Miyuki toprağını silkelediği iri,tombul
mantarı,sabahtan beri topladığı diğer
mantarların yanına,sepete attı.Rin'e üzeri beyaz benekli,kırmızı mantarla-
rı göstererek,"Evet evet onlar!"dedi.
Sabah erkenden uyanmış,Hikari ve Rin'in başına dikilerek,
"Hadi bakalım!"
"Kalkın uykucular!"
"Bugün mantar toplayacağız!"demişti.
Ona,başlarının altında bir top haline getirdikleri,küçük pembe yastıklarını fırlatarak homurdanmışlardı.Zaten beklediği bir hareket olduğu için,bir kedi gibi kenara zıplayarak yastıklar-
dan kurtulmuştu Miyuki."Tamam o zaman..!"
"Kıymetli uykunuza eşlik etmeleri için Gaya ve Gufa'yı kafeslerinden çıkarı-
yorum!"demişti.Aylar öncesinden odalarında,tombul Terra solucanlarıyla besledikleri ve şimdi artık iyice semirmiş ördekleri düşünerek,yıldırım hızıyla yatakların-
dan fırlamışlardı.Bir süredir Daga Ağacı'nın gövdesine sırtını dayayarak,tembel tembel otu-
ran Hikari'ye,otların arasında buldu- ğu küçük bir çakıl taşını fırlatarak,"Hikari tembellik yapıyorsun bak!"
"O değerli poponu hemen kaldırmaz-
san eğer!""Kral Osaka'nın hayaletini gece odana çağıracağım!"
"Aman eksik kalsın!"dedi Hikari.
Miyuki eldivenli elleriyle tuttuğu kü-
çük çapasını toprağa vurarak,başka bir mantar daha çıkardı.Alnında bon-
cuk boncuk terleri,elinin tersiyle sildi.
Sabah,"Mahşerin Üç Atlısı"gibi giyinip sepetleri kollarında odadan çıktıkla-
rında,Asahi ile burun buruna gelmiş-
lerdi.Üzerinde beyaz bornozu,uykulu olduğu için hala esneyip duran Asahi,
kollarını göğsünde kavuşturmuş onla-
rı bekliyordu.Bir süre bakışmışlardı..
Kapıda sabaha kadar nöbet tutan Ake-
mi muhafızları,onun bir adım gerisin-
de bekliyor,az sonra sıralayacakları bahanelerini duymak için sabırsızla-
nıyordu.Sonunda Miyuki,konuşmaya karar vererek bir çırpıda"Mantar toplayacağım!"demişti.
"Orasını biliyorum!"
"Başka?"
"MANTAR TOPLAYIP SİZE YEMEK YA-
PACAĞIM!"O zamana kadar mantar toplayacakla-
rını bilen,ama neden toplayacaklarını henüz yeni öğrenen Hikari ve Rin bile dayanamayıp gülmüştü.Miyuki'nin te- rasta,patlamalar eşliğindeki deneyle-
rine hiç de yabancı olmayan muhafız-
lar,Asahi'nin arkasında dirsekleriyle birbirlerini dürtükleyerek"Şşşşşşşşt!"
"Ne dedi ne dedi?!"
"Yemek yapacakmış!"
"Yemek mi yapacak?"
"Kime?"
"Prens Asahi'ye"
Asahi'nin omuzunun üzerinden mu-
hafızlara yönelttiği bakışlar,hem onla-
rın fısıltılarını,hem Hikari ve Rin'in gülüşmelerini durdurmuştu.Uzun tek bir adımla Miyuki'nin önüne gelen A-
sahi,"Bana yemek yapacaksın!"
"Hmmmmm!"Kızın yüzüne düşen bir tutam saçını,
kulağının arkasına nazikçe yerleştire-
rek geri çekildi."Tamam!"
"Akşamı iple çekecegim o zaman"de-
mişti.Muhafızlara nöbet değişimi yapmala-
rını söyleyip,onları gönderdikten son- ra,kendi seçtiği on muhafızı yanlarına veren Asahi,"Akşama kabile liderleriyle toplantım var kraliçem!"
"Erken bitirmeye çalışacağım..!"diye-
rek oradan ayrılmıştı..Mantar toplamadan önce,aşçıbaşı Yo- ko'nun mutfağına uğrayan Miyuki,o-
na prense yemek yapacağını,bir süre-
ligine mutfağını kullanacağını belirt-
tiğinde,Yoko adeta çıldırmıştı.Başlan-
gıçta onu tatlı dille yola getirmeye ça-
lışan Miyuki,Yoko'nun dev kepçeyi eli- ne alıp sallamaya başlamasıyla daha
fazla dayanamayarak,ona eğer itiraz etmeye devam ederse,mutfağını fare-
lerle dolduracağını söylemek zorunda kalmıştı.Doğruluğunu öğrenmek ister gibi Hikari'ye bakan Yoko,onun"Evet yapar!"anlamında başını sallamasıyla,
elindeki kepçeyi homurdanarak yere fırlatmış,çıkmak üzere kapıya yönel-
mişti.Arkasından onu tekmelemek is-
ter gibi bacağını kaldırarak,ayağını sallayan Miyuki,"KEPÇEYİ KAFAMDA PATLATSAYDIN YOKO!"diye bağırmıştı.
Ondan hiç de geri kalmayan Yoko,tıp-
kı onun yaptığı gibi,ayağını ona doğru sallayarak,"YOK CANIM NE HADDİMİZE!"
"MUTFAĞIMI PATLATMAYIN YETER!"
diyerek orayı terk etmişti.Ve işte buradaydı Miyuki.Terra Orma-
nı'nın saraya yakın bölgesinde,Asahi-
nin on muhafızı yeterli görmeyip,ar-
kalarından bir on muhafız daha yolla-
dığı yirmi muhafızla birlikte.İyi ki sa-
dece mantar toplamaya geldim.Yapa-
cak daha çok ya da daha büyük işle-
rim olsaydı,o zaman da arkama ordu-
yu yollar,orduya burada kamp yaptı-
rırdı herhalde!diye düşündü.Az sonra yirmi muhafızlı bu kervana,yirmi mu-
hafıza bedel Haru'da katılıp kırk biri bulduklarında,daha fazla dayanamadı
Miyuki."Prensinize söyleyin Haru!"
"Buradan kaçacak değilim!"
"Ayrıca öyle bir niyetim olsa bile,kaç-
mak için sadece iki ayağım olduğunu
hatırlatın kendisine!"diyerek homur-
dandı.Elindeki mantarı sepete atarak,Haru-
ya baktı.Tedirginligi yüzünden oku-
nan baş muhafız bir atmaca gibi etra-
fı gözetliyor,muhafızlara emirler ve-
rip duruyordu.Sanki gizemli bir orga-
nizasyon yöneten baş müfettiş gibiydi.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi,Hika-
ri ve Rin'de bir tuhaftı bugün.Hikari gölgede homurdanıyor,Rin eline bir diken battığını söyleyerek ağlıyordu."Biri mızmız,diğeri sulu göz!"
"Çevremdeki herkes bu kadar duygu-
sal olmak zorunda mı!"diye mırıldan-
dı.Ayağa kalktı.topladığı son mantarları
sepete atarak,eteğindeki toprağı silke- ledi."Yeterince topladık!"
"Daha yapacak çok işimiz var!"
"Hadi dönelim artık!"dediğinde,ayağa ilk fırlayan Hikari oldu..
İki saat sonra..
Akşam bütün hizmetlilere izin veren
Asahi,Miyuki'nin yaptığı ve oldukça
iştah açıcı görünen mantarlı çorbanın tadını çıkarıyordu.Yarım saat sonra..
Yemeklerini bitirmişlerdi.Şimdi de ka-
fa kafaya vermiş yerde sırt üstü yatı-
yor,acıdan buğulanmış gözlerini tava- na dikmiş,karınlarını tutarak kıvranı-
yorlardı.Ağrılarını unutmak için soh-
pet etmeye karar verdiler."Mantarları nereden topladın Miyuki"
"Başka konu!"
"Üzerleri beyaz benekli kırmızı man-
tarlar mı dedin?""Tam tersi olacaktı biliyorsun değil mi kraliçem?"
"Hadi konuyu değiştirelim"
"Bugün Yoko'nun mutfağında bir pat- lama sesi duydum!"
"Sonraki konu"
"Mutfaktan dumanlar yükseliyordu!
Yoko yaşıyor değil mi?""Aaaaaaaah karnıııııım!"
Asahi'yi duymamazlığa gelmek için,şu an için yapabileceği en uygun hamle
buydu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens
FantasyPrens Asahi,uzun kirpiklerinin çevrelediği kapkara gözleriyle, Akemiler'in yaşadığı gökyüzüne baktı.Pencereyi açıp bulutlara elini uzatsa,elinin ıslanacağından emindi.Aşağıda Terra bölgesinde, hala ışıkları yanan evler vardı.Dağatların okyanusuna ya...