doğmadan uyanıp,sabah çiğleri i-
le tepesine kadar doldurduğu kaseyi alarak,doğruca ve hızlıca buraya gel-
mişti.Şimdi çiğ dolu kaseye batırıp ıs- lattığı ipek havluyla,prensin ellerini ve yüzünü nazikçe siliyordu..Öte yandan açık mavi teni,yeşille karı-
şık maviye çalan gözleri ve uzun sarı
saçlarıyla,kabilesine has bu renga-
renkliğinden midir bilinmez,prensin törende giyeceği çimen yeşili ipek içli-
ği,üzeri gümüş sembollerle işli siyah ipek kaftanını ve kırmızı kraliyet pe-
lerinini giydirme görevi,Dağatlı Bao'-
ya verilmişti.Giysileri prense tek tek,
nazikçe,tereddüt etmeden giydirdi.Dadı Ning,elmas taşlarla süslü deniz kabuğundan yapılma bir tarakla,Asa-
hi'nin uzun siyah saçlarını taramaya
başladı.Yaklaşık on dakika kadar,Asa-hi'nin beline kadar inen saçları,siyah kaygan bir ipek halini alıncaya kadar
taramaya devam etti.Sonunda yorul-
muş ama yaptığı işin gururuyla kena-
ra çekildiğinde,Ai ve Bao,ikisi birlikte
prensin saçlarını ustalıkla örmeye ko-
yuldu.Tutamlar halinde ayırıp ince in-
ce ördükleri saçların ucuna,siyah ya-
kutlar yerleştiriyorlardı.Yarım saat sonra işlerini bitirmişlerdi.Son olarak
üç kabileyi temsil eden balık,şimşek ve ağaç sembolleriyle işlemeli gümüş tacı,ustalıkla prensin başına yerleşti-
ren Ai,yine aynı sembollerle işli kalın gümüş kemeri onun beline takan Bao,
nihayet işlerini bitirmiş olmanın ra-
hatlığıyla derin bir soluk alarak,Hiro-
şi'ye baktılar.Bütün bu süre boyunca,odanın bir kö-
şesinde oturduğu koltuktan,Ai,Bao ve Dadı Ning'i,sessiz ama dikkatli bir bekleyişle izleyen Hiroşi yavaşça aya-
ğa kalktı.Duvarda asılı Kraliyet kılıcı-
na uzanarak,zorlukla eline aldı.Kuca-
ğında,düşerse patlayacak bir bombay-
mış gibi taşıdığı kılıcın ağırlığından
neredeyse iki büklüm olmuştu..!Hiç beklemeden ona doğru yürüyerek,tek
eliyle kavradığı kılıcı kucağından alan
prens,kılıcı kemerindeki kınına tek bir hamleyle yerleştirdi.Aniden kılıcın ağırlığından kurtulan Hiroşi,yerinde sallandı.Neredeyse öne doğru,yere yu- varlanıyordu.Hemen kendini toparla-
yarak doğruldu.Prensle göz göze geldi.
Muzurca ve tüm çekiciliğiyle ona gü-
lümsüyordu..!Bütün bir gezegen için böylesine önemli bir günde,onun bu kadar rahat olması,doğrusu Hiroşi'yi hem şaşırtmış,hem gururlandırmıştı.
Bir adım geri çekilerek,prense sevgi ve saygı dolu gözlerle baktı.En az onun kadar mutlu ve prense sevgiyle bakan Dadı Ning,Ai ve Bao,
sabahın erken saatlerinden beri baş-
layıp işlerini ustalıkla bitirmiş olma-
nın gururuyla prensi tepeden tırnağa süzüyor,sonuçtan memnun dirsekle-
riyle birbirlerini dürtükleyerek gü-
lümsüyordu..!Hep birlikte prensin ö- nünde eğildiler.Birkaç adımla geri ge-
ri giderek odadan ayrıldılar.Prens Asahi tören için hazırdı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens
FantasyPrens Asahi,uzun kirpiklerinin çevrelediği kapkara gözleriyle, Akemiler'in yaşadığı gökyüzüne baktı.Pencereyi açıp bulutlara elini uzatsa,elinin ıslanacağından emindi.Aşağıda Terra bölgesinde, hala ışıkları yanan evler vardı.Dağatların okyanusuna ya...