Komutan Haru!Beni Affettiniz Mi

84 10 4
                                    

Miyuki,prensin ona verdiği bir hafta-
lık oda hapsinin bitiminden sonra,ilk
defa bugün,içinde mis kokulu çiçekle-
rin ve çeşit çeşit şifalı otların olduğu sarayın geniş bahçede,Umoki ağacının gölgesinde oturmuş,güneşli güzel gü-
nün tadını çıkarıyordu.

Saraya geldiği ilk günü hatırladı.Ake-
mi muhafızları eşliğinde,melezler için hazırlanan özel yaşam alanlarına,bu geniş bahçenin içinden yürüyerek git- mişlerdi.O gün,Terra Ormanı'nda bile görmediği,bahçenin bin bir çeşitlilik-
teki şifalı ot ve çiçeklerinin onu nasıl mest ettiğini hatırladı.Hatta bahçenin sulu meyvelerinin tadına,bir gün mut- laka bakacağına dair, kendi kendine verdiği sözü de hatırladı..!Nitekim U-
moki ağacının turuncu ve ağız sulan-
dırıcı meyvesini,çoktan dalından ko-
parıp,afiyetle yemişti.

Günlerdir Haru'nun durumunu me-
rak eden Miyuki,kapıda nöbet tutan muhafızlardan bahçenin bahçivanına kadar,önüne gelen herkese onun baş
muhafızın durumunu sormuş,cevap alamamıştı.Onu gören hizmetliler,ar-
tık köşe bucak ondan kaçar olmuştu.
Nihayet kendisine bilgi vereceğini dü-
şündüğü en son kişi olan Hikari insafa gelip,Haru'nun artık çok daha iyi ol-
duğunu söylediğinde rahatlamıştı.Hi-
kari'den sonra sanki ana kabile lideri konuşmuş da,artık konuşmakta sakın-
ca görmeyen herkes,Terra bülbülleri-
ne dönüşerek,ona bir sürü bilgi aktar-
mıştı.Prensin baş muhafızı sık sık zi-
yaret ettiğini,ona saray doktoru dahil en iyi şifacılarını gönderdiğini,hatta bir ziyaretinde ona çok değerli Çiğil merheminden götürdüğünü ve artık aralarındaki buzların eridiğini öğren-
mişti.

Miyuki saraya gelmeden önce içine kendi elleriyle doldurduğu,şifalı otla-
rın olduğu sandığa baktı.Zamanı geç-
miş şifalı otlar artık pek bir işe yara-
masa da,onları anneannesiyle birlikte
topladıkları için atmaya kıyamıyordu.
Kutudan,Haru için taze şifalı otlarla hazırladığı losyonu çıkardı.Anneanne-
sinin onun için Terra pazarından aldı-
ğı,yeşil kristal şişeye koyduğu losyonu hazırlamak,üç gününü almıştı.Aslında
Haru ile konuşup gönlünü almak için bir bahaneydi.Prensin Haru'ya verdi-
ği Çiğil merheminin,çoktan işini en iyi biçimde yaptığına emindi.

Rin'den,Haru'nun her sabah temiz ha-
va alıp güç toplayabilmek için,sarayın bu geniş bahçesinde yürüyüşe çıktığı-
nı öğrenen Miyuki,şimdi burada onu bekliyordu.Ona kendi elleriyle hazır-
ladığı,tarifini anneannesinden öğren-
diği bu özel losyonu vererek,özür dile-
yecekti.Haru'nun ısrarla vurmasını is- tediği tavşanlar geldi aklına..!Kim bi-
lir!Belki anneannesinin ona çocukken
anlattığı tavşan hikayelerinden birini
bile anlatabilirdi ona.Sonunda uzakta,
omuzuna attığı kalın kadife peleriniy-
le,tek başına yürüyen ve yüzünün al- dığı şekilden hala acı çektiği anlaşılan,
baş muhafızı gördü.Gölgesinde otur-
duğu Umoki ağacının gövdesine tutu-
narak ayağa kalktı.

"KOMUTAN HARUUU!"

"KOMUTAN HARU BURADAYIM!"diye seslenerek el salladı ona.

Haru irkildi.Uzaktan ona el sallayan kıza baktı.Gözlerine inanamadı.Koşa-
rak yanına gelen kızın yanakları al al-
dı.Küçük yeşil kristal bir şişeyi,Haru'-
nun burnunun önünde sallıyor,soluk almadan ve heyecan içinde ona bir şeyler anlatıyordu.Özürler,teşekkür-
ler birbirine girmişti.Yok bu losyonu sizin için yaptım.Yok hayatınızı tehli-
keye atmak istemedim.Neden ısrarla beni takip ettiniz.Yok tavşan,yok sin-
cap dediğiniz için kaçtım.Yok yok yok! Haru kızın vicdan azabı çektiğini bili-
yor,iyi niyetini anlıyordu.Ancak kızın anlayamadığı,o bir muhafızdı ve bir muhafızın görevi ucunda ne olursa ol-
sun,hayatı bile söz konusu olsa,veri-
len görevi yerine getirmekti.Ayrıca kı-
zın yine anlayamadığı ya da fark ede-
mediği prensin ona ne kadar değer verdiğiydi.Doğrusunu yaşananları ha-
tırlayan Haru,kızın o günü oldukça u- cuz atlattığını ve prensin ona verdiği
ceza konusunda oldukça insaflı dav-
randığını biliyordu.Kız durmadan ko-
nuşmaya devam ediyordu.Haru'nun başı dönmeye başladı.

"Küçük Hanım önemli değil!"

"Bu benim hatamdı!"

"Sizi korumak benim görevimdi!"di-
yor,ancak kız onu dinlemiyordu.

"KOMUTAN HARU!"

"BENİ AFFETTİNİZ Mİ!?"

Haru kaçsa mı,dursa mı bilemedi.Bu kız gerçekten deliydi.Prensle araların-
da buzlar henüz erimişken..!Şimdi bu
olacak iş miydi?Kaçınılmaz olan fırtı-
na uzak değildi.Gözlerini yavaşça ka-
pattı.Az sonra olacaklara hazırlandı..

Karanlık Prens Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin