İyi Geceler

107 12 2
                                    

Miyuki,Akemili genç kızların arasın-
dan geçerek,melezlerin durduğu Tiera Kapısı'nın batı kanadına doğru yürü-
dü.Başı dimdik ve kendinden emindi.
Birkaç Akemili kızın kıskançlık dolu
ama hor gören bakışları gözünden  kaçmadı.Aldırmadı.Anneannesinin
"Seni çekemeyen insanlar ya dilleriyle
ya gözleriyle seninle uğraşır"sözünü
hatırladı.

Anneannesine dönüp ona son defa bakma isteğini zorlukla bastırdı.Ağla-
dığını görmesini istemiyordu.Sonun-
da iyice uzaklaşıp gözyaşlarını da sil-
diğinde,cesaretini toplayarak arkası-
na baktı.Onu göremedi.Oysa annean-
ne,büyük Ber Ağacı'nın arkasından,
yaşlı gözlerle torununu izliyordu.Dö-
nerek yürümeye devam etti.Elinde tuttuğu anneannesinin onun için üze- rine beyaz Sakai Kuşu'nu işlediği,ma-
vi ipek mendilini yere düşürdü.Eğildi.
Titreyen parmaklarıyla yerden aldığı mendille,bir süre öylece kalakaldı.Ela gözlerinden iri,iki damla yaş süzüldü.
Miyuki ayağa kalktı.Kızmıştı biraz.De-
mek yaşlı cadı,Miyuki'den kurtulma-
ya bu kadar meraklıydı.İlk fırsatta Karga Puha'yı annesinin üzerine sal-
ma planı kurarak,melezlerin durduğu batı kanadına sakin adımlarla ilerledi.

Miyuki'nin bilmediği onu anneannesi-
nin gözlerinden ayrı,merakla izleyen bir çift gözün daha olduğuydu.Yine bilmediği,bu bir çift gözün sahibi o mendilini almak için yere eğildiğinde, onu gözden kaybetmesine sebep olan Hiroşi'ye sinirlenip,ona zor anlar ya- yaşattığıydı.

Tiera Kapısı'nın önünde bir hareketli-
lik oldu.Uğultular arttı.Akemili kızlar saraya alınmaya başlanmıştı bile.Di-
ğer kabile kızlarına göre sayıca daha
az olan melezler,Miyuki ile birlikte toplam on kişiydi.Miyuki'ye çekinerek
bakan melezlerin ürkek,sanki buraya ait değillermiş gibi duruşları,onu ra-
hatsız etti.Eğilerek selamladı onları.

Bir süre sonra içeri girme sırası me-
lezlere gelmişti.Miyuki yanından ge-
çerken,Tiera Kapısı'nın muhteşem yüksekliğine,beyaz mermer kapının üzerine büyük bir ustalıkla oyulmuş,
kabileleri temsil eden ağaç,şimşek ve balık sembollerinin kusursuz işçiliği-
ne hayran kaldı.Kapıda melezleri tem-
sil eden bir sembolün olmaması onu üzdü.Olsaydı eğer,melezleri temsil eden sembolün  ne olacağını düşün-
meden edemedi.

Miyuki,melezlerle birlikte Terra Böl-
gesi'nin geniş bahçesinde yürürken,
bahçenin mis kokulu çiçeklerinin ve meyve ağaçlarının çeşitliliğine inana-
madı.Terra Ormanı'nın tüm zenginli-
ğine rağmen,daha önce hiç görmediği
şifalı otlarının çesitliliği onu hayrete düşürdü.Miyuki bir gün bu bahçenin
şifalı otlarını toplayıp,çiçeklerini kok-
layacağına,ağaçların turuncu ve sulu meyvelerinin tadına bir gün mutlaka bakacağına,kendi kendine söz verdi.

Yol boyunca hemen önünde yürüyen, buğday tenli,beyaz saçlı,Akemi Terra karışımı melez kıza baktı.Kız oldukça
sevimliydi.Etrafına boş gözlerle bakı-
yor,neden burada olduğuna dair en ufak bir fikri olmadan,amaçsızca yü-
rüyor gibiydi.Kıza yaklaşarak

"Adım Miyuki!Seninki ne?"diye sordu.

"Rin!"diye ürkekçe cevap verdi kız.

"Hmm!Demek sen bir Nilüfersin!"

"Nilüfer!En sevdiğim çiçeklerdendir!"

"Memnun oldum Rin!"dedi.

Karar verdi.O sulu meyveleri onunla
birlikte yiyecekti..

On dakika sonra..

Yol boyunca onlara eşlik eden,iki Ake-
mi Muhafızı,mızraklarını yere vura-
rak aniden durdu.Onlarla birlikte me-
lezler de..En önde yürüyen melez kız, neredeyse muhafıza çarpıyordu.Mu-
hafızlar kımıldamadan duruyor,etraf-
larına bakıyordu.Birini bekledikleri belliydi.Onları ilk defa böyle yakından gören Miyuki ne kadar uzun boylu ol-
duklarını düşündü.Yine Akemili baba-
sı geldi aklına.O da böyle uzun boy-
luydu.Uzun beyaz saçları,başlarının tepesinde gümüş tokalarla toplanmış muhafızların beyaz kanatları arkala-
rında ama kaslı vücutlarını gizleyemi-
yordu.Ne kadar da asil görünüyorlar-
dı!

Karanlık Prens Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin