Küçük Sessiz Fısıltılar

70 9 6
                                    

Miyuki'nin sarayda büyük beğeni top-
layan ve ses getiren dansının üzerin-
den neredeyse altı hafta geçmiş,hava-
lar soğumuş,kış gelmişti.

Miyuki,Asahi'nin ona hediye ettiği ya-
kası tilki kürklü beyaz kadife pelerini-
ne iyice sarınmış,şifalı otlarla dolu te- rasta,Gaya ve Kağ tohumlarına ek,içi-
ne Çiçi tohumları eklediği karışımının kaynamasını bekliyordu.Öğlenden be-
ri terasın dışında nöbet tutan iki Ake- mi muhafızı,onun dalgın,kendi kendi-
ne konuşan hallerine alışmış olsa da,i- çeride her an bir patlama yaşanabilir
endişesiyle gözlerini ondan ayıramı-
yordu.Miyuki aldırmadı.Mutluydu.İki
eli çenesinin altında,onu gülümseten derin düşüncelere dalmıştı.

Gecenin sonunda,Miyuki dansını bi-
tirdiğinde,dans pistinin ortasında Ha-
ru'yu yanına çağıran prens,ona herke-
sin dağılmasını söylemişti.Verilen em-
ri yerine getirmek üzere harekete ge-
çen Haru,henüz arkasını dönmemişti
ki,bir çırpıda kendi üzerinden çıkar-
dığı kraliyet peleriniyle titreyen vücu-
dunu örten prens,onu kucakladığı gi-
bi kanatlanarak Akemi salonunu terk etmişti.Gecenin karanlığında Dağat Okyanusu boyunca,deniz kızlarının şarkıları eşliğinde uçarken,sımsıkı ku- cakladığı kızın yüzünü,ellerini,boynu-
nu ve omuzlarını tek kelime etmeden,
sessiz,nazik ama ihtiraslı öpücüklere boğmuştu.Sonunda uzun ve ihtiraslı
uçuşlarını bitirip,onu sarayda melez-
lerin kaldığı evin verandasına bıraktı-
ğında,yine tek kelime etmeden,ihtiras-
lı gözlerini ondan ayırmadan parmak-
larını yanaklarında,çenesinde ve du-
daklarında gezdirmişti.Dansın sonun-
da Miyuki'nin ona verdiği beyaz ipek mendili çıkararak uzun uzun kokla-
mış,sonra aniden havalanarak gözden kaybolmuştu.

Ertesi sabah prensin onun için özel
olarak toplattığı Kalinda çiçeklerinin odayı dolduran mis gibi kokuları ara-
sında gözlerini açtığında,Hikari'yi ba-
şı önünde mahçup ve gözlerini sürekli ondan kaçırırken bulmuştu.O an,Hi-
kari'nin bu durumuna pek bir anlam
veremesede en nihayetinde günün so- nunda,Dağatlı kızların kendi araların-
daki konuşmalarından,onun neden böyle davrandığını anlayabilmişti.O-
nu gece verandaya bıraktıktan sonra, gidip Hikari'yi bulan prens,korkudan tir tir titreyen kadına,dans gecesi ban-
yoda Miyuki'ye sarfettiği sözlerinin  anlamını sormuştu.

"KOSKOCA ABEL PRENSİ KARŞINIZDA
HİKARİ!"

"BELKİ DE BU KIZDA NE BULDUĞUNU
BİZZAT YÜZÜNE BAKARAK TEKRAR SORABİLİRSİNİZ!"

Mızraklarını ona doğrultmuş Akemi muhafızlarının önünde,korkudan ye-
re kapaklanarak iki gözü iki çeşme ağ- layan Hikari,başlangıçta önce inkar etme yoluna gitse de,
uzun uzun ondan özür dilemişti.
Miyuki,prensin sarayda her
fısıltıyı duyduğuna artık iyice emindi.

"Yaşlı Cadı..!"diye mırıldandı.Ocağın üzerinde kaynamak üzere olan şifalı ot karışımının altını kıstı.Her türlü çe- kişmelerine rağmen,Hikari için üzül-
se de,bir yandan onun bunu sonuna kadar hakettiğine inanıyordu.

Öte yandan sarayda tek fısıltılar bun-
lar değildi elbet.Miyuki'nin,henüz ka-
natları olmadığı halde havada süzüle-
rek yaptığı dansı da dedikodulara se-
bep olmuştu.Ancak hakkını vermek lazımdı!Dadı Ning'in melezlerde bu tür belirtilerin,yirmi yaşlarına girme-
den de görülebileceği yönündeki açık-
lamaları,saraydaki fısıltıları bir parça da olsa hafifletmişti.

Miyuki,önünde kaynamak üzere olan karışımı bir tahta kaşıkla karıştırarak,
gözlerini ondan ayırmayan iki Akemi muhafızına dönerek,aniden bağırdı.

"GÜÜÜMMM!"

Zavallı muhafızlar birer Terra sincabı gibi yerlerinde zıpladıklarında,kahka-
halarına engel olamadı.

"Tamam tamam sakin olun!"

"Patlamayacak!"

"Bu sefer başardım"diyerek onları rahatlattı.

"Hatta bu müthiş başarımı,birer fin-
can Tisse çayı ikram ederek sizlerle
paylaşmak istiyorum!"

"Ne de olsa başarımın yarısı sizlere ait!"

"Endişeli gözlerinizden aldığım o müt-
hiş şevk olmasaydı!"

"Muhtemelen hep birlikte,birkaç pat- lama daha yaşardık!"dedi.

Aman leydim!diyerek mahcubiyetleri-
ni dile getiren muhafızların,bu mesa-
feden bile asla duyamayacaklarını bil-
diği bir sesle,

"Neredesin?"

"Gel artık özledim seni!"diye fısıldadı.

Karışım ocakta kaynıyordu.Üstelik bir
patlama da yaşanmamıştı.Ocağın altı-
nı kapatmak için döndüğünde,hemen
arkasında duyduğu kanat sesleri onu şaşırtmadı.

"Zavallı muhafızlarıma yine karanlık
saatler mi yaşattın kraliçem?"

"Şimdi de çay mı ikram edeceksin on-
lara?"

İşte..!Oçok sevdiği adamın,Asahi'nin sesi.Birkaç zamandır ona kraliçem di-
ye hitap ediyordu.Arkasını dönmeden ocağı söndürerek mutlulukla gülüm-
sedi.

"Ben sana demedim mi kraliçem?"

"İlgini,alakanı benden başkasına gös-
termeyeceksin!"diyordu.

Yanına gelerek,ona arkasından sımsı-
kı sarılan prensin kolları nefesini kes-
ti.Ensesine gömülen yüzü onu gıdıklı-
yordu.

"Prensim nerelerdeydiniz?"

"Beni gelip görmeniz için!"

"Size illa küçük sessiz fısıltılar mı yol-
lamam gerekiyor?"

Onu kendine çeviren ve elinden tuttu-
ğu gibi kapıya yönelen Asahi,bir yan-
dan Akemi muhafızlarına,

"Göreviniz bitti!"

"Artık gidebilirsiniz!"dedi.

Havalanıp gözden kaybolan muhafız-
larının arkasından bakan prens,onu
pelerinine sararak sımsıkı kucakladı.

"Kraliçem!"

"Bugün seni Dağat'ın derin okyanusla-
rı ile tanıştıracağım!"

Aniden havalanmalarının etkisiyle  nefesi kesilen Miyuki,"Bu havada mı!" diye düşündü.Olsun!Mutluydu.Onun-
la Abel'in yeraltı cehenneminde bile mutlu olurdu.

Karanlık Prens Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin