Bensiz Bir Hayatı Yasaklıyorum!

47 5 1
                                    

Ok havayı yarıp geliyordu.Asahi elini
gökyüzüne doğru uzatarak onu hava-
da durdurdu.Havada kısa bir süre ası-
lı kalan ok,kurumuş bir yaprak gibi yere düştü.Derin bir soluk alarak,al-
nında biriken terleri,kolunun tersiyle sildi.Rahatlamıştı!Çok geçmeden bir inleme sesi duydu.Başını,sesin geldiği yöne çevirdi.Ses,kollarının arasındaki bitkin ,ince bedenden geliyordu.Deh-
şete düştü.Ellerindeki kan,onun ka-
nıydı!Yüzüne acıyla bakan onun göz-
leri!

İrkilerek sıçradı Asahi.İçi geçmişti..!
Bilmem kaç saattir ellerinin arasında tuttuğu bitkin,kanı çekilmiş ince par-
maklara baktı.Yarası derin değildi kı-
zın.Ancak zehrin sarsıcı etkisi morar-
mış dudaklarında ve tırnaklarının u-
cunda kendini gösteriyordu.Ona endi-
şeyle bakan Haru,hemen yanı başında
ayakta bekliyordu.Odada onun dışın-
da,artık yaşayıp yaşamadığı bile belli olmayan,yatağın diğer ucunda don-
muş bir ceset gibi oturan anneanne
ve olası yeni bir ağlama krizinde an-
neanneyi teselli etmeye hazır Dadı Ning dışında kimse yoktu.

Geceyi ateşler içerisinde,genellikle sa-
yıklayarak geçiren kız,ara ara kendine gelerek Asahi'nin kollarının arasında kusmuş,doktorun hazırladığı ve Asa-
hi'nin ona zorlukla içirmeye çalıştığı panzehiri içerek,vücudundaki zehirle sabaha kadar mücadele etmişti.Kızın solgun yüzüne,bembeyaz olmuş kanı
çekilmiş dudaklarına baktı.Neyse ki ateşi düşmüştü.

Ayağa kalktı Asahi.Bütün geceyi kızın başucunda,tarif edilemez karmaşık duygular içerisinde geçirmişti!Mut-
suzdu,yorgundu.Ancak yorgunluğu bedensel bir yorgunluğun çok ötesin-
deydi.Sevdiği kadını bile koruyamaya-
caksa,halkını nasıl koruyup yardım e-
decekti?O halde kral olmanın anlamı neydi!Ağır ve yavaş adımlarla pence-
reye doğru yürürken,sürüklercesine götürdüğü ayakları,sanki onun ayak-
ları değildi.Alnını,pencereye dayadığı kolunun üzerine koyarak,dışarıyı izle-
meye koyuldu.Alacakaranlığına rağ-
men ,akılalmaz derecede güzel görü-
nen,Akemilerin muhteşem gökyüzüne baktı.Uzakta,bulutların arasında belli belirsiz silüetleri görünen,nöbetçi A-
kemi muhafızlarına..!Acaba şu anda,
Abel'de ondan daha fazla acı çeken bi-
rileri var mıydı?Gözlerini kapatarak,
Abel'i dinlemeye koyuldu.Aşağıda Ter-
rada,henüz az önce,yeni doğmuş bir bebeğin ağlama sesini duydu.Akemi-
ler Bölgesi'nde,o meşhur Agha Şelale-
leri'nin sesine,günü karşılamaya ha-
zırlanan Akarati kuşlarının çığlıkları karışıyordu.Dev bir Dağat balinasının okyanusu yarıp gelen sesi çınladı ku-
lağında.Demek hayat böyle bir şeydi!Kimileri yeni bir güne mutlulukla baş-
larken,kimileri acılar içinde kıvrana-
biliyordu.Gözlerini usulca açtı.Ortaya çıkmadan önce,turuncu sarı karışımı
kızıllıklarını,cömertçe gökyüzüne yol-
layan,az sonra doğacak Abel'in kızıl  güneşini beklemeye başladı..

Arkasında açılan kapının tıkırtısını duyduğunda,kimin geldiğini tahmin etmeye gerek yoktu.Yavaşça önüne
döndü.Bir Dağatlı'ya göre kısa sayıla-
bilecek boyuyla saray doktoru Maşka,
içeri girmesi için ona yol veren iki A-
kemi muhafızının arasından süzüle-
rek odaya girdi.Onunla birlikte içeri
giren Dağatlı genç hizmetli,elinde ilaç olduğu belli olan bakır bir kase tutu-
yordu.Kaseyi masaya koyarak hızla o-
dayı terk etti.Bir saat kadar önce,ilacı bizzat hazırlamak için odadan ayrılan Maşka,Asahi'ye selam vererek usulca yatağa yaklaştı.Asahi pencerenin ya-
nından ayrılarak,onunla birlikte aynı anda yatağa ulaşmıştı..Anneanne aya-
ğa kalkmış,Maşka'nın yüzüne,mimik-
lerine bakarak,Miyuki'nin durumunu anlamaya çalışıyordu.Kızın nefesini,
nabzını,göz bebeklerini ve morarmış parmak uçlarını kontrol eden Maşka'-
nın yüzünden,herhangi bir şey anla-
mak imkansızdı.Sonunda telaşla doğ-
rulup,Asahi'ye dönen Maşka,

"Ateşi düştü!"

"Ancak durumu iyi görünmüyor kra- lım!"

"Fakat bunu bekliyordum!"

Karanlık Prens Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin