Avcı Belli,Av Kim?

68 12 4
                                    

Av alanına varan grup,atlarından ine- rek Terranın yemyeşil ağaçlarının göl-
gesinde kamp kurup ufak bir mola verdiğinde,Asahi yanına Haru'yu ala-
rak,keşif ekibi ile birlikte av alanını kontrol etmeye gitti.Molayı fırsat bi- len Hura Kralı Peju,göl kenarında atı-
na su içirmeye çalışan kıza baktı.Kız eldivenlerini çıkarmış,atının yelesini okşuyordu.Her şeye burnunu sokan o kibirli Abel prensi de ortalarda görün-
müyordu.Acaba kızın yanına gidip ko-
nuşsa mıydı?Kararını verdi.

Miyuki morali bozuk göl kenarında o-
turuyor,oldukça susamış olan atının
kana kana su içişini izliyordu.Hayva-
nın çok suşamış olduğu belliydi.Yakla-
şık on dakikadır,sadece nefes alabil
mek için,başını birkaç defa kaldıran hayvana sevgiyle baktı.Prens ortalar-
da görünmüyordu.Baş muhafız Haru'-
yu da göremiyordu!Miyuki,bir süre-
dir sanki onu yiyecekmiş gibi bakan, isminin Peju olduğunu öğrendiği Hu-
ra kralının bakışlarından rahatsızdı.
Derdi ne bunun,sürekli bana bakıyor! Hançerimi çıkarıp,bir çift mavi gözü-
nü oysam mı acaba..!diye düşündü.A-
tını sürüp,ona doğru geldiğini gördü-
düğünde,Miyuki'nin sabrı taşmak ü-
zereydi artık.Hemen harekete geçen Miyuki,yularından tuttuğu gibi,atını
gölden uzaklaştırdı.Daha çok uzaktan
bile gözlerini ondan ayırmadan yakla-
şan kral,zehirli Anga yılanını andırı-
yordu.Konuşmaya niyeti olduğu bel-
liydi.Doğrusu hiç çekemezdi Miyuki.
Krala kaçamak bir selam vererek,hiç beklemeden yanından yürüyüp geçti.
Peju arkasından bakakaldı..

Kampa döner dönmez kızı korumakla
görevli Akemi muhafızlarından,Hura  kralının kızın etrafında dolandığını,
ancak kızın oralı bile olmadığını öğre-
nen Asahi,gözünü Kral Peju'ya dikti.
Zehirli yılan!Belki de ilk önce seninle ilgilenmeliyim!diye düşündü..

Öte yandan prensin kampa dönmesiy-
le birlikte,hazırlanan atıştırmalıklar ve taze Saki sütüyle güç toplayan grup
bir saat içinde tekrar yola koyuldu.Av
alanına gidilecekti.Keşif esnasında kaplanın zlerini süren Asahi,
ormanın hangi bölgesinde yaşadığını öğrenmiş,ne tarafa gidil
yordu.

Asahi yanında Haru,grubun tam orta-
sındaydı.Peşi ve Dong kralları yakın
korumaları ile birlikte sol yanda,Kral Peju ise sağ taraftaydı.Birbirlerinden çok uzaklaşmadan,üç kol halinde iler-
liyorlardı.Dağat ve Terralı muhafızlar ormanın derinliklerine dağılarak,üç kol halinde ilerleyen grubu yakın taki-
be almıştı.Akemili muhafızlar ise Pul-
sar atlarının üzerinde havada,muhte-
mel avlarını görmeleri durumunda,a-
şağıda üç kol halinde ilerleyen gruba işaret vermek üzere bekliyor,ormanı sürekli kolaçan ediyordu.Herkesin gö-
zü gökyüzünde uçan Akemi muhafız-
larında iken,Asahi ormanı gözetliyor,
dinliyor,hissediyor en ufak bir sese bi-
le dikkat kesiliyordu.Henüz kayda de-
ğer bir av yoktu.Asahi dinlemeye de-
vam etti..

Miyuki,Tiera Kapısı'nın önünde ve yol
boyunca,anneannesini görememiş ol- manın verdiği moral bozukluğuyla so-
murtuyordu.Hura kralının artık sinir-
lerini iyice bozan bakışları da cabasıy-
dı.Değil belindeki hançerle gözlerini oymak,artık sırtındaki yayı alıp,ucuna bir ok takarak,onu alnının tam orta-
sından vurma isteğiyle yanıp tutuşu-
yordu.Duygularını zorlukla bastırdı.
Ancak prensin yanına giderek,"Pren-
sim bana hala kızgın mısınız?"diye so-
rarak,ikinci hamlesini yapan Kasumi'-
ye,prensin cevap vermemesi ama ga-
rip ve gizemli bir şekilde gülümseme-
si onu iyice çileden çıkarmıştı.

"Demek öyle!"diye mırıldandı.

Atının başını çevirerek,Hura kralına doğru süren kızı hemen takip eden Haru,kızın niyetini anlamıştı ama e- linden de bir şey gelmedi.

"Ne dersiniz kralım!"

"Av için güzel bir gün değil mi?"

Kral Peju sabahtan beri bakmaktan kendini alamadığı,ama bir türlü ba-
kışlarına karşılık alamadığı kızın,ya-
nına gelip onunla havadan sudan ko-
nuşmasına o kadar şaşırmıştı ki,nere-
deyse atından düşüp yuvarlanacaktı.
Kendini toparlayarak atının üzerinde doğruldu.

"Evet gerçekten de öyle!"

"Av için bundan daha güzel bir gün o-
lamazdı!"dedi.

Kızın Kral Peju'yla havadan sudan ko-
nuşan sesini duyan Asahi'nin bütün kasları yay gibi gerildi.Yüzündeki gü-
lümseme dondu.Boynundaki damar-
lar patlayacakmış gibi şişti.Asahi'nin ona bakan yüzünde saniyeler içindeki değişim,Kasumi'nin irkilmesine sebep oldu.İki eliyle ağzını kapatarak,atmak üzere olduğu çığlığını zorlukla bastır-
dı.Hemen aynı anda Asahi

"Ne o Kasumi!"

"Burada çığlık atmayı düşünmüyorsu-
nuz değil mi?"dedi.

Akemi muhafızına Kasumi'yi bir an önce götürmesini işaret eden Asahi,
önüne bakarak yumruklarını sıkıyor,
kızın Kral Peju ile devam eden konuş- malarına dikkat kesilerek,dinlemeye devam ediyordu.Kral Peju,Asahi'nin o anda,onun için neler planladığından haberi olsaydı,atından düştüğü gibi  hemen orada ölmeyi yeğlerdi..

Bu arada Kral Peju'yla konuşmaları-
nın Asahi üzerindeki etkilerinden ha- bersiz kralla konuşmaya devam eden Miyuki,kimsenin duyamayacağı ama prensin duyacağını iyi bildiği çok ince bir fısıltıyla,

"Kralım!Bence bu ormandaki en bü-
yük avcı sizsiniz!"

"En büyük kaplanı da siz avlayacaksı-
nız!" dedi.

Kralın aptal suratını gören Miyuki'nin midesi bulandı.Gerçekten de oku,alnı- nın tam ortasına saplamalıydı.İğrene-
rek başını çevirdiğinde,prensin delici
bakışlarını gören Miyuki,o anda çok  büyük bir hata yaptığını anladı.Ancak iş işten geçmişti artık..!Hem öfkesine  yenilmiş,hem de prensin öfkesini üze-
rine çekmişti.Umarım bugün hayatta kalabilirim!diye düşündü.Prensin geç
yerine..!der gibi ona baktığını gören Miyuki ikiletmedi.Gözlerini kaçırdı,a-
tının başını çevirerek yerine geçiyor-
du ki,hemen aynı anda arkasında ıslık gibi bir ses duydu.Başını çevirip bak-
tığında Kral Peju'nun kulağının yanın-
dan geçip,arkasındaki ağaca saplanan oku gördü.Ok,ağaca tünemiş bir Anga  yılanının gövdesinin tam ortasına saplanmıştı.Okun kulağının yanından
geçmesinden mi,ya da ona doğru tısla-
yan yılandan mı bilinmez,Hura kralı Peju,korkudan neredeyse atından dü-
şecekti.

"İşte bakın Kral Peju!"

"Abel Gezegeni'nde görülmeye değer güzelliklerden biri!"

"Size onları tek tek göstereceğimi söy-
lemiştim değil mi?"

"Burada av alanındayız!"

"Ağzımızı açmak yerine,gözlerimizi ve
kulaklarımızı açmalıyız değil mi?"

"Yoksa ava giderken avlanmak içten
bile değil!"

İkinci oku yayına takarak fırlattı.Göv- desinden vurulduğu için,ağaca sap-
lanmış bir halde kıvranan Anga yıla-
nını,alnının tam ortasından vurarak öldürdü.

Yarım saat sonra..

Terra Ormanı'nın neredeyse hiç ışık almayan derinliklerinde nefes alma-
dan ilerleyen grupta derin bir sessiz-
lik hakimdi.Kral Peju,atının üzerinde
başı önde,prensin karanlık gözlerini düşünmeden edemiyordu.

Herkes avcının kim olduğunu biliyor-
du.Üstelik o Terra Ormanı'nın en bü-
yük avcısıydı.Avcı belliydi.Peki ama ya av..!Av kimdi?

Karanlık Prens Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin