Öte yandan,şafağın ilk ışıklarıyla çok- tan uyanmış,Asahi'nin babası Kral A-
jura,üç kabileyi temsil eden,balık,şim-
şek ve ağaç sembollerinin ince bir iş-
çilikle işlendiği,altın işlemeli tahtında oturmuş,derin düşüncelere dalmıştı.
Uzun,beyaz saçları önünde,keskin ma-
vi gözlerinde hüzün vardı.Geçmişi düşünüyordu.Çok sevdiği eşi,
Kraliçe Yua ile karşılaştıkları günü..!
Zaten hiç aklından çıkmıyordu ki.De-
rin bir soluk alarak gökyüzüne baktı.
Henüz zamanı vardı..Sadece kraliyet ailesi üyelerinin gire- bildiği,Terra Bölgesi'nin uçsuz bucak- sız bozkırlarında,özgürce at koşturdu-
ğu bir günde karşılaşmıştı Yua'yla.Is-
sızlığın kollarında,bilinmez bir gücün
etkisi altında,siyah saçları rüzgarda savrularak ayakta kalmaya çalışan Yua,narin bir ağaç gibi,öylece duru-
yordu bozkırın ortasında.Aniden çıkmıştı önüne.Ajura'nın atı korkuyla şahlanıp,onu yere attığında,
bir süre ayağa kalkamamıştı.Gökyü-
zünde hızlı bir kararlılıkla yer değişti-
ren kapkara bulutlara bakakalmıştı.
Bir süre sonra kendine gelip de ayağa kalktığında,Yua'yı hala ayakta,kolları iki yana açılmış,saçları rüzgarda pa-
ramparça dağılmış halde bulmuştu.
Ajura,kendisi bile ayakta zor durabili- yorken,Yua'nın ince bedeninin rüz-
garda savruluşunu izlemek zorunda
kalmıştı.Üstelik ona yaklaşıp onu bu
nereden geldiği belli olmayan fırtına-
nın şiddetinden de kurtaramıyordu.
Yua dakikalarca,gözleri gözlerine ke-
netlenmiş,derin,acılı bir karanlıkla bakmıştı ona.Sonunda onu adeta delip geçen bu ba- kışlara daha fazla dayanamayan Kral
Ajura,bütün gücünü toplayarak,zorla da olsa,ona doğru birkaç adım atmayı başarabilmişti.Sersemlemiş bir halde
nihayet ona ulaşıp,onu kollarına aldı-
ğında,Yua sanki onu bekliyormuşcası-
na kollarına yığılmış,fırtına da hemen o anda durmuştu.Ajura ,Yua'nın titre-
yen bedenini sakinleştirmek için,saat-
lerce sarılıp,orada öylece kalmıştı o- nunla.Sonunda titremesi geçip kendi-
ne gelen Yua,kapkara gözlerini açıp da ona sıcacık bir gülümseme yolladı-
ğında,Ajura hemen orada ona aşık ol-
muştu.Sonraki günlerde Ajura,sık sık onunla karşılaştığı o bozkıra gitmiş,ikisini de
o gün içine alan fırtınanın içinde ol-
masa da,her seferinde onu dalgın,dü-
şünceli,derin bir kederin içerisinde bulmuştu.Ancak gün geçtikçe birlikte geçirdikleri zamanlarda,Yua artık A-
jura ile canlanmaya ve içine düştüğü derin karanlığından kurtulmaya baş-
lamıştı.Nadirde olsa Yua'nın zaman zaman girdiği bu karanlık ruh halleri Ajura'-
yı artık eskisi kadar endişelendirmi-
yordu.Böyle zamanlarda onu içine a- lan ama birlikte atlattıkları derin ka- ranlığına alışmıştı çünkü.Sonunda birbirlerine iyice alışmış,ayrılamaz olmuşlardı.Üstelik Yua kriz geçirme-
diği zamanlarda,Ajura ne kadar keyif-
siz ve yorgun olursa olsun,sabrı,seve-
cenliği ve zekasıyla onu en güzel soh-
petlere çekebilen bir kişiliğe sahipti.
Ajura onunla sabahlara kadar sohpet etmekten hoşlanıyor,bıkmıyordu.Gü-
nü gelip de Ajura,artık onsuz yapama-
yacağını anlayıp,ona evlenme teklif ettiğinde,"Bilmediğiniz şeyler var Kral Ajura!"
demişti.Yua'nın ellerini avuçlarının içine alıp,
uzun uzun gözlerinin içine bakan Aju-
ra,"Bilmek istiyor gibi bir halim var mı
Yua.Umurumda bile değil!" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens
FantasyPrens Asahi,uzun kirpiklerinin çevrelediği kapkara gözleriyle, Akemiler'in yaşadığı gökyüzüne baktı.Pencereyi açıp bulutlara elini uzatsa,elinin ıslanacağından emindi.Aşağıda Terra bölgesinde, hala ışıkları yanan evler vardı.Dağatların okyanusuna ya...