Miyuki,Akemi Sarayı'nın gökyüzüne
doğru yükselen muhteşem uzunlukta-
ki sivri kulelerine baktı.Bu mesafeden
bile kulelerde nöbet tutan Akemi mu-
hafızlarını ve yer yer bulutların ara-
sındaki Akemi evlerini görebiliyordu.
Evlerden gruplar halinde veya tek tek,
Terraya,tören alanına indikleri belli o-
lan Akemili kızlara imrenerek baktı.Bugün orada olmayı ne kadar da çok istemişti..
Miyuki,sabah neşe içinde hazırlanıp prensin yirminci yaş günü töreni için saraya gideceğini söylediğinde,anne-
annesi buna şiddetle karşı çıkmıştı.
Evet!O bir melezdi.Annesi Terra,baba-
sı Akemi olan bir melez.Peki ama bu, saraya gitmesi için bir engel miydi?Böyle bir kraliyet yasağı yoktu ki!Gerçi sırf melez olduğu için,tıpkı di-
ğer melezler gibi,yıllardır anneannesi
ile birlikte herkesten uzak,Terra Or-
manı'nın derinliklerinde yaşamıyor-
lar mıydı?Anneannesinin onu saraya
yollamamasına şaşmamalı.Ancak o,sa-
dece sarayı görmek istemiş,herkesin
merakla beklediği o muhteşem töre-
nin tadını çıkarmak istemişti.Gezege-
nin genç kızları şimdi orada eğlenir-
ken,onun burada olması haksızlık de-
ğil miydi!Uzun siyah saçlarını savura-
rak homurdandı."Hiç sorun değil!Bir gün nasılsa oraya
gideceğim!"Yeşil elbisesini savurarak ayağa kalktı.
Topladığı Çav tohumlarını sepete attı.
Beyaz teni anneannesine olan kızgın-
lığından mıdır,ya da bütün günü Ter-
ra Ormanı'nda geçirdiğinden midir bilinmez,al al olmuştu.Elini yanakları-
na bastırdı.Ateş gibiydi."Ahh anneanne ahh!"
"Şimdi orada olmak vardı"diye mırıl-
dandı.Anneannenin katı kuralları vardı!Mi-
yuki'nin her zaman erken uyuyup er-
ken uyanmasını ister,öğünlerini atla-
masına izin vermezdi.Ormanda ya-
bancı biri ile karşılaşması durumun-
da konuşmaması gerektiğini sürekli
ona hatırlatır,Terra pazarına inmesi-
ne bile nadir olarak izin verirdi.Mi'-
yuki onun inatçı ve gerçekten de za-
man zaman çekilmez biri olduğunu düşünürdü.O yüzden anneannenin getirdiği bu kurallara uyuyormış gibi yapar,çoğu zaman onun fark etmedi-
ğini düşünerek kuralları umursama-
dan çiğnerdi.Ancak çok geçmeden ya-
nıldığını,bizzat yaşayarak deneyimle-
mişti.Mesela ormanda şifalı ot toplayacağı-
nı söyleyerek aslında Terra pazarına
gittiği zamanlarda,pazardan satın al-
dığı otları ormanda toplamış gibi an-
neannenin önüne getirdiğinde,anne-
annenin cevabı her zaman net olmuş-
tu."Ne o!Özellikle kurumuş otları mı top-
ladın?""Söylesene Terra pazarı kalabalık mıy-
dı Miyuki?"Ya da bir gün mesela,anneannesini
uyuduğuna inandırmak için,yüksek sesle ve fazlasıyla abartılı şekilde hor-
ladığında,daha fazla dayanamayan yaşlı kadın,"Herkes uyurken horlamaz!"
"Her horlayan da senin gibi horlamaz!
"Böyle horladıkça ikimiz de uyuyama-
yacağız!"
"Bütün ayıları başımıza toplayacak-
sın!"
"UYU ARTIK MİYUKİ!"demişti.Aralarındaki güç ve irade savaşı bit-
mek bilmiyordu.Yine de Miyuki onu çok severdi.Anne,babasını daha çok küçükken,evlerinde çıkan bir yangın sonucunda kaybettiğinde,anneannesi onu bir anne şefkatiyle bağrına bas-
mış,tek başına büyütmüştü çünkü.Mi-
yuki anneannesi sayesinde henüz se-
kiz yaşına bile gelmeden,ilk önce or-
mandaki şifalı otların isimlerini,on yaşında otlardan nasıl faydalanacağı-
nı ve tabiatla nasıl iletişim kurulaca-
ğını öğrenmişti.On yedi yaşında ise
artık,iyi derecede sayılabilecek bir şifacı olmuştu.Elbet zeki bir kız olma-
sının da etkisi çoktu bunda.Anne tara-
fı Terralı olunca,bu durum doğal ola-
rak kaçınılmazdı zaten..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens
FantasyPrens Asahi,uzun kirpiklerinin çevrelediği kapkara gözleriyle, Akemiler'in yaşadığı gökyüzüne baktı.Pencereyi açıp bulutlara elini uzatsa,elinin ıslanacağından emindi.Aşağıda Terra bölgesinde, hala ışıkları yanan evler vardı.Dağatların okyanusuna ya...