Annesini kaybeden prens Asahi'ye, sonraki günlerde hemen bir sütanne bulundu.Prensin iştahında herhangi
bir sorun yoktu.Ancak geceler boyu ağlaması hiç durmamıştı.Asahi büyüdükçe,Kral Ajura,onun üç kabilenin en ünlü âlimlerince eğitil-
mesine,şımartılmadan katı saray ku-
rallarıyla,her yönüyle donanımlı A-
bel'in gelecekteki veliaht prensi ola-
rak yetiştirilmesine dikkat etmişti.Ö-
te yandan anlatılan her şeyi hemen kavrayan ve asla unutmayan son de-
rece zeki olan prens,yeni bilgilere u-
laşmanın yolunun kitaplardan geçti-
ğini biliyor,önüne gelen her tür kitabı
hiç sıkılmadan okuyordu.Öyle ki sa-
ray çalışanları Asahi'yi,çoğu geceler saray arşivlerinde,tozlu kitap rafları-
nın arasında uyuklarken bulur olmuş-
tu.Daha sekiz yaşına bile gelmeden,ma-
tematik,tarih ve astronomi kitapları-
nı okuyarak bu konularda,saray alim- leri ile tartışabilecek ve hatta yarışa-
bilecek düzeye gelen prens,savaş sa-
natlarına da ilgi duymuş,zamanla ok atma,kılıç kullanma konularında da uzmanlaşmıştı.Hatta savunma,doğru
zamanda doğru saldırı tenikleriyle il-
gili ilginç soru ve önerileriyle ,savaş
komutanı Yetsu'yu bile hayretler içe-
risinde bırakan prens,kendisi ile sü-
rekli kılıç talimi yapmasını istediği yaşlı komutana nefes aldırmaz olmuş-
tu..Öte yandan düzenli olarak alimlerden ve komutanlardan,prens hakkında o-
lumlu bilgiler alan Kral Ajura,uzaktan da olsa gözlemlediği oğlunun yetenek-
lerini bizzat kendi gözleriyle görmüş-
tü.Zaman geçip de Asahi'nin bilgisi,ye-
tenekleri ve kendine güveni arttıkça,
ele avuca sığmazlığı da artmış,alimler
onu zapt etmekte zorlanır olmuştu..
Böylece kral,sık sık arkasında dadıla-
rın,alimlerin kan ter içinde koşturdu-
ğu Asahi ile karşılaşmak zorunda kal-
mıştı.Ajura'nın aklına,Asahi'nin baş alim Mongo'yla koşuşturmalarının iyice dozunu aştığı ve Asahi'nin yerde bir gülle gibi yuvarlanarak,sonunda o yu-
varlanışın ayaklarının dibinde son
bulduğu gün geldi.O gün hiddetli bir
kral gibi eğilerek prensi ayağa kaldı-
ran,ancak annesinin kapkara gözleri-
ne benzeyen Asahi'nin gözlerini gör-
düğünde donakalan Ajura,sonunda
dayanamayarak elini babacan bir ta-
vırla Asahi'nin başının üzerine koy-
muştu.Uzun süre birer yabancımış gi-
bi bakışmışlardı.Gözlerini inatla mavi gözlerinden ayırmayan oğluna,ne ka-
dar yabancı kaldığını aslında gerçek anlamda ilk defa o gün anlamıştı.Ona
bir kral olarak iyi,ancak bir baba ola-
rak ondan uzak duran,bir yabancı ol-
muştu..Huzursuzca gözlerini kaçırarak, baş
alim Mongo'ya Asahi'den memnun olup olmadığını soran Kral Ajura,he-
men aynı anda Asahi'nin zehir gibi bakışlarını yaşlı alime tehditkar bir ok gibi yönelttiğine tanık olmuştu.
Hatta o bakışlarda"Bu gece odanda
kurbağalarla dans etmek istemiyor-
sun değil mi yaşlı boğa!"diyen kıvıl-
cımlara tanık olduğuna da yemin ede-
bilirdi Ajura.Neredeyse prensle aynı boyda olan tıknaz alim Mongo,o gün
prense kaçamak bir bakış atarak,Kral
Ajura'nın önünde eğilmiş,heyecandan
ya da başına geleceklere olan korku-
sundan olsa gerek,normalden çok da-
ha yüksek çıkan bir sesle bağırarak,"ÇOK MEMNUNUM KRAL AJURA!"di-
ye cevap vermişti.Göz bebeklerini yukarı kaydırarak de-
viren alim,kralın duyabileceğini tah-
min etmediği bir ses tonuyla"Bu gece kurbağalarla uyumak istemi-
yorum!"diye fısıldamıştı.Günün sonunda alim Mongo ve genç
Asahi,başları eğik bakışları yerde, ya-
nakları kızarmış,nefesleri biraz sakin- leşmiş,birbirlerini şikayet etmemek i-
çin dudaklarını kanatırcasına ısırmak zorunda kalan,iki yaramaz çocuk gibi yan yana bekleyerek,kralın huzurun-
dan ayrılmışlardı.Böyle zamanlarda,her seferinde gül-
memek için,kendi de dudaklarını ısır-
mak zorunda kalan Ajura,o gün yine
kontrol etmeye çalıştığı boğuk sesiyle"İYİ!"
"HER ŞEY YOLUNDA O ZAMAN..!"diye-
rek oradan ayrılmıştı.Daha merdivenlerle inilen avluya ula-
şamadan arkasında bir patırtının kop-
tuğunu duyduğunda ise hiç şaşırma-
mıştı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens
FantasyPrens Asahi,uzun kirpiklerinin çevrelediği kapkara gözleriyle, Akemiler'in yaşadığı gökyüzüne baktı.Pencereyi açıp bulutlara elini uzatsa,elinin ıslanacağından emindi.Aşağıda Terra bölgesinde, hala ışıkları yanan evler vardı.Dağatların okyanusuna ya...