Beyaz mermer çerçeveli pencereler-
den içeri süzülen serin bahar rüzgarı,
tavandan neredeyse yere kadar inen ipek perdeleri tatlı bir yumuşaklıkla dalgalandırıyordu.Sarayın en tepesin-
de,gökyüzüne doğru uzanan bir bölge-
de olmaları sebebiyle,Akemilerin gök-
yüzünde serbestçe dolaşan pamuksu bulutlar açık pencerelerden içeri sü-
zülüyor,hafif esintinin etkisiyle öbek öbek ayrılarak,ardı sıra salona dolu-
şan minik kuzuları andırıyordu.Anneannenin vefatının üzerinden iki ay geçmiş olmasına rağmen,bu büyü-
leyici ortamın masalsı beyazlığıyla te- zat,hala siyah yas kıyafetlerinin içeri-
sinde olan Asahi,derin bir iç çekti.Ha-
ru ve kabile lideriyle birlikte,olanca hararetiyle devam eden toplantının tam ortasındaydı.Aklı,sabah annean-
nenin mezarını ziyaret etmek istediği-
ni söyleyerek Terra'ya giden Miyuki'- de idi.Kız aniden koridorda önünü ke-
sip,hırçın bir kararlılık,bitmeyen bir kırgınlıkla,gözlerini ondan kaçırarak,
belli belirsiz bir mırıltıyla belirtmişti bu isteğini.O sırada hemen yanında duran Haru,
rahatça konuşabilmeleri için birkaç
adımla oradan uzaklaşmış,arkası dö-
nük,kenarda saygıyla beklemişti onla-
rı.Zaten Haru'nun bu başı dik,arkası
dönük,onları duymuyormuş gibi ya-
pan garip görüntüsü olmasa,Miyuki'-
nin onunla konuştuğundan bile emin olamayacaktı Asahi.Başını eğerek kıza iyice yaklaşmış,onu gözlerinin içine bakmaya zorlayarak,"Benimle mi konuştunuz,anlayama-
dım!"diye sormuştu.Kollarını göğsünde kavuşturup,hızla
ona sırtını dönen kız,daha hırçın bir sesle konuşmuştu."Anneannemi özledim..!Mezarını ziya-
ret etmek istiyorum Kral Asahi!"de-
mişti.Cenaze töreninden sonra,saraya geri dönmek istemediği için onu buraya zorla getirtmek zorunda kalan Asahi,
onunla karşılaşmamak için neredeyse odasından çıkmayan,tesadüfen karşı-
laşmaları durumunda bile yolunu de-
ğiştirip konuşmaktan kaçınan kızın,
iki aydır belirttiği bu tek isteğini geri çevirememişti.Ona Terraya birlikte gi-
debileceklerini teklif ettiğinde ise,hiç çekinmeden yalnız kalmak istediğini belirterek reddetmişti onu kız.Asahi
ister istemez sarsılmış,saklayamadığı öfkesiyle,ona ziyaretini kısa tutmasını söyleyerek,Haru ile birlikte hızla ora-
dan uzaklaşmıştı.Sonunda otuz Akemi muhafızı eşliğinde,yanına Hikari ve
Rin'i vererek,istemeden de olsa onu Terraya yalnız başına göndermek zo-
runda kalmıştı.Ancak toplantıda ol-
masına rağmen,bir yarasa gibi kulak-
larını açarak bütün dikkatini Terraya giden kıza veren Asahi,kızın annean-
nenin mezarının başında dua edişini,
ağlayışını,ona içerleyişini ve sanki ha- la hayattaymış gibi onunla sohpet edi-
şini,hatta ona hoşçakal deyişini,gözle-
ri dolarak dinlemişti Asahi.Sonrası ise zaten,derin bir sessizlikti..Bir ara Terrada sanki onun yanınday-
mış gibi kızın görüntüsü gözlerinin ö-
nüne gelmiş,başını okşamak istercesi-
ne uzatıp eli havada asılı kalmıştı.Bu
duru o sırada toplantıda hararetle ko-
nuşmakta olan başta Akemi lideri An-
zar olmak üzere,Haru ve diğer kabile liderlerinin ona şaşkınlıkla bakakal-
masına sebep olmuştu.Haru'nun onu
uyaran,öksürerek boğazını temizle-
yen sesiyle kendine gelen Asahi,hava-
da kalan elini hemen yumruk yaparak göğsüne bastırmış,adeta içinde bir yerlerin yandığını hissetmişti.İçini çekti.Toplantı bütün hararetiyle devam ediyordu..Kararını verdi.O is-
temese de,Terraya gidip kraliçesinin dönmesine eşlik edecek,aralarındaki buzları bugün eritecekti.Toplantıyı bir an önce bitirse iyi olurdu.Sabırsız-
ca önüne döndü.Ellerini masaya daya-
yarak,bir süre masada açılı duran An-
dromeda Galaksisi Haritası'nı incele-
di.Uzun,ince parmaklarıyla,tek tek birkaç yeri işaret ederek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens
FantasyPrens Asahi,uzun kirpiklerinin çevrelediği kapkara gözleriyle, Akemiler'in yaşadığı gökyüzüne baktı.Pencereyi açıp bulutlara elini uzatsa,elinin ıslanacağından emindi.Aşağıda Terra bölgesinde, hala ışıkları yanan evler vardı.Dağatların okyanusuna ya...