Kraliyet Duyurusu!

119 16 2
                                    

Baş Muhafız Haru,Kraliyet duyurusu
nu bildirmek amacıyla,yanına aldığı bir düzine Akemi muhafızıyla birlikte
Terraya indiğinde,gezegenin ilk ışıkla-
rı Abel Vadisi'ni okşar gibi aydınlatı-
yor,Terra Ormanı'nın yerlileri Maskai kuşları,en güzel sesleriyle dişilerine kur yapıyordu.

SEVGİLİ ABEL HALKI!

VELİAHT PRENS ASAHİ'NİN,
KRALİÇESİNİ BELİRLEYECEĞİ SEÇİMLERE KATILMAK ÜZERE EVLİLİK ÇAĞINA GELMİŞ KIZLARIN BİR HAFTA SONRA TİERA KAPISI'NIN ÖNÜNDE BULUNMALARI ÖNEMLE DUYURULUR!SARAYA AKEMİ,DAĞAT,TERRA VE MELEZLER DAHİL,AYRIM YAPILMAKSIZIN BÜTÜN GENÇ KIZLARIN DAVETLİDİR!

Üç bölgenin birçok yerine asılan Kra-
liyet duyurusu,melez kızların da sara- ya kabul edileceği haberini veriyordu.
Duyurunun bu kısmı,halkta büyük bir şaşkınlık ve memnuniyetsizlik yarattı.
Homurtular arttı,dedikodular birbiri-
ni kovaladı.Ancak melezler hakkında-
ki düşünceleri bilinen Akemi lideri Sora'nın bile,Asahi'nin karşısında dize gelişi duyulduğunda,dedikodular da homurtular da başladığı gibi bitti.
Bir hafta kısa bir süreydi ve yapılacak çok iş vardı.Üstelik kabilelerin bu ka-
dar yetenekli,güzel ve asil kızlarının
yanında,hiçbir özelliklerinin olmadığı
bilinen melezlerin,ne gibi bir şansları
olabilirdi ki!

Anneanne,Terra Pazarı'nın orta yerin-
de taş sütuna asılan,Kraliyet Duyuru-
su'na yaklaşarak baktı.Duyuru gayet açıktı.Hemen eve dönmeli,hazırlıkla-
rını tamamlamalıydı.Dönmeden,iki ay önce Şiva çiceklerinden hazırladığı ve bu gece damıtmayı düşündüğü parfü-
mü koyabileceği birkaç kristal şişe al-
maya karar verdi.

Yaklaşık yarım saat sonra,istediği gibi
iki küçük kristal şişe,bir el aynası,çe-
şitli takı ve boncuklar alan yaşlı ka-
dın,tam pazardan ayrılmak üzereydi ki,gözüne takılan ve torununa çok ya-
kışacağını düşündüğü turuncu ipek bir kumaş ile,Dağat Okyanusu'ndan çıkarıldığı belli,yeşil zümrüt kökleriy-
le süslü bir saç tokasını da alarak dö-
nüş yoluna koyuldu..

Miyuki onu verandada bekliyordu.

"Meraktan öldüm,nerelerdeydin an-
neanne!?"

"Biraz daha gecikseydin Pulha'yı arka-
na yollayacaktım!"

Cüssesinden beklenmeyecek kadar ce-
sur,bir kaplan kadar yırtıcı ve sinirli
olan yaşlı kargayı düşünen anneanne
irkildi.

"Aman sakın ha!"

"Ölsem bile o çirkin kargayı sakın ar-
kama yollama!"

"O karga nereye gitsem beni buluyor,
üstümde sürekli"Yaşlı cadı!Yaşlı cadı!"
diye bağırarak uçuyor!"

"Yetmiyor,bir de başıma konup vahşi
bir horoz gibi beni gagalıyor!"

Miyuki Şeftali ağacının üzerine tüne-
miş,kendinden söz edildiğini anlayan Karga Pulha'ya baktı.Zümrüt yeşili gözlerini anneanneye dikmiş,her an ani bir dalışla saldıracakmış gibi bakı-
yordu ona.Herhalde anneanne de boş durmaz,bastonunu sallardı ona.Miyu-
ki Şeftali ağacından verandaya düş-
müş ince bir dalı eline alarak,Pulha'ya salladı.

"PULHAAAAAA!"

"ANNEANNEMİ GAGALIYOR MUSUM
SEN!"

"SENİ YARAMAZ SENİİİ!"

GAAAK!diye bağırarak tünediği Şeftali ağacından havalanarak uzaklaşan Pulha şeftali çiçeklerini kar gibi yağ-
dırdı kafalarına.Anneanne uzun bas-
tonunu sallayarak,kendini paralarca-
sına arkasından bağırdı.

"GİİİİİİİİİİİİİT!"

"SAKIN BİR DAHA DA DÖNME BURA-
LARAAAA!"

"GİİİİİİİİT!"

"SENİ KİM İSTER Kİİİİİİİİ!"

"KEŞKE BİRİLERİ SENİ YAKALAYIP DA
YAHNİ YAPSA!"

Miyuki iyice çıldırmış anneanneyi el-
lerinden tutarak,merdivenleri çıkma-
sına yardım etti.Dudaklarını ısırarak
kahkahasını bastırmaya çalışıyordu.

"Boşver sen onu güzelim!"

"Bak sana çok sevdiğin mantar yahni-
sinden yaptım!"

"Şimdi onu afiyetle yiyecek ve bütün sinirlerinin buhar gibi uçup gittiğini göreceksin!"

"Desene yine aç kaldık Miyuki!"

Akemi Sarayı..

Asahi gün ortasında,biraz dinlenmek
için odasına çıktığında,onun bu duru-
muna alışık olmayan Dadı Ning Krali-
yet doktorunu çağırmak istemiş,Asahi iyi olduğunu söyleyerek,zorlukla ikna
edebilmisti onu.Gerçekten de iyiydi o
zaman.Sadece biraz uyumak istemişti.
Oysa şimdi daha önce defalarca gör-
düğü aynı rüyanın etkisiyle yine kan
ter içerisindeydi.Doğruldu,siyah bor-
nozuna uzanarak üzerine geçirdi.Çer-
çevesi elmas taşlarla süslü gümüş du-
var aynasına yürüyerek aynada ken-
dine baktı.Rüyası ne kadar rahatsız e-
dici olursa olsun,kendisi o kadar da kötü görünmüyordu.Gözleri,ellerinin
üzerinde parıldayan ağaç ve balık sembollerine takıldı.İşte hala oraday-
dılar.Sırtındaki kanatlar,o istediğinde çıkıyordu ortaya.Sürekli kanatları ile dolaşmak zorunda kalan Akemileri düşündüğünde,bunun kendisi için iyi bir şey olduğunu düşündü.Masadaki kristal sürahiden Saki sütü doldurup bir yudumda içti.İyi gelmişti.Bir bar-
d

ak daha,bir bardak daha..!Pencereye

doğru yürüdü.Abel'in kızıl güneşi bat-
mak üzereydi.Elindeki kristal kadehi havaya kaldırarak,


"Gel bakalım sevgili kraliçem!"dedi.

Karanlık Prens Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin