Asahi Sembolüne Kavuşuyor

155 20 2
                                    

Sert bir rüzgar esti.Alanda bayraklar,
ipek masa örtüleri,perdeler ve tüller!
Aniden önce havalandı,ardından san-
ki ortamın havası çekilmiş gibi hare-
ketsiz kaldı.Uzaktan,gökyüzünden ha- vayı yararak gelen,tıpkı bir yılan tısla-
masını andıran o ses duyuldu.İşte ge-
liyordu..

Sssssssssssssssssssssssssssssssssssss
Tak!
Tak!
Tak!

Asahi'nin ayakta durduğu platformda,
ayaklarının önüne üç ok düştü.Önce
hayal gördüklerini sanıp,birbirlerine
baktılar.Kimse gördüklerine inanamı-
yor,konuşmaya cesaret edemiyordu.
Dört beş yaşlarında,Akemili bir kız ço- cuğunun,

"ANNE BAK ÜÇ OK!"diye bağıran,sesi duyuldu.

Aynı anda midesine sanki bir yumruk yemiş gibi taş kesilen Asahi'nin nefesi kesildi.Sırtına bir acı saplandı.Acı da- yanılmazdı!Dizlerinin üzerinde yere çöktü.Kapkara gözlerinin nereye bak-
tığı belli değildi.Yere çöktü.Elini yere dayayarak doğrulup kalkmak istedi.
Başaramadı.Acıyla iki büklüm tekrar yere düştü.Geriye bir yay gibi gerilir-
ken kasılan vücudu,ağrılar içerisin-
deydi.Tekrar ayağa kalktı,tekrar yere
düştü.Bu sefer bir kaplan gibi havaya
zıplayıp tekrar öne doğru düşerken bir dizi yerde,kolu dizinin üzerinde
başını kaldırıp kıpkızıl gözlerle kala-
balığa baktı.Kalabalık korkuyla geriye kaçıştı.Hala acı çektiği belliydi.Titredi.
Boğuk bir sesle hakırdı.Uzun bir hay-
kırıştı.Birden sırtındaki ipek pelerini
parçalayarak,gözleri şaşkına çeviren
iki siyah kanat çıktı.Acısı sona ermiş-
ti!

Acısı sona ermişti ama kendinde ol-
madığı belliydi.Ayağa kalktı.Kollarını bilinçsizce iki yana açarak,istemsizce avuçlarını yukarı doğru çevirdi.Avuç-
larının içinde havada beliren görün-
tüler,ağaç ve balık sembolleriydi.Gö-
rüntüler avuçlarının içinden bir du-
manmış gibi emilerek hızla ellerinin üzerine ağaç ve balık sembolleri ola-
rak yerleşti.Hemen yine o anda,gök-
yüzünden belli belirsiz süzülerek ge-
len siyah bir duman,Asahi'nin alnına bir ok gibi girerek,onu tekrar titretti.

Alanda hiç ses yoktu.Asahi'de de öyle.
Hatta nefes almıyor gibiydi.Siyah ka-
natları sonuna kadar açıldı.Ayakları yerden kesildi.Havaya doğru kara bir
bulut gibi yükselip de orada öylece a- sılı kaldığında,alanda bulunan herkes, heyecandan neredeyse bayılmak üze-
reydi.Kimse gördüklerine inanamı-
yordu.

Uzun bir sessizlik..

Artık koskoca alanda,havada asılı gibi duran yarı baygın Asahi'nin,sakin ha-
fif kanat seslerinden başka ses yoktu.
Kendini toparlayan Haru,prense doğ-
ru koştu.Prensin gözleri açık ama hiç kimseyi görmeden,belirsiz bir nokta-
ya kenetlenmiş gibiydi.Kral şaşkınlık içinde tahtına çivilenmiş,kabile lider-
leri olup bitenlere anlam veremiyor-
du.Derin bir sessizlik..!Çoook derin!Sadece kanat sesleri!Çok sonra kala-
balıktan biri,belli belirsiz bir sesle

"Üç sembollü Veliaht Prens"diye fısıl-
dadı.

Herkes birbirine bakıyordu.Evet doğ-
ru.Gözleri ile görmemişler miydi?!A-
vuçlarında balık ve ağaç sembolü..!
Akemilere özgü kanatlar!Üstelik üç ok hala platforma saplanmış gözlerinin önünde duruyordu.Bu,bir ilkti. Daha önce gezegen tarihinde hiçbir veliaht prens veya hiçbir kral,üç sembole de birden sahip olmamıştı.Kalabalıktan bir uğultu yükseldi..

"ÜÇ SEMBOLLÜ VELİAHT PRENS!"

Sesler yükseldi,yükseldi,yükseldi..!Durmak bilmiyor,gittikçe artan bir
coşkuyla yükseliyordu.Haru,havada asılı prensi ayaklarından tuttuğu gibi,
aşağıya,yanına doğru çekti.Nihayet
Kral Ajura,kendini toparlayarak aya-
ğa kalktı.Sarsılmıştı!Dik durmaya ça- lışarak Hiroşi'nin koluna girdi.Oğluna doğru sendeleyerek yürümeye başla-
dığında kabile liderleri de ayağa kalk-
mıştı.Kabilelerin sesi kesilmiyordu.

Karanlık Prens Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin