Babasının cenaze töreninden hemen sonra odasındaydı.Aşağıda,Abel halkı-
nın korku dolu bakışları arasında,ha-
la darağacında sallanan Sora'nın cese-
dine bakarak,"Bunu fazlasıyla hakket-
tiniz!diye mırıldanıyordu.Arkasını dönmeden orada olduğunu bildiği Ha-
ru'ya seslendi."Baş muhafız Haru!"
"Cenazeye katılan kralları hemen ev-
lerine uğurlayın!""Görecekleri bir şey kalmadı!"
Yarım saattir tek kelime etmeden,ka-
bile liderlerinin darağacında sallanan
bedenlerini sessiz bir sakinlikle izle-
yen Asahi'nin dinmemiş öfkesini fark
eden Haru,emri yerine getirmek üze-
re oradan ayrıldı.Haru'nun odadan ayrılmasıyla arkası-
nı dönüp masaya yürüyen Asahi,süra-
hiden doldurduğu bir bardak Saki sü-
tünü tam içecekti ki,bardağı tuttuğu eli havada,kulağına gelen sessiz fısıltı-
lara kulak kabarttı.Az sonra sütü tek
dikişte içerek bardağı sertçe masaya
koydu."Hmmm!"
"Demek öyle!"dedi.
Karşı duvarda gümüş çerçevesinde
elmasların parıldadığı aynaya doğru
ilerledi.Yaklaşarak,alnında iyice belir-
ginleşmiş ve artık kaybolmayacağına emin olduğu kırmızı lekelere dokun-
du.Aynada gördüğü yansımasının ka-
ranlık gözlerine bakarak gülümsedi."Yapacak daha çok işin var ha Asahi!"
Terrada melezler bölümü..
Üzerinde çığlık atarak uçan beyaz bir Maskai kuşu vardı.Onu yakalayarak
üzerine atlamak,buralardan uçarak uzaklaşma isteğiyle yanıp tutuşuyor-
du.Neredeyse gökyüzünün tamamını kaplayacak kadar büyük olan kuş,yu-
karıda dairesel turlar atarak uçuyor,
arada aşağıya yanına,alçalarak iniyor-
du.Kuş bazen o kadar yakınından ge-
çerek uçuyordu ki,kanatlarının oluş-
turduğu rüzgarla incecik gövdesi sar-
sılıyor,saçları,elbisesiyle birlikte ha-
valanıyordu.Yere adeta mühürlenmiş ayaklarını kımıldatamıyor,alçalarak uçan kuşa defalarca uzattığı elleri boş kalıyordu.Yakalayamadığı,kendisin-
den uçarak uzaklaşan kuşun gövdesi,
küçüleceği yerde daha da büyüdü,bü-
yüdü,büyüdü!Gökyüzünü kapladı.Bu akıl almaz,anlamsız görüntüye bakan gözleri ağlamak,boğazı tuttuğu hıçkı-
rığı salmak isteğiyle kıvrandı.Ancak buna bile gücü yoktu..Miyuki saatlerdir ateşler içinde sayık- layarak yattığı yatakta,çığlık atarak u- yandı.
"HAYIR!"
"BU DOĞRU DEĞİL HAYIR!"Hikari elindeki bardakla uzanıp,ona
bir yudum su içirmek istediyse de, görmeyen gözlerle bardağı elinin ter-
siyle itti.Kendinden geçip tekrar bayıl-
madan önce,başucunda ayakta gördü-
ğü karaltı,yanındakilere öfke ve endi-
şe karışımı bir sesle soruyordu."NE ZAMANDIR BU DURUMDA?"
Cevabı duyamadı.Kendinden geçer-
ken,Maskai kuşu ile yine baş başaydı.
Bu sefer onu yakalayacaktı..Bir saat sonra..
Asahi Hikari'ye bakarak açık ve net konuşuyordu.
"Buraya geldiğimi kimse bilmeyecek!"
"Özellikle de o!"
Cenaze töreninde gördüklerini hatır-
layan Hikari,prensin alnıyla bütünleş-
miş ve şimdi artık iyice belirginleşmiş
alev rengi lekelerinden gözünü alamı-
yordu.Üç şimşek,ya da üç kılıç deseni
şeklindeydi lekeler!Doğrusu emin ola-
madı.Kralın cenaze töreninde üç kabi-
le liderini sorgusuz sualsiz idam etti-
rip,herkesi şaşkınlık ve korku içinde bırakan prens,o gününden beri bir tu-
haftı.Kralın ölümünde kabile liderle-
rinin parmaklarının olabileceği zaten tahmin edilmişti ama yine de öyle ani-
den idam edilmiş olmaları herkesi şo-
ka uğratmıştı.Kapının hemen dışında bekleyen Hiroşi ve Dadı Ning bile,ona
karşı daha temkinliydi artık."BENİ DUYDUNUZ MU HİKARİ!?"
"BURADA!"
"OLDUĞUMU!"
"BİLMEYECEK!"
"ANLAŞILDI MI?"
Hikari korkuyla önce fare gibi zıpla-
yarak yere kapaklandı."Tamam efendim!"
On dakika sonra..
Gözlerini kızdan ayırmadan,odada bir yukarı bir aşağı dolanan Asahi krali-
yet doktoruna dönerek bağırdı."NE GEREKİYORSA YAPIN!"
"YARINA KADAR KENDİNE GELEMEZ-
SE ,HEPİNİZİN DARAĞACINDA SAL-
LANDIĞINDAN EMİN OLACAĞIM!"Verandaya çıkıp,hızlı ve koşar adım-
larla merdivenlerden aşağı indiğinde,
odada geride kalan herkes Dadı Ning
dahil,boynunu tutuyordu.Asahi uzun süredir sıktığı yumruklarını,bahçenin ortasında duran Daga ağacının gövde-
sine indirdi.Siyah kanatlarını artık ki- me olduğu belli olmayan bir öfkeyle açarak,Akemi Sarayı'nda odasına doğ-
ru uçarken,kulağına gelen fısıltılar ra- hatsız ediciydi.Bir süre havada öylece asılı kalarak,çoktan geceyi bağrına al-
mış gezegeni dinledi.Akemilerin gök-
yüzüne,Terra'nın yeşilliğine ve derin okyanusların olduğu Dağat'a baktı."Her kim ki bozgunculuk çıkarırsa..!"
"Her kim ki ihanet ederse..!"
"Hepiniz,ama hepiniz için yeterince
darağacım var merak etmeyin!"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens
FantasyPrens Asahi,uzun kirpiklerinin çevrelediği kapkara gözleriyle, Akemiler'in yaşadığı gökyüzüne baktı.Pencereyi açıp bulutlara elini uzatsa,elinin ıslanacağından emindi.Aşağıda Terra bölgesinde, hala ışıkları yanan evler vardı.Dağatların okyanusuna ya...